28 sayfalık belgeyle birlikte kamuoyuna açıklanan yapay zeka stratejisi, Washington'un bu alandaki hedeflerini net şekilde ortaya koyuyor: Daha az bürokrasi, daha fazla inovasyon ve "Amerikan modeli"nin dünya standardı haline gelmesi.
Beyaz Saray’ın AI (Yapay Zekâ) sorumlusu David Sacks, gazetecilerle yapılan toplantıda, "Bu artık küresel bir rekabet. Yapay zekâ, ekonomiden ulusal güvenliğe kadar her şeyi etkileyecek bir teknoloji. ABD bu alanda lider kalmalı," dedi.
Trump da aynı gün Washington’da düzenlenen “Yapay Zekâ Yarışını Kazanmak” etkinliğinde sahneye çıktı ve bu teknolojiyi “güzel bir bebek” olarak tanımladı: “O bebeği büyütmeli, gelişmesine izin vermeliyiz. Onu saçma kurallarla ya da siyasî kısıtlamalarla durduramayız.”
Her ne kadar “yapay” kelimesinden pek hoşlanmasa da (“Ben yapay olan hiçbir şeyi sevmem” diyerek), yapay zekânın geleceği belirleyecek bir alan olduğunun altını çizdi.
Yeni eylem planı üç temel hedefe dayanıyor:
Plan, federal hükümetin büyük dil modellerini yalnızca “ideolojik önyargıdan arındırılmış ve nesnel” sistemlerden satın almasını öneriyor. Ancak uzmanlar, bu kriterin nasıl ölçüleceği konusunda ciddi belirsizlikler olduğunu söylüyor.
Ayrıca plan, veri merkezleri, yarı iletken fabrikaları ve enerji altyapısı için izin süreçlerinin hızlandırılmasını öngörüyor. ABD’li şirketlerle iş birliği içinde “tam paket AI ihracat modelleri” oluşturulacak; böylece müttefik ülkelere yazılım, donanım ve yapay zekâ modelleri bir arada sunulacak.
Trump, eyaletlerin farklı farklı regülasyonlar getirmesini eleştirerek, “50 ayrı eyaletin 50 ayrı kuralı olamaz. Tek bir federal standart şart,” dedi. Bu sözleri, Temmuz başında Senato’dan geçen ve eyaletlerin kendi AI yasalarını 10 yıl boyunca uygulamasını engellemeye çalışan bir düzenlemenin iptal edilmesiyle çelişiyor.
Bazı uzmanlar ve sivil toplum grupları ise Trump’ın planının, güvenlik ve etik gibi konuları geri planda bırakarak, yalnızca teknoloji devlerinin çıkarlarını gözettiğini savunuyor. Electronic Privacy Information Center ve Writers Guild of America East gibi kurumlar, buna karşılık “Halkın Yapay Zekâ Planı” adı altında alternatif bir strateji öneriyor.
Trump’ın ikinci döneminde, teknolojiye yönelik yatırımlar hız kazandı. Örneğin 15 Temmuz’da Pennsylvania’da duyurulan 90 milyar dolarlık yatırım paketi, yapay zekâ alanında büyük bir hamle olarak görülüyor. Ayrıca 500 milyar dolarlık “Stargate” adlı AI altyapı projesi de SoftBank, Oracle ve OpenAI CEO’su Sam Altman gibi isimlerin ortaklığıyla hayata geçiyor.
Trump ayrıca, Biden döneminde Çin’e getirilen yapay zekâ çipi ihracat kısıtlamalarını da gevşetiyor. Nvidia’nın H20 çiplerini Çin’e yeniden satmaya başlaması bu değişimin en somut örneklerinden biri.
Beyaz Saray, bu adımların hem ekonomik bağımsızlık hem de Çin karşısında stratejik üstünlük sağlaması için atıldığını belirtiyor.
Plan, teknolojinin gelişmesini hızlandırmayı hedefliyor ancak bunun karşısında çocuk güvenliği, istihdam kaybı ve mahremiyet gibi kritik konuların gölgede kalmasından endişe ediliyor. Ayrıca yapay zekâ sistemlerinde ideolojik “önyargı”nın nasıl ölçüleceği ya da kim tarafından denetleneceği sorusu, teknik olduğu kadar siyasî bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.