Bilim insanları tarafından yapılan yeni bir araştırmada insanların fazla kilolarının doğdukları ayla ilişkili olduğu bulundu. Çalışmada bazı aylarda doğanların metabolizmalarının daha hızlı çalıştığı ve kalori yakmaya daha elverişli olduğu keşfedildi. Şanslı aylar bilim insanları tarafından açıklandı.
Fazla kilolar genel olarak dengesiz beslenme ve sporsuz bir yaşamın sonucunda ortaya çıkıyor. Ancak bazı insanlar her şeyi tüketse ve spor yapmasa bile kilo almıyorlar. Yiyip yiyip kilo almayan bu insanların sırrı çözüldü.
Bilim insanları tarafından yapılan bir çalışmada aslında insanların doğdukları ayın kilo kontrolünde büyük bir önem arz ettiği ortaya çıktı. Açıklanan bilgilere göre bazı aylarda anne rahmine düşen insanların metabolizmaları daha hızlı oluyor.
Japonya'daki Tohoku Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yürütülen çalışmada ortaya çıkan bilgilere göre bir bebeğin kış aylarında anne rahmine düşmesi vücutlarında daha aktif kahverengi yağ dokusu (BAT) taşımasına neden oluyor.
Kahverengi yağ dokuları soğuk hava koşullarında vücut sıcaklığımızı düzenleyen bir vücut yağı türüdür. Kahverengi yağ, üşüdüğümüzde titremeye başlamadan hemen önce aktif hale gelir.
Boyun, sırt ve köprücük kemiği çevresinde bulunan bu yağ dokusu, soğuk havaya maruz kalındığında vücudu adeta bir kalorifer gibi ısıtıyor. Kahverengi yağ kalori yakar ve enerji depolar. Beyaz yağ gibi kilo almanıza neden olmazlar. Ancak kahverengi yağlar vücudumuzda beyaz yağlara kıyasla oldukça küçük bir oranda bulunuyor.
Eylül, ekim, ya da kasım ayında doğduysanız metabolizmanız doğuştan daha hızlı olabilir. Bu aylarda doğanların vücudunda diğer aylarda doğanlara göre daha fazla kahverengi yağ bulunuyor. Bundan dolayı da metabolizmalarının daha hızlı olma ihtimali ortaya çıkıyor.
İngiliz basını The Sun'ın haberine göre Tohoku Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin çalışması 622 katılımcı üzerinde gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan katılımcılar hamileliğin soğuk veya sıcak aylarda başladığına göre gruplandırıldı. Sonuç olarak soğukta anne rahmine düşen bebekler, yıllar sonra bile daha düşük vücut kitle indeksine sahip olduğu gözlemlendi.
Almanya'daki Çevresel Sağlık Araştırmaları Merkezi'nde görev yapan Raffaele Teperino yapılan çalışma hakkında "Bu araştırma obezite ve küresel ısınma gibi iki büyük sağlık sorununun aslında aynı biyolojik mekanizmalarla bağlantılı olabileceğini gösteriyor. Gelecek nesillerin sağlığını belirleyen süreçler, aslında daha doğmadan önce başlıyor." dedi.
Araştırmanın sonucunda elde edilen bilgilere göre gelecekte obezite oranları giderek artacak. Bilim insanları tarafından açıklanan bilgilere göre önlem alınmaz ise 2060 yılına kadar dünya genelinde her 10 yetişkinden 6'sının ve çocukların üçte birinin fazla kilolu olacağını tahmin ediyor.
Türkiye'de de diğer ülkelerde olduğu gibi obezite sıklığı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. 2024 yılında konuyla ilgili açıklama yapan Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk. Türkiye'de toplumun yüzde 30'unun obezite hastalığı ile mücadele ettiğini ifade etti.
Cindoruk açıklamasında ""Türkiye obezite sıklığı konusunda maalesef Amerika ile yarışır hale geldi, oranlar neredeyse birbirine yakın. Verilere göre, toplumumuzun yüzde 30'u obez." ifadelerini kullandı.