Tgrt Haber

Güngör Yavuzaslan Yazıları

Güngör Yavuzaslan

Güngör Yavuzaslan

yavuzaslan74@gmail.com
Türkiye'nin Türkmen stratejisi önemli

Türkiye’mizin güney hattında Irak, Suriye çok ciddi Türkmen nüfus bulunuyor. Suriye Türkmenlerinin büyük kısmı 2011 sonrası iç savaş şartlarından Türkiye’ye sığınmış durumdalar. Yine Irak’ta başta Kerkük olmak üzere 3 milyon civarında Türk varlığı var. En son Kerkük’te 18 yıl aradan sonra yapılan meclis  seçimleri sonrası  Türkiye’nin diplomatik girişimleri, belirsizliğin çözüme kavuşmasına yardımcı oldu. Varılan  ön mutabakata göre Türkmenler, Kürtler ve Araplar valilik görevini dönüşümlü olarak üstlenebilecek. Böylece 100 yıl sonra Türkiye’nin girişimleriyle Kerkük’te bir Türkmen vali göreve başlayabilir. Ama bu net karara bağlanmış değil. Kerkük İl Meclisi biri azınlıklara verilen kota olmak üzere 16 sandalyeye sahip. Irak'ta 18 Aralık 2023 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Kerkük İl Meclisinde Türkmenler 2, Araplar 6,  Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) 5,  Demokrat Partisi (KDP) 2 ve Hristiyanlar da kotayla 1 sandalye elde etmişti.

DÖNÜŞÜMLÜ VALİLİK UYGULANABİLİR Mİ?

Edinilen bilgilere göre Türkmenler 2, Araplar 6, Demokrat Partisi (KDP) 2 toplamda 10 üyeye oluşarak dönüşümlü vali seçilerek bir Kerkük dengesi kurulmaya çalışılacak. Sorun olarak ise kaynaklarımız Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) 5, üye ile birinci parti olduğu Kerkük İl Meclisinde uzlaşma içinde olunamaması. (KYB) nin bunu Kerkük’ün istikrarsızlığı için kullanabileceği yönünde görüşler var.Burada gözler Bağdat ve Ankara’ya çevriliyor.

BAĞDAT’IN RAHATSIZLIKLARI

Türkiye başta terör örgütleri olmak üzere Irak ile yeni bir güvenlik mimarisi oluşturuyor. Bunun yanında Kalkınma Yolu’nun ilk toplantısı gerçekleştirildi. Görüştüğümüz Bağdat’daki diplomatik kaynaklarımız gelişmelerde kullanılan ‘’ Türkiye'nin diplomatik çabaları sonucu’’ ibaresinden rahatsızlıklarını dile getirdiler. Bağdatlı yetkililer ‘’Türkiye’nin Türkmen hassasiyetinin farkındayız ama Kerkük bizim iç meselemiz’’ cümlesini 2 kez tekrarladılar. Elbette burada Türkiye tarafından bölgede KYB ve PKK arasında olan ilintilere olan güvenlik kaygılarını hatırlatmak lazım. Yine 2003 sonrası Kerkük’ü işgal eden KYB peşmergelerinin yaptıkları ve 2017 yılında KDP ve KYB ‘nin gayrimeşru referandum denemesi hala hafızalarda.

YA SURİYE TÜRKMENLERİ?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin en son Suriye Türkmenlerini makamında kabulünün ardından gündeme gelen Suriye’deki Türkmen varlığı ayrı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Suriye Türkmenleri saha ve siyasi durumlarını ve gelecekleri ile ilgili kaygılarını MHP Liderine ilettiler. Suriye’nin geleceğinin kocaman bir soru işareti olduğu bu dönemde saha da uygulanabilir bir Türkmen stratejisi güney sınırımızın gelecek on yıllarca güvenliği için olmazsa olmaz.

BİRAZDA LÜBNAN TÜRKMENLERİ

Lübnan'da yaşayan Türkmenler pek Türkiye’de gündeme gelmiyor. Türküleri ve Türkçe masalları, manileri nesilden nesile aktarılan Türkmen boyları , asırlardır kültürlerine sahip çıkıyorlar. Köylerine 'oba' ismini veriyorlar. konuştukları Türkçeyi ise 'obaçi' olarak adlandırıyorlar. Biraz Türkiye’de ve Türk Dünyasından anlatılmalı ve tanıtılmalıdır.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Son söz olarak bizde Türkmen sihirli kelimedir. Çıkar birileri orada Türkmenler var diyerek mehter edasıyla söylemler ortaya koyabilir. Ama saha çok sıcak ve dinamik …

26 Temmuz 2024
Bahçeli'nin gözü kulağı Suriye üzerinde

16 Temmuz tarihinde MHP Genel Merkezine önemli ziyaret gerçekleştirildi. Suriye Türkmenlerinden önemli isimler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Suriye’nin geleceğinin ne olacağı özellikle Ankara-Şam arasında normalleşme tartışmalarının gündemde olduğu sırada bu ziyareti iyi analiz etmek gerek. Ziyaretin basına yansıyan kısmı şu şekilde;

Suriye Milli Ordusu (SMO)’ya bağlı Müşterek Kuvvetler bileşenleri Hamza Özel Kuvvetler Tümeni komutanı Seyf Polat ve Süleyman Şah Tümeni Komutanı Muhammed Cesim,MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Ziyarette  Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu Başkanı Tarık Sulo Cevizci’de hazır bulundu.

Seyf Polat  görüşme için’’ Bugün büyük bir gururla, tüm Türkmenlerin manevi lideri ve bölgenin güven ve huzur içinde yaşaması için milli çalışmanın önemini ilham eden Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'yi ziyaret ettik’’ paylaşımında bulundu. Suriye Türkmenleri Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezinde, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Feti Yıldız, Genel Başkan Başdanışmanı  Eyüp Yıldız ve MHP 21. ve 28. dönem Çorum Milletvekili Sayın Vahit Kayrıcı ile bir araya geldi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Suriye Türkmenleri‘ne Türk devlet ve milleti olarak dün olduğu gibi bugün de ve yarın da desteklerini sürdüreceklerini ifade etti ve MHP olarak Türkmenlerin her zaman yanında olduklarını ve Suriye Türkmenlerinin haklı davalarını Türk devletinin ve milletinin bir parçası olduğunu ve her koşulda Suriye Türkmenlerini her koşulda destekleyeceklerinin altını çizdi.

