Dünyada Türk Gastronomisi adına güzel şeyler oluyor; yüzyılların mutfak mirası, yeni tekniklerle yeniden yorumlanıyor, Anadolu’nun kadim tatları sınırları aşarak uzak coğrafyalarda sofralara konuk oluyor. Bu alanda uzman akademisyenler yazdıkları eserlerle Türk mutfağını evrensel bir dil hâline getiriyor.
Gastronomi bir mutfağın zenginliğini anlatır elbet ancak aynı zamanda bir milletin kültürel hafızası, coğrafi çeşitliliği ve bilimsel üretkenliğinin de aynasıdır. Bugün bu aynaya bakarken Türkiye’nin adını, uluslararası sahnede bir kez daha gururla duyuracak bir gelişmeyi sizinle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum.
Bilimsel Çalışmadan Küresel Onura
Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mehmet Sarıoğlan ve yine aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Gastronomi ve Mutfak Sanatları öğrencisi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi mezunu Rana Şat, kaleme aldıkları iki ayrı eserle gastronomi dünyasının en prestijli ödüllerinden 31. Gourmand World Cookbook Awards’ta çifte başarı elde etti.
“Gastronomi Oscar’ı” veya “Gastronomi Nobel’i” olarak anılan bu ödüller, birer takdir belgesi tabi ki ama aynı zamanda bir ulusun mutfak kültürünün bilimsel yöntemlerle dünya vitrinine taşınmasının da nişanesidir diye düşünüyorum. Sizce de öyle değil mi?
İki Kitap, İki Kıta, Tek Gurur
Kazanan eserlerden ilki, “Menuization of the Local Dishes of Mediterranean, Eastern Anatolia, Aegean, Southeastern Anatolia, Central Anatolia, Black Sea and Marmara Geographical Regions, The Pearl of Turkish Cuisine, With the Deconstruction Method” başlığını taşıyor. Livredelyon Yayınevi’nden çıkan bu çalışma, Türk mutfağının yedi coğrafi bölgesine ait yerel yemeklerini “deconstruction” (yapıbozum) yöntemiyle ele alarak hem geleneği hem de modern gastronomi yöntemlerini uyum içinde buluşturuyor Kitap, A06 Special Awards kategorisinde dünya çapında ödüle layık görüldü.
İkinci eser ise, “The Effects of Food Consumption Habits of Generations X, Y and Z on Food Menus”. Özgür Press tarafından yayımlanan bu bilimsel kitap, kuşakların beslenme alışkanlıklarını inceleyerek, gastronominin bir mutfak olmasının ötesinde bir sosyoloji, psikoloji ve ekonomi meselesi olduğunu gözler önüne seriyor. Bu eser, B02 Best of the Best – Food Science kategorisinde “dünyanın en iyisi” ödülünü aldı.
Her iki kitap da gastronomi biliminin damak tadına hitap ettiği kadar düşünceye, araştırmaya ve kültürel mirasa hizmet ettiğini gösteriyor.
175 Ülkeden 930 Aday Arasında Bir Türk İmzası
Bu ödüllerin kıymetini anlatan en önemli nokta ise şudur: 175 ülkeden 930 adayın yarıştığı böylesi bir platformda Türk kitapları olarak dereceye girmek. Bu, akademik üretkenliğin uluslararası sahnede yankı bulmasının, bilimsel metodoloji ile kültürel zenginliğin buluşmasının en somut örneklerinden biri olsa gerek
Prof. Dr. Mehmet Sarıoğlan ve Rana Şat’ın ifadeleriyle, bu ödül sadece bireysel bir başarı değil; Türkiye adına dünyaya verilmiş güçlü bir mesajdır: “Bizim mutfağımız lezzetli sofralarla birlikte akademik kürsülerde, bilimsel kitaplarda ve dünya ödül platformlarında da yer almaya başlıyor.”
Bilimin Mutfağı ya da Mutfağın Bilimi
Bu gelişme bizlere şunu hatırlatıyor: Gastronomi artık aşçılık mesleğinin çok ötesinde gerçekten de çok kıymetli bir bilim dalıdır. Kimya ile biyolojiyi, tarih ile antropolojiyi, coğrafya ile kültürel hafızayı aynı sayfada buluşturur. Menü tasarımından tüketim alışkanlıklarına, geleneksel reçetelerden çağdaş uygulamalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Yani çok kapsamlıdır.
İşte bu nedenle, söz konusu ödül iki kitaba verilmiş olsa da yanında Türkiye’nin mutfak kültürünün akademik ciddiyetle ele alınmasına ve uluslararası bilimsel standartlara taşınmasına da verilmiştir.
X Y Z kitabında kuşakların beslenme alışkanlıklarına göre menü entegrasyonu yapılması, Dekontrüksiyon kitabında ise 7 coğrafi bölgenin 7 coğrafi işaretli yemeğinin moleküler ve füzyon teknikleriyle geleneği ve özgünlüğü korunarak yeniden menü reçetesi olarak denenmesi, hem sektöre hem de akademiye önemli katkılar sunuyor.
Özetle,
Bugün gururla söyleyebilirim ki; Türk mutfağı artık uluslararası restoranlar ve global sofralarda olduğu kadar Lizbon’da sahneye çıkan akademik kitaplarda da temsil ediliyor. Bu hem Balıkesir Üniversitesi’nin hem de ülkemizin gastronomi dünyasına armağan ettiği büyük bir başarıdır.
Türk mutfağı yüzyıllardır nice imparatorlukları doyurdu; şimdi ise bilimsel kalemlerle dünyayı besliyor. Ve biz biliyoruz ki; mürekkep dolu bu kalemler, kültür, emek ve bilimi de taşıyor.