Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "18. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı"nda savunma sanayi hedeflerinden bahsetti.
Türkiye'nin ev sahipliğinde, Levent'teki Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezi Komutanlığı'nda düzenlenen, "18. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı"nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Balkan ülkelerinin Genelkurmay Başkanları ve NATO temsilcilerini Türkiye'de ağırlamaktan onur ve mutluluk duyduklarını söyledi.
Savunma sanayisinde yaşanan gelişmelerin sadece belirli ülkelere yoğunlaştığı, teknolojik uçurumların derinleştiği bir ortamda, karşılıklı güvenin ve istikrarın sürdürebilmesinin mümkün olmadığını aktaran Yılmaz, "Küresel barış ve istikrarın tesisi, savunma teknolojilerinde şeffaflık, adil erişim ve kapsayıcı üretim yaklaşımlarının benimsenmesiyle doğrudan ilişkilidir. 'Geleceğin Harekat Ortamında İnsansız Sistemlerin Kullanım Vizyonu' temasıyla gerçekleştirilen bu konferansın, yalnızca teknolojik kabiliyetlerin değil, aynı zamanda stratejik sorumlulukların da paylaşılmasına zemin hazırlayacağına inanıyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde savunma sanayisinde devrim niteliğinde dönüşüm yaşandığını, yerli milli adımlara imza atıldığını aktaran Yılmaz, "Türkiye olarak Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan Etiyopya-Somali ilişkilerine, Suriye'den Gazze'ye her bölgede diplomasiyi önceleyen, barış ve istikrara katkı sunan, güven veren bir siyaset yürütüyoruz. Tüm taraflarla diyalog kanallarını açık tutarak çözüm için gayret ediyoruz. Diğer yandan caydırıcı bir güç olarak kapasitemizi geliştiriyoruz. Savunma alanında geliştirdiğimiz kapasite sayesinde, müdahil olduğumuz süreçleri, kimsenin icazetini alma ihtiyacı duymadan, kendi irademizle yönetme kabiliyetine sahibiz. Yerli tedarik oranımızı yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkarmamız bir tesadüf değil güçlü bir siyasi iradenin sonucudur." şeklinde konuştu.
Yılmaz, İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretimiyle Türkiye'nin, dünyada öncü ülkeler arasında yer aldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Bugün Türkiye dünya İHA pazarının yüzde 65'ine sahiptir ve küresel pazarda bu alanda çok önemli bir oyuncu konumundadır. İnsansız kara ve deniz araçları alanlarında da önemli mesafeler kat ederek, bu alandaki yetkinliğimizi hızla güçlendiriyoruz. Türk savunma sanayisinin geliştirdiği NATO standartlarına uygun bu insansız sistemler ve diğer pek çok ürünler, operasyonlarda başarıyla kullanılmış ve harekat ortamlarında kendini birçok yönden kanıtlamıştır. Türk savunma sanayisinde bugün 3 bin 500'ü aşkın firma, 1200'ün üzerinde proje ve 100 milyar doları aşan proje hacmiyle faaliyet göstermektedir. 18 milyar dolara ulaşan ciro ve 100 bine yaklaşan istihdamla sektör, Türkiye'nin teknolojik gücünü ve stratejik vizyonunu yansıtmaktadır."
Yılmaz, Türkiye'nin kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarını milli imkanlarla karşılamanın yanı sıra dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilir konumda olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
"185 ülkeye ihraç edilmekte olan Türk savunma ürünleri ürün çeşitliliği 230'u aşmıştır. 2025 yılı Ocak-Nisan döneminde ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 67 artışla 2,2 milyar dolara ulaşmıştır. Hedefimiz yıllık bazda en kısa zamanda 10 milyar dolar ihracatı aşarak, çift haneli ihracatı olan ülkeler ligine girmektir. Bu rakamlar bize savunma ve havacılığın sadece güvenlikle ilgili olmadığını, katma değeri yüksek bir ekonomi ve yüksek sosyal refah için de son derece kıymetli olduğunu göstermektedir. Bir taraftan da savunma sanayisinde elde ettiğimiz bu yetkinlikleri sivil endüstrilere transfer edip, bu gelişmelerin ekonomik refaha, sosyal refaha dönüşümü anlamında da çabalarımızı sürdüreceğiz. Sahip olduğumuz bilgi, tecrübe ve teknolojimizi dostlarımızla paylaşmaya her zaman hazırız. Bu doğrultuda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve savunma sanayimiz, Balkan ülkeleriyle işbirliğine her daim gönülden açıktır."
Yılmaz, dünyanın her yeriyle işbirliğine açık olduklarını ancak Balkan ülkelerinin kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Her bakımdan ayrılmaz bir parçası olduğumuz Balkanlar'da yapıcı, öncü ve tüm aktörlerle etkileşimi, diyalogu önceleyen rolümüzü muhafaza ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Ayrıca Türkiye NATO içindeki stratejik konumunu muhafaza etmeye devam edecektir." dedi.