Kırmızı ışıkta durmuş bir Tesla hayal et. Etraf sessiz. Camlar siyah. Direksiyon başında kimse yok. Araba kendi kendine düşünüyor: “Ben buradan sağdan mı dönsem, yoksa trafiği veriyle ezip sola mı atlasam?” Yanından biri geçiyor, yaşlı bir amca, elinde poşetler. Durup arabaya şöyle bir bakıyor ve başını iki yana sallıyor:
“İnsansız arabaya yol vermem ben evladım. Kimsin sen? Kime güveneyim?” diyerek çıkışıyor.
İşte bu yazı, o amca için.
Ama biraz da hepimiz için.
Yapay zeka her yerde. Kahvede, evde, çorabında, asistanında, cümlelerinde. Göz kırpmanla market alışverişini bitiren uygulamalarla dolu bir dünyaya ilerliyoruz. Ama bu arada birileri var ki...
Direksiyonu henüz bırakmak istemiyorlar.
Onlar Teslaya yol vermeyenler kulübü, anti yapay zekacılar :)
Amerikada teslaya yol vermeyen insanları görmüş, duymuşsunuzdur; Tesla trafik kuralları gereği bir kavşakta beklemektedir. Ancak sabırsız insanlar otonom aracın yavaş hareketlerinden yada öndeki araçla arasına koyduğu mesafeden dolayı öfkelenmiştir ya da önüne geçmek için fırsat olarak görmüştür.
Kimisi haklı, kimisi romantik, kimisi sadece gıcık. Ama hepsinin ortak bir noktası var; bu kültürel devrime adapte olmayı reddediyorlar.
Kimi gptyi şeytan işi sanıyor, kimi midjourneyle yapılan görsellere “bu sanat değil” diye bağırıyor. Bazıları “abi bak kod yazmayı da bırakmışlar, tüm startup'ı yapay zekaya yazdırmış” diye sitem ediyor. Ama sormak lazım; bu gerçekten bir direniş mi, yoksa bir geçişin sancısı mı?
Yapay zeka karşıtlığı direniş mi, deneyimsizlik mi?
Bazen insanlar bir şeyden korktukları için değil, anlamadıkları için karşı çıkar. Bu, 90’larda internete "geçici heves” diyen dayılardan beri değişmedi. Bugün de benzer bir tablo var. Yapay zeka yalnızca teknolojik bir sıçrama değil, kültürel bir format değişikliği.
Yeni nesil yazılım mühendisleri kod yerine prompt yazıyor.
Sanatçılar tuval yerine algoritmalarla çalışıyor.
Girişimciler beş kişilik iş gücünü tek başına AI ile yönetiyor.
Bunu gören bazı “eski dünya” insanları ne düşünüyor?
“Bu kadar kolay olmamalı.”
İşte kırılma noktası da burası.
Yapay zekanın en büyük suçu şu: işleri kolaylaştırmak.
Ama biz zorluğu kutsayan bir kültürden geliyoruz. “Terlemeden kazanılan para haramdır” diyen bir toplumda, üç promptla mobil uygulama yazmak şüpheyle karşılanıyor.
Ama bu tepki teknolojik değil, kültürel.
Çünkü biz “emek çektim”le “değer kattım”ı karıştırıyoruz.
Yapay zekayla 10 kat hızlı, daha yaratıcı bir iş çıkınca, yılların mühendisi bozuluyor. “Ben neden o kadar gece uykusuz kaldım ki?” sorusu geliyor. Ve bu sorgulama, çoğu zaman dışa saldırı olarak yansıyor: “AI sahte. Bu iş değil. Bu sanat değil.”
Yani mesele sadece teknoloji değil, mesele kabullenme. Mesele egonun çöküşü.
Tesla’ya Yol Vermeyenler Aslında Neyin Karşısında?
Tesla’ya yol vermeyen insanlar teknolojiye değil,
kimliksizleşmeye direniyor.
Çünkü yapay zeka işleri yapınca, biz ne olacağız?
“Ben kimim?” sorusunun cevabı boşa çıkıyor.
Öğretmensem ama AI daha iyi anlatıyorsa?
Ressamsam ama AI daha yaratıcıysa?
Girişimciysem ama AI daha hızlı kod yazıyorsa?
İşte bu yüzden, o yaşlı amca arabaya yol vermiyor.
Çünkü yoldan çok daha fazlasını vermesi gerekiyor: kendi yerini.
Peki Kim Haklı?
Yapay zeka savunucuları mı, karşıtları mı?
Cevap net: İkisi de.
Çünkü bu bir savaş değil, bir geçiş.
Tıpkı at arabalarından otomobile geçerken yaşanan kaos gibi.
Tıpkı yazı daktilodan bilgisayara geçerken “gerçek hissiyatı yok” tartışması gibi.
Anti yapay zekacılar sayesinde biz nereye gittiğimizi daha çok sorguluyoruz.
Yapay zeka sayesinde ise daha uzağa gidebiliyoruz.
Birbirimize ihtiyacımız var. Çünkü teknoloji insanı dönüştürür ama insan da teknolojiyi anlamlı kılar.
Gelecekte Ne Olacak?
Muhtemelen şöyle şeyler yaşanacak:
Bazı kasabalar “AI Free Zone” ilan edecek.
İnsan eliyle yazılmış kitaplar bir lüks olacak.
“Gerçek öğretmenle eğitim aldım” demek bir prestij olacak.
AI kullanmamak, tıpkı bugünün analog fotoğrafçılığı gibi bir sanata dönüşecek.
Ama şunu unutmayalım:direniş, gelişimin parçasıdır.
Anti yapay zekacılar belki de farkında olmadan yapay zekayı daha insani hale getiriyorlar.
Biraz Yol Ver, Biraz Direksiyona Geç
Kültürel dönüşümler böyle işler.
Ne tam teslim, ne tam isyan.
Akıllı olanlar… ikisini de okur, sentezler.
Tesla’ya yol vermek zorunda değilsin.
Ama en azından dur, bak, düşün.
Çünkü o Tesla da belki sana yol verecek. Hatta normal insan yol vermediği için onun sayesinde geçebileceksin çünkü o daha insani ve kurallara uyuyor.
Belki de birlikte yol alacaksınız.
Gelecek sana rağmen değil, seninle şekilleniyor.
İster prompt yaz, ister yaya geçidinde dikil ama bir şey yap!
Anla. Dönüştür. Yola çık.
Hadi!