Son dönemde İngiltere’den bazı kadınların boy kısaltma amacıyla Türkiye’ye gelmesi tartışma yarattı. Kimi partneriyle arasındaki boy farkını kapatmak, kimi ise bacak uzunluğu dengesizliğini gidermek için bıçak altına yatıyor. Ancak uzmanlara göre bu operasyonların yalnızca kozmetik kaygılarla tercih edilmesi büyük risk taşıyor.
Habertürk'e konuşan Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Yazar, “Boy uzatma ameliyatı yıllardır yapılan bir operasyon; ancak boy kısaltma hem dünyada hem de ülkemizde çok yaygın değil. Boy kısaltma ameliyatlarını, uzun boylu insanların çevresel baskılar nedeniyle ve kadınların erkek partnerlerine göre daha kısa görünmek taleplerinden dolayı yaptırdıklarını biliyoruz” dedi.
“Ameliyatın fayda-zarar kısmı hastalar tarafından çok iyi değerlendirilmelidir. Hekimler de hasta seçiminde dikkatli olmalı” sözleriyle uyarıda bulundu.
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Barış Görgün, operasyonun tekniğini şöyle anlattı: “Kişinin bacaklarındaki kemiklerden belli bir miktar kısaltma yapılarak toplam boy azaltılır. Uyluk kemiklerinden yaklaşık 4 cm, kaval kemiklerinden ise 3 cm civarında olmak üzere toplamda 6 ila 8 cm’lik bir kısaltma mümkündür. Kesilen kemikler daha sonra plak veya çivi denilen yöntemlerle sabitlenir.”
Başta tıbbi nedenlerle geliştirilen boy kısaltma işlemlerinin zamanla estetik amaçla tercih edildiğini belirten Doç. Dr. Görgün, “Çok nadir durumlarda özellikle kadın hastalarda psikolojik ve sosyal gerekçelerle de boy kısaltma işlemleri yapılabiliyor. Ancak burada fayda ve zarar ilişkisini iyi tahlil etmek gerekiyor” dedi.
Operasyonun ardından hastaları zorlu bir iyileşme süreci bekliyor. Doç. Dr. Görgün, “Ameliyat sonrasında hastaları bekleyen 2-3 aylık bir iyileşme dönemi var. İlk günden yürütmeye başlıyoruz ama sonrasında fizik tedavi gerekiyor. Yaklaşık üç ayda süreç tamamlanıyor” diye konuştu.
Doç. Dr. Görgün, anesteziden başlayarak kemiğe yapılan işlemler sonrası enfeksiyon, kaynamama ya da emboli gibi hayati riskler olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Yazar ise, “Bunlar çok büyük ameliyatlardır. ‘Boyum kısalacak’ diye bu riskleri almak ne kadar doğru tartışılır” sözleriyle dikkat çekti.
Türkiye’nin her yıl 1,5–2 milyon yabancı hastayı ağırladığını hatırlatan Prof. Dr. Yazar, “Boy kısaltma ameliyatının sağlık turizmine katkısını zaman gösterecek. Ancak komplikasyon oranı yüksek olursa Türkiye’nin imajı olumsuz etkilenebilir” dedi.