Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, çarşamba gününü düşüşle kapattı. Günlük kayıp yüzde 1’in üzerine çıktı ve endeks 10.824 puan seviyesinden kapanış yaptı.
Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 125,39 puan gerileyerek günü yüzde 1,15 düşüşle tamamladı. Toplam işlem hacmi 108,2 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. Bankacılık endeksi yüzde 1,85, holding endeksi ise yüzde 0,37 değer kaybı yaşadı. Günün en fazla kazandıran sektörü yüzde 2,51 ile turizm olurken, en çok kaybettiren sektör yüzde 8,04 düşüşle finansal kiralama faktoring olarak kaydedildi.
Küresel piyasalarda ise ABD’den gelen ÜFE verilerinin beklentilerin üzerinde açıklanması, enflasyonist baskıları artırarak yatırımcıların risk iştahını sınırladı. Bu veri sonrası dünya borsalarında karışık bir seyir izlendi. Türkiye piyasaları da küresel gelişmelerin etkisi altında kaldı ve endekste satış baskısı gün boyunca etkisini gösterdi.
Gün içi fiyatlamalarda özellikle bankacılık hisselerindeki değer kaybı dikkat çekti. Bankacılık endeksindeki yüzde 1,85’lik düşüş, endeksin genelinde satış baskısını artırdı. Holding hisseleri de yüzde 0,37 oranında geriledi. Buna karşın turizm sektörü pozitif ayrışarak günü yüzde 2,51 değer artışı ile tamamladı.
Finansal kiralama faktoring sektörü ise yüzde 8,04’lük sert düşüşle günün en çok değer kaybeden sektörü oldu. Bu sektör hisselerindeki gerileme, endeksteki düşüşün derinleşmesine neden oldu. Küresel veriler ve yurt içi beklentiler, 14 Ağustos’ta endeksin negatif kapanış yapmasında etkili oldu.
Analistlere göre yarın yurt içinde özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu verisi ile TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi açıklanacak. Yurt dışında ise Japonya’da büyüme, ABD’de perakende satışlar ve sanayi üretimi başta olmak üzere yoğun bir veri gündemi takip edilecek. Bu gelişmelerin endeksin yönü üzerinde belirleyici olabileceği ifade ediliyor.
Teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.800 ve 10.700 seviyeleri destek, 10.900 ve 11.000 puan ise direnç konumunda bulunuyor. Piyasada, açıklanacak verilerin yön belirleyici olacağı ve destek-direnç seviyelerinin kısa vadede önemini koruyacağı öngörülüyor.