Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de her gün irili ufaklı birçok deprem gerçekleşiyor. Ancak hayalet deprem sendromuna yakalanan kişiler, olmayan depremleri bile hissederek devamlı teyakkuz halinde yaşıyor. Destek alınmadığı takdirde ilerleyen bu sendrom kişinin günlük yaşamını yavaş yavaş bozmaya başlıyor. Uzm. Psk. Ayşe Burcu Durak Tgrthaber.com’a yaptığı açıklamada hayalet deprem sendromundan korunma yollarını bir bir anlattı. Uzman isim kendi bu sendromun kendine geçmesini beklemenin kişiyi kırık ayağının üzerinde yürütmeye benzediğini ifade etti.
İşte hayalet deprem sendromu röportajının detayları…

Hayalet deprem algısı kişinin fiziksel olarak bir deprem yaşamamasına rağmen vücudunda ya da çevresinde deprem oluyormuş gibi bir sarsıntı hissi yaşamasıdır. Bu durumu özellikle büyük bir depremin deneyimlemiş kişilerde yaygın olarak görülür. Diğer bir seçenekte de büyük depremlere tanıklık eden ikinci derecede bu travmayı yaşayan, izleyen, gören ve sürekli deprem gündemi içerisinde olan kişilerde ve özellikle de kaygı bozukluğuyla ilgili yoğun kaygıyla ilgili sorun yaşayan kişilerde de bunu biz daha çok görüyoruz. Yani aslında bilimsel literatürde bu psödoseismik algı veya sismik sonrası algı bozukluğu olarak tanımlanır. Hani deprem olmadı ama ben hissettim diyoruz mesela. Yani son yaşanan depremlerde özellikle birçok kişi fiziksel olarak bunu söylüyor, yine deprem oldu düşüncesiyle paniğe kapılıyor.
Ve böyle halk arasında artık biz bunu hayalet deprem demeye başlıyoruz. Bunu böyle bir vesvese olarak göremeyiz. Bu psikolojik bir rahatsızlık mı kısmında da soru işareti var. Peki neden böyle hissediyoruz? Beyinde bir sinyal hatası oluyor. Yani beyin yoğun stresi gelecekteki tehlikeleri erken fark edebilmek için tetikte olma moduna sokuyor aslında.
Yani en ufak bir titreşim. Örneğin bulunduğunuz binanın önünden bir kamyonun geçmesi. Yolda köprünün sallanması gibi bunlar direkt deprem gibi bir algı yaratıyor. Bedende vücutta denge bozukluğuna yol açıyor, yorgunluk ya da vertigo gibi şeyler oluyor ya da kaygı sonucu çarpıntı, nefes darlığı gibi bedensel duyumlar. Beyin tarafından deprem gibi yorumlanabiliyor bu arada.

Ani bir baş dönmesi, dengesizlik hissi, zemin kayıyormuş gibi bir algı, vücudun veya bacakların titremesi başkaları hissedemediği hâlde deprem oluyor hissiyle panik yaşamak, sosyal medya ve deprem uygulamalarına takıntılı bir şekilde bakmak biliyorsunuz sürekli sistemden uyarı geliyor.
Ve böylece tabii ki de ne oluyor? Sürekli sallanıyor gibi hissetme, uyku bozuklukları, deprem çantasıyla uyuma evi terk edememe, yalnız kalamama, asansör ya da yüksek yerlerde panik halleri bununla birlikte ortaya çıkıyor. Bu özellikle çocuklar, yaşlılar ve daha önce bir travma yaşamış bireylerde daha şiddetli olabiliyor bu arada.
Deprem olduğunu sanmakta. Hani neler var? Burada bir psikolojik ve nörolojik nedenler var işte travma, sonra stres bozukluğu genellikle bu olayı yaşamış olmak ve flash bellek yapması. Bir deprem anının vestibüler, sistem hassasiyeti yani denge iç kulaktaki yapılarda aşırı duyarlılık olan kişiler bunu böyle hissedebiliyor. Deprem hipervisi yani beyin olası bir depremi sürekli bekler pozisyona geçtiği için bütün küçük titreşimleri rüzgârı bile bir deprem olarak algılamaya başlıyor ve tabii ki kaygı bozuklukları özellikle yaygın anksiyete bozukluğu yaşayan bireyler, bedensel duyumların yanlış yorumlanmasını zaten çok sıklıkla yaşadıkları için bu hayalet deprem sendromunu daha çok yaşıyorlar.

Hayalet deprem algısı olarak da bilinen bu durum her zaman bir hastalık belirtisi değildir ama bu sıklaşıyorsa ve kişinin yaşam kalitesini bozuyorsa psikolojik destek alması, psikiyatrik destekle kalmasını biz öneriyoruz.

Elbette var. Yani birçok terapi tekniği var. Bilişsel davranış terapiler özellikle travma odaklı terapiler IMDR dediğimiz yani göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme dediğimiz travma terapi, teknik ve tabii ki birtakım psikiyatrik ilaçlar. Hayalet deprem algısını yoğun yaşayan kişilerin günlük hayatında rahat devam edebilmesi için önerdiğimiz tedavi şekilleri.
Burada biraz daha kaygıyı azaltmak için özellikle nefes egzersizleri, farkındalık çalışmaları. Sürekli depremle ilgili kaynakların takip edilmemesi bu anlamda aşırı deprem haberlerine, maruziyetten kişinin bir dönem kaçınması, uyku düzenini koruması, sosyal destek, çevre desteği içerisinde olması, duygularını paylaşabilmesi bunlarda baş edebilmesi açısından önemli.

Hayalet deprem sendromunu iyileştirme yoluna gidilmezse felaket senaryosuyla karşılaşabilir miyim dersek: Eğer ki zaten yaygın anksiyete bozukluğu ya da daha önceden deprem travması yaşayan biriyseniz bu sizin günlük hayatınızın akışını yani işlevselliklerinizi bozacaktır, işlevsellik dediğimiz şey ne? Temel düzeyde hayatımıza idare etmemizi sağlayan günlük hayatta yaptığımız her şey aslında.
Yani bu anlamda bunun içerisinde kendimizi bu korkuyla bırakırsak bir süre sonra evden çıkamayacak hâle kendi güvendiğimiz ortamların dışında herhangi bir ortama giremeyecek hale gelebiliriz.
Sosyalleşmemiz gerekir. Mesela işte dışarıya çıkmakta tedirginlik yaşarız. Ailemizden uzak kalmak istemeyiz gibi. Bu bir süre sonra anksiyeteyi arttırır. Beraberinde içe çekilme izolasyon, depresif belirtilerinin ortaya çıkması…
Daha kontrollü davranışlar içine gireriz. Kısacası aslında günlük hayatımızın akışı yavaş yavaş bozulmaya başlar ve bu anlamda da aslında bizim önerimiz mutlaka bu kişilerin destek almasını yönünde. Çünkü bir durumu bırakırsak eğer desteksiz özellikle psikolojik kısımda bu artarak devam edebilir. Yani kendi kendine geçmesini beklemek kişiyi kırık ayağının üzerinde yürütmeye benzer bir şey yaratır.