Giray, 7 Haziran Cumartesi günü İstanbul’daki evinde safra kesesi kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Bugün Fenerbahçe Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cenaze törenine aile fertlerinin yanı sıra edebiyat dünyasından isimler, yakın dostları ve sevenleri katıldı. Duygusal anların yaşandığı törende oğlu Mehmet İhsan Giray, “Çok özleyeceğiz, çok iz bıraktı hepimizde. Her zaman çevresine ışık saçtı. Hatırasını yaşatmaya çalışacağız ama hayat bu,” diyerek duygularını paylaştı.
Muazzez Akkaya Giray’ın biyografisini kaleme alan Emine Öte, tanışma süreçlerini şu sözlerle anlattı: “Edebiyat fakültesindeyken Mona Roza şiirinin hikayesini çok merak ederdik. 2013 ya da 2014 yılında Galatasaray Lisesi’nde bu şiiri işledim. Ders sonrası bir öğrencim yanıma gelip ‘Az önce okuduğunuz şiirdeki akrostişte geçen isim, benim babaannem’ dedi. O günden itibaren Muazzez Hanım’la tanıştım, anne-kız gibi olduk. 2019’da biyografisini yazmaya karar verdim. 2021’de beni yanına çağırdı, ‘Kız kardeşimi kaybettim, sıra bana geldi. Kitabı hemen yaz,’ dedi. O yaz kitabı tamamladım.”
1930 yılında Sakarya’nın Geyve ilçesinde doğan Muazzez Akkaya Giray, 1948’de Kandilli Kız Lisesi’ni yatılı olarak tamamladı. 1949 yılında Ankara’da Mülkiye Mektebi’nin Maliye Bölümü’ne girdi. Bu dönemde, edebiyatımızın iki büyük ismi Sezai Karakoç ve Cemal Süreya ile aynı sınıfta eğitim gördü.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden de fark dersleri vererek mezun olan Giray, 1954 yılında hukuk eğitimini tamamladı. Uzun yıllar Hazine avukatı olarak görev yaptı. Şair Sezai Karakoç’un, gençlik yıllarında Muazzez Akkaya’ya duyduğu platonik aşk, edebiyat tarihine Mona Roza şiiriyle kazındı. Muazzez Akkaya Giray, hem bir dönemin tanığı hem de bir şiirin ilham perisi olarak hafızalarda yer edindi. Sevenlerinin ve edebiyat camiasının saygı ve hüzünle uğurladığı Giray’ın hatırası, Türk edebiyatında yaşamaya devam edecek.