Türkiye’nin, yıllar süren müzakerelerin ardından Almanya ve İngiltere ile Eurofighter Typhoon savaş uçakları için yaptığı anlaşma, Arap medyasının da gündeminde. Katar merkezli El Cezire, kapsamlı analizinde bu adımı, yalnızca bir askeri satın alma olarak değil; Avrupa’nın güvenlik haritasında Türkiye’nin yeniden merkez sahneye çıkışının güçlü bir işareti olarak yorumladı. İşte o haberden öne çıkan satır başları:
"1952’de NATO’ya katılarak Avrupa güvenliğinde vazgeçilmez bir müttefik haline gelen Türkiye, geçen on yıllarda Batı ile çeşitli gerilimler yaşadı. Özellikle 2019’da Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemleri sonrası F-35 programından çıkarılması, Türkiye’nin hava gücünde yeni bir yönelimi zorunlu kıldı.
Eurofighter hamlesi, tam da bu boşluğu doldurmak üzere atılmış stratejik bir adım olarak öne çıkıyor. Uçağın NATO standartlarına tam uyumu, gelişmiş radar ve elektronik harp sistemleri, uzun menzilli angajman kabiliyeti gibi özellikleri sayesinde, Türkiye'nin F-16 filosunu geçici ama güçlü bir şekilde takviye etmesi bekleniyor.
Yıllardır Ankara’ya Typhoon satışına direnen Almanya, özellikle insan hakları ve Yunanistan ile yaşanan gerilimleri gerekçe göstermişti. Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, ABD'nin Avrupa güvenliğinden çekilme olasılığı ve Türkiye-Yunanistan arasında son yıllarda yaşanan yumuşama, Berlin'in pozisyonunu değiştirdi. Türkiye'de 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük deprem felaketinin ardından Yunanistan’ın Türkiye’ye yaptığı yardımlar ve ardından gerçekleşen Erdoğan-Miçotakis zirvesi, Almanya’nın kaygılarını büyük ölçüde giderdi. Bu iklimde gerçekleşen anlaşma, sadece silah alımı değil; Ankara’nın Avrupa güvenliğinde yeniden kilit oyuncu haline gelmesinin bir sonucu olarak yorumlandı."
Diğer yandan El Cezire’nin dikkat çektiği en önemli unsur ise Eurofighter Typhoon’ların Türkiye için “nihai çözüm” değil, yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN’a geçişte bir “köprü platform” olması. Uçakların sadece hava kuvvetlerinde güç açığını kapatmakla kalmayacağı, aynı zamanda Türk pilot ve teknisyenlerine gelişmiş batı teknolojilerine dair önemli birikimler kazandıracağı belirtilirken bu bilgi transferinin, KAAN'ın operasyonel hale gelmesine giden süreçte ciddi bir katkı sağlayacağı da vurugulandı.
El Cezire, Türkiye'nin bu hamlesini mümkün kılan üç küresel dönüşüme dikkat çekti:
Habere göre Türkiye, sahip olduğu 425 bin aktif askerle NATO’nun ABD'den sonraki en büyük gücüne sahip. Aynı zamanda İzmir’deki Kara Kuvvetleri Komutanlığı (LANDCOM) ve İncirlik-Konya gibi kilit üslerle, Avrupa savunma altyapısının ayrılmaz bir parçası.
Jeopolitik açıdan ise Türkiye, Karadeniz’in geçiş kapısı olarak Rusya ile Avrupa arasında bir denge unsuru görevini üstleniyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni aktif biçimde kullanarak Rus donanmasının hareket alanını sınırlayan Ankara, enerji ve deniz güvenliği açısından da kritik bir oyuncu konumunda.
Haberde son olarak Türkiye’nin son yıllarda attığı savunma sanayii adımlarına da değinildi. Bayraktar TB2 başta olmak üzere birçok platformun sahada kanıtladığı başarısının, Avrupa’nın da dikkatini çektiği belirtilen haberde Polonya, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerin Türkiye'den ya doğrudan alım yaptığı ya da teknoloji iş birliklerine yöneldiği belitildi.
Habere göre en dikkat çeken gelişme ise 2025’te Baykar ile İtalyan Leonardo firması arasında kurulan ortak insansız hava aracı üretim şirketi oldu. "Bu adım, Türk savunma sanayiinin Avrupa sistemlerine entegre edilebilirliğini somut biçimde ortaya koydu" ifadelerine yer verildi.b