BAHÇELİ VE TÜRKMENLER

Gelin 2016 yılının Eylül ayına gidelim. Suriye’de rejim güçlerine karşı savaşırken hayatını kaybeden Türkmen komutan Murat Paşa’nın eşi Fatma Paşa ve kızları 6 yaşındaki Elif, 4 gün önce Türkiye’ye sığınmıştı. Ancak aile, kaçak yollardan giriş yaptığı için gözaltına alınarak sınır dışı edilmesi üzerine MHP Lideri devreye girmişti. Sınır dışı edilen anne Fatma Paşa ve kızı Elif’in, daha sonra Türk makamları tarafından Türkiye’de kalabilecekleri belirtildi. Bu gelişme üzerine MHP Hatay Milletvekili Mehmet Ahrazoğlu’nun, anne Fatma Paşa ve kızı Elif’i almak için sınır kapısına gittiği öğrenildi. Anne Fatma Paşa ve kızı Elif, yasal prosedürlerin ardından önceki akşam Cilvegözü sınır kapısında Hatay Valisi Ercan Topaca, MHP Hatay Milletvekili Mehmet Ahrazoğlu, MHP Hatay İl Başkanı Lütfü Kaşıkçı ve Ülkü Ocakları Hatay İl Başkanı Naci Akkaya tarafından karşılandı.

Böyle yüzlerce örnek sayabiliriz. MHP Lideri Türk dünyası üzerine yaptığı bir çok çalışmayı kamuoyu ile paylaşmıyor. Suriye iç savaşında zor günler yaşayan Suriye Türklerinin geleceği için bir çok çalışma yapılıyor. Özellikle ‘’Cumhur İttifakı’’ içinde oluşturulan devlet aklı yeni dönemin kodların inşa ediyor. 
Yaklaşık 13 yılını dolduran Suriye iç savaşı 8 aydır devam eden Gazze katliamı sonrası yeni dengeleri ortaya çıkardı. Oluşan yeni gerçeklik üzerine Türkiye’nin en az hasarla süreci sonuçlandıracak adımlar saha da atılmalıdır. Bahçeli'den tam bu sırada gelen Türkmen duruşu belki de Suriye’nin yeni döneminde neler olacak sorularından birinin cevabı olsa gerek..Ne diyelim eli öpülesi adamsın sayın Bahçeli….

18 Temmuz 2024
Kim bu Fuad Hüseyinli? 

Telegram kanallarında yazılanlar dikkat çekici!

Fuad Hüseyinli'nin ismi, Türkiye bağlantılı olarak çok yazılmaya  başlandı. İddialar çok ciddi, siz okuyucularımız için derledim. Mutlaka bu konular takip edilmeli.

1. İddia:

Konuyla ilgili Rus VÇK-GPU telgram kanalı haber verdi. İngiltere vatandaşı, aslen Azerbaycanlı iş adamı Fuad Hüseyinli, Türk iş adamına karşı milyon dolarlık dolandırıcılık yaptı.

VÇK-GPU telegram kanalının yer alan iddialar şu şekilde:

“Fuad Hüseyinli, 2020 yılında Mustafa Yiğit Zeren'e Rus petrol ürünleriyle uluslararası petrol ticareti işi organize etmek için güvenilir bir ortağa ihtiyacı olduğunu ifade etti. Hüseyinli, şirketlerini, lojistikteki batı bağlantılarını, bankaları, sigorta şirketlerini ve Zeren'in başlangıç sermayesini kullanarak petrol ve gaz tedariki sağladı. Aynı zamanda kâr dağıtımı hiçbir şekilde yapılmamakta ve sürekli ertelenmektedir.

Ancak Hüseyinli, devlet bankasından para çalınması ve dolandırıcılık suçlamasıyla Azerbaycan İçişleri Bakanlığı'nın emriyle Ağustos 2022'de Moskova'da tutuklandı. 1,5 yıl hapis yattıktan ve cezaevinden çıktıktan sonra, grubun ana Türk şirketinin sermayesi de dahil olmak üzere şirketteki tüm fonları çekmek istedi. Grubun gelirinin 5 milyar dolara yakın olduğu yıllar boyunca Mustafa Zeren'e düşen payı ödemeyi teklif eden ve reddeden Fuad Hüseyinli, yakın zamanda İstanbul'a uçarak tüm borçlarını ödeyeceğini söyledi.

Ancak Zeren'in makamının eşiğinde, Hüseyinli'nin yerine Dağıstan'ın eski Başbakan Yardımcısı Abusupyan Kharkharov ve kendisini Dağıstan'ın başkanı olarak tanıtan Nikolay Katorzhny'nin başkanlığında 30'dan fazla kişiden oluşan bir grup belirdi. Davetsiz misafirler Mustafa Zeren'e "MKB Bank"a yarım milyar dolar borcu olduğunu ve derhal iade edilmesi gerektiğini söyledi.

Şirket ve banka, Zeren'in Rusya'da hiçbir şeyi, mülkü, temsilciliği veya iştiraki olmayan bir Türk şirketine nasıl kredi verebileceği ve bankanın Rusya'da bir bankaya nasıl hesap açıp kredi verebileceği konusundaki sorularına yanıt vermemeyi tercih etti. Zeren'i ikinci kez bulamayan MKB müdürü Nikolay Katorzhnov, Kharkharov'un desteğiyle Zeren'in babası Rıdvan Zeren'i her ay on milyonlarca dolar nakit transfer etmek zorunda oldukları bir sözleşme imzalamaya zorladı. Zeren, dolandırıcılığa ilişkin MKB Bank ve Rusya Merkez Bankası'na şikayette bulundu.

