Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
İnsanlar birbirlerini anlamamak için büyük bir ısrar içindeler. Ve bu ısrar, kırılmaların temelini oluşturuyor. Bazen “çağ mı bozuk, düzen mi?” diye düşünürken bir bakıyoruz ki aslında tüm sistem çoktan çökmüş. Hayatın merkezine stratejik ilişkiler, hesaplı konuşmalar yerleşmiş.
Artık biriyle arkadaş olmak bile zor. Çünkü insanlar birbirlerini gerçekten tanımadan, alt katmanlarını görmeden kendilerini yanlış tanıtıyor. Sonra o yanlış tanıtımın üzerine her şey inşa ediliyor. Ve bir gün, kaçınılmaz bir sarsıntıyla, bütün yapı yerle bir oluyor.
Yapaylaştık.
Gerçeklik algımız bozuldu.
Gerçek sevgi ağır geliyor artık; olgunluk, sorumluluk ise çok uzak kavramlar gibi duruyor.
Dünya değişmiyor belki ama insanlar bozuluyor. Tıpkı makineler gibi… Hatalı kodlarla kurulmuş sistemler içinde yaşıyoruz. Ve o sistemlerin içinde, birkaç insan diğer tüm insanları bir ekrandan izliyor. Toplum ise ekranın bu tarafında kalanları yargılıyor.
Oysa ekranın diğer tarafında kalanların tek “hatası”, yanlışı seçmek yerine yalnızlığı seçmiş olmaları.
Bugün yalnızlık bir suç gibi gösteriliyor. Uyum sağlamamak, yapay düzene dahil olmamak ayıplanıyor. Halbuki bazı insanlar, bozuk bir düzende yer almaktansa kenarda kalmayı tercih ediyor. Bu bir kaçış değil; bir duruş.
Kadir-i Mutlak, bu bozuk düzenden bizleri korusun.
Bizler, ekranın diğer tarafında kalmayı yeğleyenlerdeniz.
