Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Son aylarda “İnsanlar ChatGPT gibi konuşuyor” diyenlere denk geldiyseniz, bu iddia artık yalnızca bir hissiyattan ibaret değil. Araştırmalar ve internet topluluklarından gelen gözlemler, büyük dil modellerinin ürettiği üslubun insanların yazılarına, konuşmalarına ve hatta düşünme biçimlerine bile nüfuz etmeye başladığını gösteriyor. Bu değişim öyle bir noktaya geldi ki, günlük hayatta bile bu yapay ton giderek daha belirgin hissediliyor. Kimi zaman bir sosyal medya gönderisinde, kimi zaman da sıradan bir sohbetin içinde.

Max Planck İnsan Gelişimi Enstitüsü’ne bağlı Uyarlanabilir Akıl Yürütme Merkezi’nin yayımladığı çalışma, bu dönüşümü somut biçimde ortaya koyuyor. Araştırmaya göre ChatGPT’nin hayatımıza girmesinden sonraki 18 ay içinde YouTube kullanıcılarının konuşmalarında “bolster”, “comprehend”, “meticulous”, “swift” gibi kelimelerin kullanımında dikkate değer bir artış var. Yani insanlar, büyük dil modelleriyle daha çok temas ettikçe kelime tercihleri de onlara benziyor. “ChatGPT'lileşme” tam olarak böyle bir şey işte.

Bu yapay üslup yalnızca veri analizlerinde görünmüyor; internet topluluklarında da açıkça hissediliyor. Reddit moderatörleri, gönderilerin giderek “AI tonu” taşıdığını söylüyor. Üstelik tamamen insanların yazdığı içeriklerde bile bu tona rastlanabiliyor. Belki de en çarpıcı örnek yaz aylarında Birleşik Krallık Parlamentosu’nda yaşandı. Milletvekillerinin konuşmalarında Amerikan siyasetine özgü “I rise to speak” ifadesi aynı gün içinde tam 26 kez tekrarlandı. Bazı vekiller, metinlerini ChatGPT’ye yazdırmakla suçlandı. Benzer iddialar ticarette de ortaya çıktı. Eylül ayında kapanan bazı Starbucks mağazalarının kapısına asılan duyurulardaki aşırı duygusal ifadelerin AI ürünü olduğu konuşuldu. Kanıtlaması zor elbette ama yapay zekâların abartılı, biraz da fazla cilalı bir dil üretmesi çok yaygın.

Yapay zekâyla sohbet etmek sanıldığı kadar tek yönlü bir süreç değil. İnsanlar modellerden etkilendiği kadar, kullandıkları kelimeler ve üslupla modelleri de etkiliyor. Büyük dil modelleri devasa veri yığınları üzerinde eğitiliyor. Bu veri kümelerinde bazı kelimeler ya da kalıplar çok sık geçiyorsa, modeller de onları daha sık kullanmaya başlıyor. İnsanlar da bu modeli taklit edince dil, yavaş ama sürekli bir dönüşüme uğruyor.