Türk kolluk kuvvetleri bu olayla zaten ilgilendi ve soruşturma başlattı. Rusya Federasyonu Merkez Bankası'nın görüşü ilginç, çünkü Rus bankasının bir Türk şirketine yüz milyonlarca para verip, bu borçları yabancı şirketlere sıfıra satması yönündeki soruların cevabı hâlâ yok.

İddialara göre Hüseyinli, Türkiye'deki birkaç iş adamı ve küçük girişimciyle iş birliği içinde. Bunun nedeni, Türkiye'de kaybolan itibarını, iş adamlarıyla doğru iş birlikleri yaparak yeniden tesis edilmesi. Aynı zamanda Mustafa Zeren ile tartışmalı konuda kendini haklı çıkarmak.”

2- Diğer iddialar:

Çeşitli internet kaynaklarını incelediğimizde Fuad Hüseyinli'ye karşı birçok ülke tarafından çeşitli yaptırımların uygulandığını haberleri var. Ayrıca İngiliz vatandaşı Fuad Hüseyinli'nin, şu anda cezaevinde bulunan Uluslararası Azerbaycan Bankası'nın (ABB) eski başkanı Jahangir Hacıyev ile de birçok gizli ilişkisinin olduğu iddiaları var. Kazakistan'da Jahangir Hajiyev ve Fuad Hüseyinli isimleriyle ilgili uyuşmazlıkların yargı süreci devam ediyor.

Fuad Hüseyinli ile ilgili iddilar bununla da bitmiyor. Rusya'nın Kommersant Haber Ajansı da Fuad Hüseyinli'nin onlarca kişi adına yaptığı dolandırıcılık eylemlerine ilişkin haberlere yer veriyor. Raporda, İngiliz vatandaşı ve Rus vatandaşı olan Hüseyinli'nin, Azerbaycan'ın ABB (Azerbaycan Uluslararası Bankası) fonlarını zimmete geçirmekle suçlandığı belirtiliyor.

Kendisi, suç ortağı Azer Hüseynov ile birlikte Uluslararası Azerbaycan Bankası'nın (ABB) fonlarından 215 milyon dolardan fazla parayı zimmete geçirmekle suçlanıyor. Moskova Şehir Mahkemesi, Moskova Meşçansky Mahkemesi'nin, ceza davasına ilişkin materyallerin mahkemeye sunulmasından kısa bir süre önce Hüseyinli'nin önceki tutuklama tedbirini seçerken kendisine konulan yasakları defalarca ihlal ettiğini beyan eden kararını onayladı.

(https://www.kommersant.ru/doc/5912952)

Azerbaycan'ın "haqqin.az" isimli haber ajansı da Fuad Hüseynli'nin yasadışı eylemleri ve çeşitli kişileri kullanarak büyük miktarlarda para hırsızlığı yaptığına ilişkin haberler yayımladı:

Fuad Hüseyinli ve Azer Hüseynov, Moskova'da "Bankaları" soydular. Bu kişiler, Uluslararası Azerbaycan Bankası'ndan 4,3 milyon dolar ve 233 milyon ruble çalmakla suçlandı. Azer Hüseynov 4 buçuk yıl, suçunu tamamen kabul ederek bankaya zararı ödeyen Fuad Hüseyinli ise 1 buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. İngiliz vatandaşı, duruşma öncesi gözaltı merkezinde kaldığı süre dikkate alınarak mahkeme salonunda serbest bırakıldı. Cezanın yasal olarak yürürlüğe girmesine kadar ikamet ettiği yerinden ayrılmaması adına “serbest” bırakıldı. Ancak Hüseyinli'nin bu kararı dikkate almadığı da söyleniyor.

(https://haqqin.az/news/310179)

Ortaya çıkan soru aynı. İngiliz vatandaşı Fuad Hüseyinli, yaptırım uygulanan Rus bankasından nasıl 500 milyon dolar kredi alıyor? Hüseyinli Rusya'nın yasaklanan petrol ticaretiyle nasıl başa çıkıyor? Bankalarla sorunları varsa Fuad Hüseyinli'yi nasıl bir ceza bekliyor?

Konuyla ilgili araştırmalarımız devam edecek. Türkiye bağlantıları olup olmadığı ise mutlaka araştırılmalı.

Kaynaklar: 

  1. https://www.aznews.az/news/out_of_law/229535.html  
  2. https://search-uk-sanctions-list.service.gov.uk/designations/RUS1119/Entity
  3. https://haqqin.az/news/310179
  4. https://www.kommersant.ru/doc/5912952
  5. https://t.me/vchkogpu_ru/8435
17 Temmuz 2024
Her şey Alman siyaseti için

MHP’nin önemli isimlerinden Prof. Dr. Ruhi Ersoy UEFA’nın Merih Demiral’a verdiği cezanın arkasındaki Alman siyasetin kirli hesaplarına dikkat çekti. Bizde bu farklı bakış açısı üzerinden değerlendirmelerimizi yaptık.

UEFA’nın Merih Demiral’a verdiği cezanın takipçisi Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser oldu. Berlin’den gelen bilgilere göre  kendisi direkt stadyumda izledikten sonra maç çıkışı UEFA’ya  şifayen şikayet ettiği yönde. Zaten Alman gazetesi BİLD bir gün önce  2 maç ceza verileceğini önceden yazdı. 

Sözde AB’nin lokomotifi olan Almanların dayatmayla UEFA’ya ceza aldırttı. Mevcut Alman Hükümeti 9 Haziran Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ağır bir yenilgi aldı. Alman kamuoyu hükümetinin meşruiyetini tartışıyor.. Fransa’da meclis feshedilmiş, Belçika’da başbakan istifa etmişti. Gelecek seçim şu anki Ampel-Koalisyonu paydaşları kesinlikle hükümet kurabilecek kabiliyette olmadığını gösterdi.


