Haziran ayında OPEC ülkelerinin günlük petrol üretimi 220 bin varil artarak 27 milyon 23 bin varile ulaştı. OPEC dışı bazı üretici ülkelerin dahil olduğu OPEC+ grubunun üretimi ise 349 bin varil artışla 41 milyon 560 bin varile çıktı. Ancak bu artışa rağmen küresel petrol talebine dair beklentiler sabit kaldı. 2025 için talebin günlük 105 milyon 130 bin varile ulaşması öngörülüyor. Bu durum, piyasada arz fazlası algısını güçlendirdi ve fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturdu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa Birliği’ne yönelik yeni gümrük tarifesi planı da fiyatları etkiledi. Trump, 12 Temmuz’da gönderdiği mektupta, 1 Ağustos’tan itibaren AB’den ithal edilen tüm ürünlere sektörel tarifeler dışında ek yüzde 30 vergi uygulanacağını duyurdu. Daha önce çelik ve alüminyuma yüzde 50, otomotive yüzde 25 ve diğer kalemlere yüzde 10 vergi getirilmişti.
Brent petrol, bu gelişmelerin ardından 18 Temmuz haftasını yüzde 2 düşüşle 68,60 dolarda kapattı. ABD tipi WTI ham petrol ise aynı hafta yüzde 2,3 düşerek 66 dolara geriledi.
İsviçre merkezli Sparta’nın kıdemli petrol analisti Neil Crosby’ye göre, fiyatlardaki düşüş sadece arz-talep dengesinden kaynaklanmıyor. ABD’deki yüksek enflasyon, Trump’ın ticaret hamleleri ve Fed ile yaşanan gerilim de fiyatlara etki ediyor. Crosby, petrol fiyatlarının 70 dolar bandında kalabileceğini ancak keskin bir hareket için yeni gelişmelere ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Primary Vision Network Enerji ve Ekonomi Analisti Osama Rizvi ise OPEC+ üretiminin belirlenen kotanın oldukça üzerine çıktığını vurguluyor. Rizvi, ABD’nin kaya petrolü üretiminde maliyet avantajına dikkat çekerek, fiyatların 66-68 dolar bandında seyredeceğini tahmin ediyor.
Londra merkezli enerji danışmanı Palash Jain’e göre ise piyasada iki zıt güç etkili: Trump’ın tarife tehditleri ekonomik tedirginliği artırırken, kısa vadeli arz kesintileri ve talep sinyalleri fiyatları destekliyor. Irak Kürt Bölgesi’ndeki petrol sahalarına yönelik saldırılar da arz kaynaklı bir risk unsuru olarak öne çıkıyor.