Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Devletin yeniden demokrasi dışı yöntemlerle teslim alınma girişimi:
Casusluk soruşturması kapsamında gözaltına alınan şahısların ikametgâhlarında ve cep telefonlarında ele geçirilen veriler, dehşet verici bir tabloyu ortaya koydu. Ortaya çıkan bilgiye göre, şüpheli Hüseyin Gün isimli şahıs etrafında şekillenen ve yaklaşık 70.000 kişilik dijital bir yapılanmadan söz ediliyor.
Bu rakam, artık bireysel casusluk faaliyetlerini değil, örgütlü, sistematik ve uluslararası bağlantılı bir operasyonun varlığını işaret ediyor. Peki bu yapı ne yapmak istiyor? Amaç, Türkiye’nin karar alma mekanizmalarına, kamu bürokrasisine, yerel yönetimlerine ve medya altyapısına sızarak ülkenin bilişsel güvenliğini çökertmek; yani Türkiye’yi kendi içinde “zihinsel bir iç işgal” sürecine sokmak.
Ekrem İmamoğlu Dosyası: Hukuki Süreç mi, Stratejik Tuzak mı?
19 Mart’ta gündeme gelen Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması,bazı çevrelerce “Erdoğan’ın rakibini hukuk yoluyla tasfiye etme girişimi” şeklinde sunulmak istendi.
Oysa bu tür bir okuma, olup bitenlerin derin jeopolitik zeminini tamamen göz ardı ediyor. Bugün ortaya dökülen belgeler ve dijital veriler açık biçimde gösteriyor ki, küresel finans elitleri ve içerdeki işbirlikçileri aracılığıyla yeni bir hibrit darbe hareketliliği söz konusu
Bu savaşın sahası artık tanklarla, tüfeklerle değil; veriyle, bilgiyle, algıyla yürütülüyor. Ve bu sürecin merkezinde, sosyal medya bir savaş aygıtına dönüştürülmüş durumda.
FETÖ Kalıntıları, CHP Üst Yönetimi ve Sermaye Bağlantıları
Elde edilen bilgiler, FETÖ’nün içeride uyuyan hücreleriyle, kimi CHP üst yönetimi ve sermaye çevreleri arasında bir koordinasyon bulunduğuna işaret ediyor. Bu koordinasyonun amacı, Türkiye’nin iç siyasetinde kaotik bir atmosfer oluşturarak, Cumhurbaşkanlığı kurumunu uluslararası baskı altında bırakmak.
Fetö merkezlerinden gelen mesaj net:
“Elinizi çabuk tutun, Erdoğan’ı devirmekte gecikirseniz oyun bozulur.”
Bu talimatın yerli muhatapları da, toplumun ekonomik ve siyasi duyarlılıklarını kullanarak içeriden bir meşruiyet krizi üretmeye çalışıyor. Ekrem İmamoğlu figürü ise, bu oyunun psikolojik-siyasi cephesinde bir aparat olarak devreye sokulmak isteniyor. Bugün artık çok daha açık: Bu hazırlıklar, doğrudan yeni bir darbe denemesi kararlılığını içinde barındırıyor.
Mesele Bir Parti Meselesi Değil, Devletin Bekası Meselesidir
Bir kez daha altını çizelim: Bu mesele, ne bir parti meselesidir, ne de sadece Erdoğan meselesidir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’ni teslim almak isteyen küresel unsurlarla, devletin bekasını savunan milli güçler arasındaki mücadeledir. Devletin kurumları, özellikle de yargı, bu saldırılar karşısında tereddütsüz bir duruş sergilemektedir. Bu duruş, yalnızca bugünün değil, gelecek kuşakların bağımsız Türkiye’si için de hayati önemdedir.
Türkiye artık eski Türkiye değildir. Bu ülke, emperyalizmin içerde “vesayetli aktörler” eliyle kurguladığı hiçbir senaryoya boyun eğmeyecektir. Devlet aklı, tehditlerin nereden geldiğini görmekte; millet iradesi ise kimin safında durması gerektiğini artık çok iyi bilmektedir.
