Brent tipi ham petrolün varil fiyatı sabah saatlerinde 11 sentlik düşüşle 68.65 dolara gerilerken, ABD menşeli WTI petrolü de 12 sent düşerek 66.17 dolardan işlem gördü. Bu, her iki kontrat için de üst üste dördüncü günlük kayıp anlamına geliyor. Pazartesi günü her iki göstergede de yüzde 1’i aşan düşüşler yaşanmıştı.
Piyasalardaki düşüşün arkasında, OPEC ve müttefiklerinin (OPEC+) eylül ayı için günlük 547 bin varil üretim artışı kararı alması var. Bu, grubun daha önce yaptığı yaklaşık 2.5 milyon varillik üretim kesintisinin neredeyse tamamen geri alınması anlamına geliyor. Ancak uzmanlar, sahaya dönecek gerçek miktarın açıklanandan düşük olabileceği uyarısında bulunuyor.
Phillip Nova analisti Priyanka Sachdeva’ya göre, piyasaya eklenen bu yeni kapasite, Rusya’dan gelebilecek arz eksikliklerine karşı bir tampon görevi görüyor. Bu da fiyatların yükselmesini engelliyor.
Öte yandan, arzın yükselmesiyle birlikte talepten gelen sinyaller de pek parlak değil. JPMorgan, ABD’de işgücü talebinin duraksadığına dikkat çekerek resesyon riskinin yüksek olduğunu belirtti. Çin’de ise Temmuz ayındaki Politbüro toplantısından yeni bir teşvik kararı çıkmadı. Bunun yerine Pekin yönetimi, yapısal dönüşümlere odaklanmayı tercih etti. Tüm bu gelişmeler, ekonomide yavaşlamaya yönelik beklentileri artırarak petrol talebine dair endişeleri büyüttü.
Fiyatları yukarı taşıyabilecek en önemli başlıklardan biri ise jeopolitik risklerdi. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın Rus petrolü alan ülkelere ek yaptırımlar getirme tehdidi, piyasalar üzerinde beklenen etkiyi yaratmadı. Temmuz ayında Hindistan mallarına yüzde 25 gümrük vergisi getiren Trump, bu kez de Rus petrolü satın aldığı gerekçesiyle Hindistan’ı yüzde 100 ek vergiyle tehdit etti. Hindistan ise bu açıklamaları “haksız” bulduğunu belirterek ekonomik çıkarlarını savunacağını açıkladı.