Eserleri İngiliz Kraliçesi'nin sarayında yer alan Sakit Mammadov ile Türkiye Gazetesi yazarı Murat Öztekin, güzel bir röportaj gerçekleştirdi. Resimlerin sanatçılar için kız çocuğu gibi olduğunu belirten Mammadov " Nasıl kız çocuklarımızı başkalarına veriyor ve endişe duyuyorsak, eserleri de öyle düşünürüz" dedi.
Eserleri İngiliz Kraliçesi'nin sarayında yer alan Azerbaycanlı ressam Sakit Mammadov ile Türkiye Gazetesi yazarı Murat Öztekin, güzel bir röpotaj gerçekleştirdi. Rönesans ressamlarını akla getiren sanatçılardan olan Mammadov, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’ten Rusya Başkanı Putin’e kadar eserleri çok sayıda tanınmış ismin koleksiyonunda yer alıyor.
Mammadov, aynı zamanda pek çok mühim ismin de portre ressamı. Geçtiğimiz hafta Türk dünyasının ressamlarını buluşturan “Resmin Türkçesi” adlı sergi için İstanbul’a gelen Mammadov ile Türkiye Gazetesi yazarı Murat Öztekin röportaj gerçekleştirdi.
#haber#
Eserleriniz başta Kraliçe II. Elizabeth olmak üzere pek çok tanınmış ismin koleksiyonunda yer alıyor. Bütün bunlar size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
Resimler, ressamların kız çocukları gibidir. Nasıl kız çocuklarımızı başkalarına veriyor ve iyi bakacaklar mı diye endişe duyuyorsak, eserleri de öyle düşünürüz. Bu yüzden resimlerimin Kraliçe’nin Windsor Sarayı’nda sergilenmesi mutluluk verici. Bu sebeple Kraliçe ile 3 kere görüştüm.
Onunla aranızda ne gibi diyaloglar yaşandı?
Kraliçe herkesi genelde 3 dakika civarında kabul ediyor. Fakat benimle 30 dakikadan fazla görüştü. Başka zamanlarda da bir araya geldik. Kendisinin sanat bilgisi kuvvetli. Çocukken sanatla ilgilenmiş. Eserlerim çok hoşuna gitti.
Peki, sanatınızı bu kadar popüler kılan şey sizce nedir?
Ben hep Allah’ın beni niçin yarattığını düşünürüm... Öte yandan işinizi sevgiyle yapacaksınız. Sevgiyle doğan çocuklar daha güzel olur. Bir de her şeyi zamanında yapmanız gerekiyor.
Murat Öztekin - Sakit Mammadov
Siz resme zamanında başlayabildiniz mi peki?
Azerbaycan’da Hazar Denizi kıyısında hayata gözlerimi açtım. Ailemde hiç ressam olmadığı için kimse bu işlere değer vermiyordu. Buna rağmen altı yaşında sanata başladım. Bakü’ye ressamlık okuluna müracaat için giderken bile babamdan durumu sakladım. Sonra St. Petersburg’da resim akademisi okudum. Şimdi yaptığım çalışmaların çokluğuna bakanlar benim 150-200 yaşımda olduğumu düşünebilir. Niye? Çünkü ben her saniyeme kıymet verdim. Zaman çok önemli...
Sizce gerçek ressam nasıl olur?
İyi ressam, kimseyi düşünmeyip sadece tuvaline odaklanır. Sonra iyi bir ressam dertlerini, üzüntülerini resme yansıtmaz.
Dünyanın kötü hâlleri de var ama... Sanat bunları yansıtmaz mı?
Bence yansıtmamalı. İnsanlar siyah beyaz olsa da, ben renkli görüyorum. Ressamların bazı hâllerini ise beğenmiyorum. Mesela bazılarının içinde kötü bir enerji var, hırsını
tuvalin üzerine boşaltıyor. O resme bakan insanlar da, kötülükten etkileniyor.
Türk dünyasındaki resim sanatına baktığınızda ne görüyorsunuz?
Türk dünyasında çok usta ressamlar var; resim sanatı çok gelişti. Bizim bayraklarımızın üzerinde hilal sembolü var. İnanıyorum o hilâl çok büyüyüp, bedir hâlini alacak ve ışığı bütün dünyaya yansıyacak. Ben her yerde Türk’üm diyorum. Çünkü Türk demek, adalet ve mertlik demek. Türkler Orta Asya’dan İspanya’ya kadar topraklar fethettiler lakin adaletsizlik yapmadılar. İslam’ı taşıdılar ama kimsenin dinine ve lisanına dokunmadılar.
Türk dünyasının sanatında ne gibi ortak noktalar var?
Hepsinde semboller mevcut ve bunlar eski Türk sembolleri. Bir milletin kendi sembolleri varsa, o millet çok kadimdir. Bizim tarihimiz çok büyük.
Sakit Mammadov: "Uzaya iki defa giden bir Rus kozmonotla görüşmüştüm. Ona uzayda ne gördüğünü sordum; anlatamadı. Tamam, istihbari şeyler var ama bakmış, görememiş. Kendisine dönüp dedim ki: ‘Ben resim yaptığım zaman her gün Ay’da oluyorum.’ Güldü. Biz ressamlar, tuvale resmettiğimiz yerde yaşıyoruz. Ben de kendimi dünyadan soyutlayarak çalışırım. İstediğim zamanda, istediğim mekânda olabiliyorum. O kadar çok portre yaptım ki artık, bir insana bakınca iç dünyasını da anlayabiliyorum."