Eski şansölye Merkel’in de partisi olan Hristiyan Demokratlar olduğu bir koalisyon bir sonraki seçimlerde kurulma ihtimali yüksek. Alman siyasetinde tüm partiler yüzde 50 barajının altında kalacakları için koalisyonla hükümet kurulacak. Tam bu sırada Türk Milli Takımı üzerinde nazi çizgisinde bir ırkçılıkla karşı karşıyayız. Almanya'da aşırı sağcı partilere giden  AfD örneğinde olduğu gibi oyları almak üzere Alman siyasetçiler bu tür yollara başvuracaklardır. Şu anda Almanya’da Türklere karşı kışkırtmaları halinde ortalık karışacak durumda. Son aylarda ülkede yabancılara artan saldırıları göz ardı etmemek gerekir.

Merih Demiral’lı Bozkurt 
Avrupa özellikle işgücü olarak giden aileler 60 yılda Avrupalı Türk sosyolojisini ortaya çıkardı. Dilleri, dinleri ve değerleri ile Almanların komşusu olan Türkler.Milli takımlarımızın başarısı özellikle yeni kuşakta müthiş bir kimlik patlaması oldu. Türk milli takımı Avrupa’ya Türklük onurunu bir kez daha gösterdi. Bir düşünün milli takımında gol sevinciyle bozkurt yapan bir futbolcusu Avrupa’yı bu kadar rahatsız ederken TÜRKİYE YÜZYILI neler yapmaz. Haydi yürüyelim KIZIL ELMA’ya..

5 Temmuz 2024
Bozkurtların dirilişi

Mili futbolcu Merih Demiral, Avusturya'ya attığı gol sonrasında Bozkurt işareti yaptı ve  karşılaşmanın son dakikasında kaleci Mert Günok inanılmaz bir kurtarışa imza atarak gurur dolu bir gece yaşandı. Ardından Avrupa’da Türk fırtınası ..Adeta ‘’BOZKRUTLARIN DİRİLİŞİ’’

Dünyanın efsane sporcuları arasına yerleşen Naim Süleymanoğlu kırılamaz rekorlara imza atmadı. Rekortmen bir  sporcu olarak değil, Bulgaristan'daki Türklerin gördüğü zulmü dünyaya duyurmasıyla tarihe geçti. Naim Süleymanoğlu, 1988 Seul Olimpiyatları'nda 6 dünya, 9 olimpiyat rekoru kıran ve "Dünyanın en iyi haltercisi" seçilen Naim Süleymanoğlu, 3 Ekim 1988'de "Everybody Wins" başlığıyla Time dergisine kapak oldu. Naim Süleymanoğlu’da defalarca Bozkurt yaparak ‘’Türküm’’  demişti.

"Yol Gösterici, Başarı ve Gurur" 

Bozkurt sadece  Türkiye'de değil özellikle Azerbaycan, İran'daki Türkler, Suriye, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Batı Trakya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Irak , Kosova, Makedonya, Kırım gibi ülkelerde bu sembol "başarı ve gurur" için kullanılmaktadır.  

Bozkurt Sembolü: Bozkurt sembolü tarihte Türk hakanları tarafından başarı anlamına gelen bir zafer işaretidir.  

Batıya göç eden Hun, Kıpçak, Peçenek Türkleri aynı zamanda bu işareti Soy belirtir olarak yani "Ben Türküm" manasında da kullanmışlardır.  Öyle ki bu sembole 10. y.y. İranlı Şair Firdevsi'nin Şehname adlı eserinde de rastlanmaktadır.

Türk kadınların minyatürünün yer aldığı bu eserde Bozkurt işareti yapan kadınlar resmedilmiştir.  Çin'de çıkarılan eserlere bakıldığında Bozkurt İşareti yapan Türk hakanı Heykeli ilgi çekicidir.

Bozkurt işaretinin, İslamiyet öncesi Göktürk döneminde ve diğer Türk devletlerinde, Türk hakanlarının zafer işareti olduğu, mağaralarda bulunan 6. yüzyıla ait “Türk hakanı heykeli” ile apaçık anlaşılmıştır.

Büyük Önder Atatürk, ilk damga pullarına Bozkurt resmini koymakla onu milli sembol kabul etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti devlet armasındaki Bozkurt figürü Atatürk tarafından koydurulmuştur.

Atatürk emri ile Bozkurt figürlü 5 TL basılmıştır.

1931 yılında Atatürk tarafından bastırılan, üzerinde Bozkurt, Demirci, Örs ve Çekiç resmi olan posta pulu basılmıştır.

Atatürk döneminde Kahramanmaraş kalesine yaptırılan bayrak tutan Bozkurt heykeli hala gündemdedir.

Atatürk'ün, Malatya Mebusu Dr. Hilmi beye yazdırdığı Bozkurt Cumhuriyet Marşı vardır.

Atatürk dönemi CHP logosunda Bozkurt vardır.

Cumhuriyetimizin 10. yılı dolayısıyla hazırlanan Bozkurt olan bir afiş tüm ülkede asılmıştır.

Günümüzde ilk TBMM'nin açıldığı Ankara-Ulus Heykelinin tabanlarında Bozkurt'lar hala Türklere yol gösterici olarak vardır.

Günümüzde bozkurt işareti başta MHP ve Ülkü Ocakları olmak üzere Türk Milliyetçileri tarafından kullanılmaktadır. Özünde binlerce yıldır ‘’BEN TÜRKÜM’’ demek olan bu kurt başı işareti Avrupa’yı bir kez daha titretti...

