Turizm Stratejileri Derneği Başkanı Burçay Örün, sektörde yaşanan durgunluğu sadece ekonomik değil, yapısal bir sorun olarak değerlendirdi. Turizmin temel sorunlarından en başta geleninin nitelikli insan ve hizmet kalitesi eksikliği olduğunu söyledi. Kültürel ve ahlaki problemlere dikkat çekerek, "Turizmin bitmesine ramak kaldı" dedi
Türkiye’nin yaz turizminde bu yıl yaşadığı olağandışı durgunluk, yalnızca fiyat pahalılığıyla açıklanamayacak kadar derin bir sorun. Bodrum, Fethiye, Marmaris, Alanya gibi gözde destinasyonlarda düşük doluluk oranları dikkat çekerken, Turizm Stratejileri Derneği Başkanı Burçay Örün, yaşanan sorunun arkasında yıllardır biriken ve müdahale edilmeyen yapısal problemler olduğunu söyledi.
Türkiye'nin sadece 'deniz, güneş, kum' değil; kültür, gastronomi, doğa ve sağlık gibi farklı alanlarda da bir dünya markası olabileceğini belirten Örün, buna rağmen sektörün yıllardır babadan kalma yöntemlerle yönetildiğini vurguladı.
Türkiye'nin doğal ve kültürel zenginliğine dikkat çeken Örün, şunları söyledi:
"Hani derler ya: '7 dalda Oscar’a aday'; küresel dünya turizm ödüllerinin her birini her sene Türkiye’ye kazandıracak kadar sınırsız nitelikli kaynağa sahibiz. Ama bunları değerlendirmek yerine babadan kalma yöntemlerle 'turizmcilik' oynuyoruz. Sektörde sansür ile regülasyon arasındaki farkı önemsemeyecek kadar hoyrat bir ticaret anlayışı doludizgin gidiyor. Bir turizmcinin özgürlüğü, diğer turizmcinin özgürlüğünün başladığı yerde biter. Bunu bitirmeyi başaramazsak turizmi bitirmemize ramak kaldı."
Turizmde yaşanan sıkıntıların yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda insan kaynağı ve hizmet kalitesiyle ilgili ciddi bir çöküşü de beraberinde getirdiğini dile getiren Örün, şöyle konuştu:
"Sanki ülkemizin küresel cazibeye sahip bir turizm destinasyonu olmasını engellemek için çalışan, maaşlı bir gizli ordu var. Ormanlarımız yanıyor, plajda sigaralar içiliyor, makul fiyatlama ara ki bulasın. Taksi var mı? Yok mu? Aynı anda aynı şeyi alan iki kişinin biri başka bir ücret, diğeri başka bir ücret ödüyorsa bunu nasıl açıklayacağız?
Ülkede turizm yapanların çoğu gerçekten turizmin sağlıklı bir şekilde gelişimi için mi çalışıyor? Yoksa birileri bir şekilde köşeleri tutmuş ve gelip geçenden para alan 'Deli Dumrul' tarzı bir turizm anlayışını mı benimsiyor?"
Fiyat tutarsızlıkları ve düşük hizmet kalitesine değinen Örün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"El ele vermiş çılgınlar ordusu gibi hiç durmadan turizme zarar vermek için özel bir çaba içindeyiz sanki. Neden? Çünkü turizmde yaptırım gücü olan, geleceği öngörerek kurumsal bir turizm planlaması yapan ulusal ya da bölgesel bir anlayış neredeyse yok denecek kadar az.
Şimdi geldiğimiz nokta şu: Nitelikli eleman yok. Olanlar da o kadar az ki! Turizm işine girdiğine pişman veya şaşkın patron çok. İşletilemeyen işletmelere talip olan şuursuzlarla dolu bir ormandayız. Paramızın değeri yok ama neyi kaça satacağımızı hesaplayacak yetenek ve ahlak da yok."
Örün, Türkiye'nin yabancı turistin gözünde büründüğü imaja da değinerek şunları kaydetti:
"Turist gelmişse, ondan alacağını tahsile acele var. Ama bir daha gelsin, birini göndersin diye kalbi çarpan kimse yok. Yaptığı reklamın neye hizmet ettiğini bilen, anlayan yok. Tanıtım yapmayı bilen yok. Herkes kasap, pilot, polis olamaz ama herkes iletişimci.
Hele ki küresel rekabette, rakiplerimizin sahip olduğumuz değerlere saldırıp bizim turisti bizden çalmak ister gibi planları varken, neye hizmet ettiğimizi bilmediğimiz artık kesin. Haydutlar haydutluğunu yapmaya ilk başladığında, yılanın kafası küçükken buna engel olmayıp yılanın büyümesine göz yumanlar olarak biz neden şikayet ediyoruz?"
Son olarak turizmdeki mevcut durumun temelinde yatan kültürel sorunlara değinen Örün, sözlerini şöyle tamamladı:
"Komşusundan mesul olmayı bıraktığımız gün, turizmi kaybetmeye başlamıştık biz. Oysa turist benim değil, senin değil, rakibin değil. O turistle birlikte hepimiz memnun olmazsak bu işin sonu kötü. Biz, Turizm Stratejileri Derneği olarak, nabzı turizm için atan insanlardan oluşan bir planlama ajansı gibi çalışmaya özen gösteriyoruz.
Ya hep beraber ya da hiçbirimiz. Turizm, hiçbir profesyonelin keyfine bırakılamayacak kadar ciddi bir konu. Şimdi geldiğimiz noktaya gökten zembille inmediğimiz çok açık. Müdahale etmeye ve rehabilite etmeye acil ihtiyaç var."