Dünyada her 10 kişiden biri solak. Ancak Ruhr Üniversitesi'nin yeni araştırması, solak bireylerin otizm, şizofreni ve disleksi gibi nörogelişimsel bozukluklara daha yatkın olabileceğini ortaya koydu.
Yüzyıllardır önyargılara maruz kalan solak bireyler, şimdi bilimsel bir tartışmanın da odağında. Almanya Ruhr Üniversitesi Bochum Bilişsel Sinirbilim Enstitüsü tarafından yapılan geniş çaplı meta-analiz çalışması, solaklık ile bazı nörogelişimsel bozukluklar arasında anlamlı bir ilişki olduğunu gösterdi. Araştırma sonuçları, solaklığın yalnızca bir el tercihi değil, aynı zamanda beyinsel gelişimle bağlantılı daha karmaşık bir özellik olabileceğini ortaya koyuyor.
Psychological Bulletin dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, sol elini kullanan veya her iki elini birden kullanabilen bireylerde, otizm spektrum bozukluğu, disleksi ve şizofreni gibi rahatsızlıkların görülme olasılığı, sağ elini baskın kullananlara göre kayda değer biçimde daha yüksek. Araştırmayı yürüten Dr. Julian Packheiser, “El tercihi ve dil işlevleri beyinde genellikle aynı yarımkürede gelişiyor. Bu nedenle aralarındaki ilişki, nörolojik düzeyde anlamlı olabilir” dedi.
Araştırmanın en dikkat çekici bulgularından biri de solaklık ile yalnızca belirli psikiyatrik bozukluklar arasında ilişki kurulması. Özellikle yaşamın erken dönemlerinde ortaya çıkan, dil gelişimi ve bilişsel işlevleri etkileyen bozukluklar (disleksi, otizm, şizofreni) ile solaklık arasında güçlü bir bağ bulunurken; depresyon gibi yetişkinlikte gelişen hastalıklarda bu tür bir bağlantıya rastlanmadı.
Solaklık, yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda tarihsel olarak da yoğun anlamlar yüklenmiş bir özellik. Latince'de “sol” anlamına gelen sinister kelimesinin “uğursuz” anlamında da kullanılması, geçmişteki algıların izlerini taşıyor. Ortaçağ'da sol elini kullananlar büyücülükle suçlanırken, 20. yüzyıla kadar okullarda çocuklara sağ ellerini kullanmaları için zorla eğitim verildi. Bugün dahi Hindistan ve Asya’nın bazı bölgelerinde sol elle yemek yemek sosyal bir tabu olarak görülüyor.
Bilim dünyası, solaklığın yalnızca risk değil, aynı zamanda potansiyel avantajlar da taşıdığına dikkat çekiyor.
Solak bireylerin sanatsal yetenekleri, yaratıcı düşünme kapasiteleri ve özellikle mekânsal muhakeme becerileri konusunda daha gelişmiş olabileceği belirtiliyor. Ayrıca tenis, boks ve beyzbol gibi bireysel sporlarda solak sporcuların rakiplerine karşı beklenmedik avantajlar sağladığı biliniyor.