4 Temmuz 2024
Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Türk heyecanı

AVRUPA’DA GURBETÇİLERİMİZİN 60. YILINDA AVRUPA FUTBOL ŞAMPYONASINDA TÜRK MİLLİ TAKIMI ALMANYA’DA 

30 Ekim 1961'den Almanya'nın göçmen işgücü alımını durdurduğu 1973 yılına dek yaklaşık 800 bin kişi Türkiye'den Almanya'ya göç etti. Türkiye'den geleN "misafir işçilerin"  Almanya'da çalışacakları, para biriktirip daha sonra ülkelerine dönecekleri düşünülsede çok az dönen oldu.Göç tüm Avrupa ülkelerine yayıldı. Bugün Avrupa’da 10 milyon’a yakın gurbetçi 60 yıl sonra Avrupa’da büyük bir değişim yaşanmasını yol açtı.. İşçi göçü yalnızca ekonomik kalkınmaya destek sağlamadı. Bugün sayıları 3 milyonu aşan Türk gurbetçiler sosyolojileri ile ,  en fazla Almanya'daki sosyal dönüşümü derinden etkiledi, etnik, dini ve kültürel çeşitliliği zenginleştirdi. .T ürkiye’den Avrupa’ya göç bugün “yeni dalga” olarak anılan hareketliliklerle sürüyor
A Milli Takımının Almanya’da gerçekleşen Avrupa Futbol Şampiyonasına katılması sadece  bir futbol turnuvası olarak düşünülmemeli. Gurbetçiler açısından büyük bir motivasyon olarak ortaya çıktı. Dördüncü nesil çocuklarını büyüten gurbetçi ailelerimiz milli takımımızın başarılarıyla Avrupa’da TÜRK olmanın haklı gururunu yaşıyorlar. Sosyal yaşamın içinde Alman komşularıyla Arda Güler’in nefis şut golünün analizini yaparken İtalyan mesai arkadaşlarına Vincenzo Montella’nın kritiğini yaparken ‘’bizim İtalyan hoca’’ diyorlar. Milli takımımız hangi şehirde maç oynasa orada 90 dakika hayat duruyor.’’Aman sessiz olalalım TÜRKLERİN maçı var’’

Ve gençler kendi kuşaklarından Arda Güler’in nefis bilek hareketlerine bakarken abileri Gurbetçi milli takım kaptanı Hakan Çalhanoğlu’nun golü ile çoşkuyu yaşıyorlar. O gençler için yer gök ‘’kırmızı- beyaz’’

Gurbetçi gençlerimiz en değer verdikleri Alman arkadaşına doğum gününde milli takım forması mı yoksa kaşkolü telaşında iken karşısındaki arkadaşında aynı düşünceler içinde..

Avrupa Futbol Şampiyonasında Türk A Milli Takımının olması kimlik sorunu yaşıyor yeni kuşak algısını yerle bir etti. Kendileri gibi Avrupa’da yetişen Türk futbolcularında yer aldığı bu yıldızlar topluluğu sadece sahada başarı değil Avrupa’da artan aşırıcılığa cevap veriyor.

Türkiye yüzyılında Avrupa’da yaşayan Türkler Türk A Milli Takımının futboldaki galibiyetleri ile coşkuyu yaşarken birkez daha gördük ki futbol sadece futbol değildir.

28 Haziran 2024
Türküm, Türküm ben! Vatanım Türkiye

"Türk mü Türkiyeli mi?" tartışması aldı başını gidiyor. Tarihimizde "Türkiyeli diye bir tanım  yok, 'Türkiye Milliyetçisi'  diye bir tanım da yok. Anayasa m.66 Türk vatandaşlığını, “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” hükmü ile tanımlamıştır. Bu tanım bir ırkı veya ayrıştırmayı ifade etmemektedir. Hükümde; Türklüğün bir ırk değil, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan insanların Vatanına, Milletine ve Devletine bağlılığını ifade eden hukuki kavram olarak ele alındığı tartışmasızdır.

Zaman zaman Türk kimliği, Türk varlığı üzerine bu tartışmalar ortalama yılda bir defa gündemimize geliyor.

TÜRKÜN ATASI NE DEMİŞ?

Atatürk’ün Türk Tanımı:

Afet Inan; öğretmeni olan İsviçreli  Profesör Eugenne Pittard'ın, kendisine doktora tezi olarak verdiği "Türk Milleti’nin Özellikleri" konusunda Atatürk'ten destek ister. Atatürk; Afet İnan'ın önce kendi görüşlerini yazmasını ve fikirlerini daha sonra belirteceğini söyler. Afet İnan'ın uzun çalışmasına karşılık, Atatürk kurşun kalemle, iki küçük not kâğıdı üzerine kendi tanımını yapar.

"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahna 7 bin senelik (en aşağı), bir Türk Beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. ‘’

EY GÜZEL TÜRKİSTAN

Bugün Anadolu toprakları dışında milyonlarca TÜRK yaşıyor. Ülkemiz dışında en fazla Türkün yaşadığı ülke 40 milyon ile İran. Bağımsız Türk Devletleri yanı sıra bir çok ülke de Türk soylu insanımız var.İran’da Tebrizde yaşayan bir soydaşımız ben İranlıyım demez.’’TÜRKÜM’’ der.
Irak Kerkük’de yaşayan bir Türkmen Iraklıyım demez ‘’TÜRKÜM’’ der.
BALKANLAR, KASKAFLAR ve taaa Urumçi’ya kadar TÜRKÜM diyen 400 milyon insan.Yine bugün tarihsel gelişmelerden dolayı değişik coğrafyalarda Türk dilini konuşamasalarda  milyonlarca aşkın Türk soyundan gelen  insanlar vardır. Bir örnek Libya’daki Kuloğlu boyunu söyleyebiliriz.

Yine Oğuz Kağan destanı, Mete Han, Çi-Çi Han, Orhun Abideleri, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Ali Şir Nevai, Karamanoğlu Mehmet Bey, Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp’e Göre Türk Milliyetçilik anlayışı ve  Aşıkpaşa ve Aşıkpaşazâde gibi tarihî kişi ve metinlere bakıldığında derin bir tarih penceresi var.

