Fenerbahçe'de olağanüstü seçimli genel kurul için geri sayım sürerken Başkan Ali Koç, seçim çalışmaları kapsamında Kadıköy ilçesindeki Dalyan Club'day kadın taraftarlarla bir araya geldi. Koç, Uraz Kaygılaroğlu'nun moderatörlüğünü yaptığı programda camianın son dönemdeki gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Koç, kısa süre önce görevden alınan dünyaca ünlü teknik direktör Jose Mourinho'nun ayrılık gerekçesine de değindi.
Yönetim olarak göreve geldikleri günden bu yana kulübün mali yapısında büyük ilerleme kaydettiklerini vurgulayan Koç, 347 milyon euro olan borcun 69 milyon euroya indiğini belirtti. Bunu karşın geçmişte çok stresli günler yaşadıklarını da vurgulayan Başkan Koc, "Çalışanların ve sporcuların maaşını nasıl ödeyeceğiz diye uyuyamadığım geceler oldu. Uyku haplarıyla tanıştım. Ama sonunda başardık. Fenerbahçe için önemli olan borçsuz olmak değil, mali bağımsızlıktır. Yani istediğini yapma ve istediğin zaman borçlanma lüksüne sahip olmaktır. Ki artık buna sahibiz.”
Ali Koç, Mourinho ile yolların ayrılmasının perde arkasına da değinerek, "İlk kez burada açıklıyorum. Acı bir ayrılık. Kimyamız uyuşuyordu, başarıları ortada. Onu buraya getirebilmek bile büyük başarıydı. Dost olduğum biriyle ayrılmak zordu. Hocamızı getirirken defans ağırlıklı oynadığını biliyorduk. Ama sezon sonunda daha baskın oynamamız gerektiğini konuştuk. 99 golle 99 puan toplamaktır bizim genetiğimiz. Benfica’ya elenmek sorun değil ama elenme şeklimiz kabul edilemez. Bu da bana geçen yılın futbolunun devam edeceğini hissettirdi. Geldiğimiz nokta itibarıyla bu kadronun daha iyi futbol oynayacağına inandığımız için yolları ayırdık. Bu futbol Avrupa’da iş yapar ama Türkiye’de çoğu maçta ezip geçmemiz gerekiyor.”
Ali Koç, kongre öncesinde neden tekrar başkan seçilmesi gerektiğine dair de önemli mesajlar verdi:
“Yeni bir macera mı, yoksa tohumların vereceği meyvelerle yeni yatırımlarla, yeni atılımlarla yola devam etmek mi? Yönetim kurullarına da bakıp incelesinler. Yani o kudret kimde var? O büyük yatırımları kim daha iyi yapabilir, bunu bir düşünsünler.”