Türkiye, son iki yıldır yüksek enflasyonla mücadele ederken sert ve kararlı bir para politikası izledi. Politika faizi %8,5’ten %50’ye kadar çıkarıldı. Bu, kolay bir karar değildi. Ama gerekliydi. Enflasyon dizginlenmeden piyasalarda güven tesis edilemezdi. Ancak bugün, o denge noktasına gelmiş bulunuyoruz. Haziran ayı itibarıyla 2 yıllık enflasyon %35,5’e geriledi. Bu, yılın geri kalanında düşüş eğiliminin hızlanacağını gösteriyor. Ekonomi artık sadece frene basarak ilerleyemez. Bugün reel sektör yavaşladı, üretici temkinli, tüketici ise harcama kararlarını erteliyor. Sanayi üretiminde durgunluk, kredi büyümesinde daralma, piyasa güveninde dalgalanma görülüyor. Yani yüksek faizin beklenen faydasını verdiği ama artık maliyetinin arttığı bir noktadayız.
Faiz artırımı gerektiğinde nasıl cesurca yapıldıysa, şimdi de aynı cesaretle faiz indirimi konuşulmalı. Bu sadece teknik bir ayar değil, aynı zamanda ekonomiye yön verenlere verilen bir güvencedir:“Üretimi destekliyoruz. Yatırıma alan açıyoruz. Ekonomiye yeniden nefes aldırıyoruz.” demek. Zira faiz, sadece enflasyonla mücadele aracı değil, aynı zamanda büyümenin rotasını belirleyen stratejik bir göstergedir. Bugün ekonomide canlanmayı desteklemek için faizlerin kontrollü ve aşamalı biçimde aşağı çekilmesi artık bir gerekliliktir. Türkiye, fren dönemini başarıyla tamamladı. Şimdi yeniden gaza basma zamanı geldi.