SONUÇ OLARAK

Adı Türkiye olan güzel yurdumuz

Milletin adı Türk Milleti

Bayrağının adı Türk Bayrağı

Ordusunun adı Türk Ordusu

Milli takımlarının adı Türk

Milli marşı Türk

Ezgilerinin adı Türkü olan bu cennet vatanda son sözü TÜRKÜN ATASI söylemiş’’Ne mutlu Türküm diyene’’

19 Haziran 2024
Bir yıkamadınız şu Cumhur İttifakı'nı!

MHP lideri, 2022 deki 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı'nda konuşmasında ‘’ “Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı tanıyınız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı anlayınız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı anlatınız aziz İstanbullular” demişti.

Yine Bahçeli,  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada;

“Türk Siyasetinde Normalleşme ve Yumuşama iddialarıyla Milliyetçi Hareket Partisi’ne Düzenlenen Siyasi Operasyonlar"

başlığını kullandı.

Peki MHP lideri neden bu açıklamayı yapma gereği gördü? 31 Mart yerel seçimlerinin ardından yaşanan gelişmelere toplumda MHP’nin   bariyer olduğu algısı oluşturulmaya çalışılması ve yargılaması başlayacak bir cinayet davası ile ilgili tartışmaların Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e yönelik itibar suikastine evrilmeye çalışılması bardağı taşıran son damla oldu ve bu açıklama geldi.

ŞİMDİ NE OLACAK?

AK Partin  Sözcüsü Ömer Çelik "Ülkemizi karşı karşıya olduğu tehlikelerden korumak ve geleceğe güçlü bir şekilde taşımak için kurulan Cumhur İttifakı kararlılıkla yoluna devam etmektedir" dedi.

Çelik ayrıca

"Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşmak için Cumhur İttifakı olarak, ülkemizi geleceğe taşımak ve milletimize hizmet etmek noktasında güçlü siyasetlere imza atmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın vurguladığı gibi bu konudaki irademiz tamdır"

ifadelerini kullandı. Yani ittifak ayakta…

SİZ DIŞARINDAN BİZ İÇERİDEN

Sultan Abdülaziz döneminin önder siyasetçilerinden biri olan Keçecizade Fuat Paşa (1814 İstanbul-1868 Nice),

Anlatılana göre  Keçecizade Fuat Paşa,  Sultan Abdülaziz’in ile  Paris gezisine Dışişleri Bakanı olarak katılmıştır.

Fransa İmparatoru III. Napolyon, Fuat Paşa’ya istediklerini sıralıyor:

“Süveyş Kanalı açılmalı, Girit, Osmanlılardan alınıp Yunanistan’a verilmeli, Kudüs’teki kutsal yerlerden

Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlarda olmalı”...

İmparator adete  aba altından sopa gösteriyor:

“Zaten bu sorunlar sizin için büyük bir dert... Yorgun omuzlarınızdan bunları atıp hafifleyiniz...”

Buna karşılık Fuat Paşa gülümsüyor ve hiç istifini bozmadan cevap veriyor:

“Biz hâlâ çok güçlüyüz Haşmetmeab. Tehditlere boyun eğmeyiz.”

İmparator bir kahkahadan sonra:

“Yapmayın” diyor, “devletinizin ne kadar zayıfladığını bütün dünya biliyor.”

Yani “Lafı savaşırız ” demeye getiriyor.

Fuat Paşa’nın verdiği şu cevap tarihe geçiyor:

“Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, siz (yani dış devletler) dışarıdan, biz (yani hainler) içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı’yı yıkamadık!”

Cumhur İttifakına dışarıdaki oyun kuruculara ile, içerideki mücadeleyi anlamayanlara duyurulur.

14 Haziran 2024
Hakan Fidan Kaşgari'ye giderse!..

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin temasları çerçevesinde iki Türk-İslam şehri Urumçi ve Kaşgar'ı ziyaret etti. Fidan'ın ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2012'de Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne gitmesinin ardından, bölgeye yapılan en üst düzey ziyaret olarak kayıt altına alındı.

Hakan Fidan ziyaretini, "Uzun yıllardır, Türk İslam medeniyetinin kuruluşuna katkı veren pek çok tarihi şehri ziyaret etme fırsatım oldu. Mâverâünnehir ve Fergana Vadisi’nin şehirlerini, tarihi Horasan kentlerini ve diğer coğrafyalardaki Selçuklu şehirlerini defalarca görme imkanı buldum. Urumçi ve Kaşgar, içimde hep ukde olarak kalmıştı. Nihayet, Çin’deki temaslarım vesilesiyle bu iki kadim şehri de ziyaret ettim. 'Kitabın adını 'Kutadgu Bilig' koydum. Okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin. Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım. Bu kitap uzanıp her iki dünyayı tutan bir eldir' diye tanımladığı ünlü eserin müellifi, büyük âlim Yusuf Has Hâcib'in aziz ruhuna Fâtiha okudum. Allah bütün âlimlerimize rahmet eylesin" diyerek özetledi.

TİKA BAŞKANLIĞINDAN BAŞLAYAN YÜRÜYÜŞ

Bakan Fidan'ın, özellikle TİKA başkanlığı döneminde, Türk Dünyası'nda adım atmadığı yer kalmadı, diyebiliriz. Ama Fidan, "Urumçi ve Kaşgar, içimde hep ukde olarak kalmıştı" diyerek tarihi ziyareti anlamdırdı.

Bugün Karabağ zaferi ile büyük bir moral bulan Türk Dünyası, Türkistan coğrafyasının en uç noktası Urumçi ve Kaşgar’dan ses verdi. Pekin yönetimine verilen mesaj net: Ülkende soydaşlarımız ve dindaşlarımız var. Egemen bir devlet olan Çin’in iç işlerine karışmadan tüm haklarını özgürce yaşamalarını istiyoruz."

Fidan, "Özellikle Uygur meselesini bir zenginlik meselesi olarak görüp burada herhangi bir sorun alanı görmeden, buradaki özellikle Uygurların kültürel hakları ve yaşamları konusunda dünyada ve İslam dünyasında oluşan algının değiştirilmesi Çin'in de lehine, bizim de lehimize, herkesin lehine. Dolayısıyla bizim dediğimiz her zaman için şu; biz Çin'in tek Çin politikasını destekliyoruz, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini destekliyoruz" ifadelerini kullandı  

BAHÇELİ DE URUMÇİ'YE GİTMİŞTİ, BU BİR İLK OLDU

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2022 yılı Mayıs ayında  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak , Çin Halk Cumhuriyeti'nin resmi davetlisi olarak bu ülkeye gitmişti.

Bahçeli, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’den karayoluyla Turfan’a geçerek önce çocuk parkını gezmiş, burada 1 Haziran Çocuk Bayramı’nı kutlayan çocuklarla sohbet etmişti.

Bahçeli, daha sonra Turfan’daki Eski Şehir’in kalıntılarını gezerken Türk heyeti, Turfan’daki eski yeraltı sulama sistemi olan Kariz’de Uygur danslarıyla karşılanmıştı.

Bahçeli, bölgeyi ziyaret etmekten büyük mutluluk ve heyacan duyduğunu, burayı ziyaret eden ilk Türk yetkili olmaktan da büyük haz duyduğunu söylemişti.

Bölge yetkilileriyle verimli görüşmeler yaptıklarını ifade eden Bahçeli, Türk halkıyla başta Uygurlar olmak üzere bölgedeki etnik grupların akrabalık ilişkileri bulunduğunu belirtmişti.

SON SÖZ

ABD uzun yıllardır, fonlamalarla, Uygur diasporası üzerinde etkili. Çin’i sadece Tayvan üzerinden değil, Uygur Türkleri üzerinden baskılamaya çalışan bir ABD var.

Suriye'nin İdlib bölgesine, büyük sayıda Çin vatandaşı Uygur Türkü bulunuyor.  Vatanlarından çok uzaklarda radikal örgütlerde boy gösteren Uygurların, Suriye’deki varlıklarını nasıl sağladıkları iyi sorgulanmalıdır.

Kaşgari'ye giden ilk  üst düzey resmi yetkili Bahçeli'ydi. Şimdi Dışişleri Bakanı olarak Hakan Fidan da bölgeye gitti. Tarih dede ise bize fısıldadı: Kaşgar’da 1863 yılında kurulan ve Osmanlı imparatorluğunu matbu tanıyan Atalık Gazi Devleti 1877 yılında Çin orduları tarafından ortadan kaldırıldı. 12 Kasım 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin ve tekrar yine 12 Kasım 1944 Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulsa da varlıklarını devam ettiremediler.

BAYRAK KARDEŞLİĞİ

Doğu Türkistan, 1933 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde, ilk tanıyan ülke, Atatürk’ün başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti olmuştu.

Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Cumhuriyetin Dışişleri Bakanı Kasım Hacı Beyefendi, Hindistan’ın Delhi şehrine gitmişti. Dünyadaki birçok devlete telgraf çekerek bu devletin tanınması için çağrıda bulunmuştu.

Bakanı Hacı, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ne çektiği telgrafta,  "Gök Bayraktan Al Bayrağa selam olsun" vurgusunu yapmıştır.

Atatürk bu telgrafı görünce çok memnun olmuştu. Sevinçten gözlerinden yaş gelen Atatürk derhal telgraf çektirerek Doğu Türkistan’a şu mesajı iletti:

"AL BAYRAKTAN GÖK BAYRAĞA SELAM OLSUN!..

 

6 Haziran 2024
“Sönmeden tüten on son ocak”

Türk Dünyası'nda "bozkurt" Türklüğü temsil eder. Bir insan, bozkurt işareti yapıyorsun “BEN TÜRKÜM” diyordur.

1960 yılların çalkantılı yıllarında Alparslan Türkeş'ın destekleriyle "Ülkü Ocakları" kuruldu. Günümüzde adı Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’dır. Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ı uzun yıllardır tanırım. Tam bir beyefendidir. Özü-sözü, bir tek derdi vatan ve turandır.

Anlatmak, yazmak lazım

Ülkücü gençlik mahzundur, efendidir, civanmerttir. Ocaklı çocuklar ellerinde kitabı yüreklerinden turan sevdasını düşürmezler. Suriye’ye gittiğimde Halep sokaklarında Selami Aynur olarak Türkmenlerle el ele karşıma çıktılar. Kerkük sokaklarında gezerken size “can diyen” Yusuf Ziya Arpaçık olurlar. Türkistan şehirlerinde gezerken Anadolu’dan gelen bir genç ağabey, diyerek sarar sizi. Avrupa’da her şehirde bir ocaklı vardır. Vefakar, cefakar, çilekeş bir davanın insanları. Dünyanın dört bir yanına yıldızlar gibi dağılmış bir nesil...

15 Temmuz'un en karanlık anlarında...

Yazmak, anlatmak lazım. 15 Temmuz’un en karanlık zamanında MHP Lideri Bahçeli’nin “MHP ve ÜLKÜCÜLER seçilmiş meşru hükümetin yanındadır” açıklamasından sonra cephe hattında şer ittifakına karşı bozkurt nöbetindedirler. Devletin başı Cumhurbaşkanı, İstanbul’a havaalanına indiğinde ülkücü gençlik en öndedir. Bu kareler ne kadar verilmese de onlar oradaydı. Onlar sessiz, derin duruşları ile vatan yürekli çocuklardır.

Şimdi onları, cuma akşamları Kur’an okurken, okullarda konaklama sorunu olan kardeşlerine kalacak yer ayarlarken, evi yananlara yardım ederken görürüz. Depremin ilk dakilarinda yollara revan olan bir gençlik. Reklam yapmazlar.

Şimdi durup dururken neden bu saldırılar, anlamak lazım. 90’lı ve 2000'li yıllarda "AB-D"den ülkücülere yönelik olumsuz açıklamalar gelmişti. AB-D’liler coğrafya üzerine sadece askeri-istihbarati operasyonlar yapmıyor, toplum sosyolojisini de okuyorlar. Dinamik ve ilkeleri olan bir gençlik AB-D planları önünde bir engel.

Şair boşuna dememiş: “SÖNMEDEN TÜTEN SON OCAK.”

13 Mayıs 2024
"Ahmed Cavad sözün başlangıcı, geleceğin sonsuzluğudur"

Azerbaycan’ın İstiklal şairi Ahmed Cevad’ı doğumunun 132. yılında saygı, minnet ve rahmetle anılıyor. Türkiye’de Mehmet Akif Ersoy ne ise Azerbaycan’da Ahmed Cevad’da odur. Ahmet Cevad, Türkçülük suçlamasıyla tutuklu bulunduğu Sovyet  dikta zindanlarında kurşuna dizilerek şehit edildi. 

Azerbaycan Milli Marşı'nın ve "Çırpınırdın Karadeniz" şiirinin yazarı Ahmed Cevad'ın ailesinin isteği üzerine, Türk dünyasına hizmetleri ve Türk milli ülküsüne katkıları dolayısıyla TÜRKSOY tarafından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye madalya takdim edildi. Süreç bununla bitmedi.  Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda Partimiz bünyesinde Ahmed Cevad Enstitüsü kurulması kararı alındı. Enstitünün amacı başta Ahmed Cevad'ın çok yönlü çalışmaları, kültür, sanat, edebiyat olmak üzere; Türk Dünyası’na katkılarının araştırılması, Türk Dünyası’nda ortak fikir ve duygu birliğinin genişletilmesine hizmet etmesi, Türk Yurdu’nun bütünlüğünün duygu ve fikirle geleceğe taşınmasını sağlayan akademik, sosyal ve kültürel faaliyetlerle Türklük şuurunun gelişimine katkı vermek suretiyle ülkemizde ve Türk akraba topluluklarının ikamet ettiği coğrafyalarda da yürütülen çalışmaların nitelik ve yaygınlık bakımından gelişmesini sağlamak.

 Devlet Bahçeli  aslında bir cümle ile herşeyi özetlemiş durumda."Ahmed Cavad sözün başlangıcı, geleceğin sonsuzluğudur. "

ÇIRPINIRDI KARADENİZ

Ahmet Cevad, "Yol ver Türk'ün bayrağına" ismiyle de bilinen şiirini 1914'te kaleme aldı. Şiirde, Balkan Savaşları sırasında efsaneleşen Osmanlı savaş gemisi "Hamidiye"nin kahramanlıkları övülüyor.

5 Mayıs 1892'de Azerbaycan'ın Gence şehri yakınlarındaki Şemkir bölgesinin Seyfeli köyünde doğdu. Doğduğu köyde dini eğitim aldı, Arapça ve Farsça öğrendi, 1906'da ailesiyle taşındığı Gence'de eğitimine devam etti.

Cevat'ın bu dönemde yazmaya başladığı ilk şiirleri çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı. 1912'de mezun olan Cevat, Gence Kız Okulunda Türkçe ve Farsça öğretmeni olarak görev yaptı. Aynı yıl arkadaşıyla gönüllü olarak Osmanlı ordusuna yazılarak Balkan Savaşları'na katıldı ve Bulgarlara karşı savaştı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında da Anadolu'da yaşananları yakından takip ederek çeşitli gazetelerde bu konuda haber ve makaleler yazdı.

Bakü'de faaliyet gösteren "Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi"ne üye olan Cevad, 1915'te Azerbaycan'dan Batum, Kars, Ardahan, Sarıkamış, Trabzon ve Erzurum'daki Türklere ve Rus ordusuna esir düşen Osmanlı askerlerine yardım götüren heyette yer aldı.

Yazdığı marş 1993'te Milli Marş kabul edildi
Cevad'ın ilk şiir kitabı "Koşma" 1916'da Bakü'de basıldı. Ziya Gökalp, 1918'de Yeni Mecmua'da kitapla ilgili şunları yazmıştı:

"Ruslarla savaştığımız sırada Kafkasya'da intişar eden bir şiir mecmuası elimize geçti. Koşma isimli bu kitabın nazımı Ahmed Cevat isminde bir Türk'tür. Bu milliyetperver şairin bütün şiirleri, Osmanlı Türklerine, ana vatana, orduya ithaf edilmiştir."

Ahmed Cevat, "Koşma" kitabının bir nüshasını da 15 Eylül 1918'de Bakü'yü Ermeni ve Bolşevik çetelerden kurtaran Kafkas İslam Ordusu komutanı Nuri Paşa'ya hediye etti.

Azerbaycan'ın bağımsızlığı döneminde de hem şiirler yazan hem de öğretmen ve gazeteci olarak çalışan Cevad, hükümetin milli marş müsabakasına katıldı. Cevat'ın, ünlü besteci Üzeyir Hacıbeyli tarafından bestelenen marşı beğenilse de Bolşevik ordusunun Azerbaycan'ı işgal etmesiyle kabul edilemedi.

Cevad, iki yıllık bağımsızlığın ardından ülkede Sovyet yönetimi kurulunca baskı görmeye başladı ve defalarca tutuklandı. Bu dönemde de şiir yazmayı sürdüren ve tercümanlık yapan Ahmet Cevad, devrim karşıtlığı ve Türkçülükle suçlanarak idama mahkum edildi. Ahmet Cevad, 13 Ekim 1937'de kurşuna dizilerek şehit edildi.

Sovyetlerin dağılmasının ardından bağımsızlığını yeniden elde eden Azerbaycan'da parlamento, 1993'te Cevad'ın yazdığı ve Hacıbeyli'nin bestelediği marşı Azerbaycan Milli Marşı olarak kabul etti.

Son söz şiirin

Sözün başlangıcı bir hece

Çırpnırdı Karadeniz deyince

Dizildi şiirler tuğlar misali

Devlet bey Ahmet Cevad deyince…

6 Mayıs 2024