Sınırların Ötesinde Bir Dünya
Eskiden gökyüzüne bakınca yıldız görürdük. Şimdi baktığımızda Elon Musk’ın internet kablosuz prizlerini görüyoruz. Starlink uyduları, gökyüzünde sessiz sessiz dolaşırken, aslında bize bambaşka bir geleceğin fragmanını izletiyor: Sınırların, vizelerin, fiber optik kabloların bile anlamını yitirdiği bir dünyadan bahsediyorum. Bu arada sadece starlink yok tabi, farklı üpper züpper zenginler ne hikmetse uzay temelli işlere girişiyorlar.
Gelelim uydu internetli bir dünya hayal etmeye...
Dünyanın herhangi bir noktasında, bir çadırın içinde, dağın başında ya da okyanusun ortasında oturuyorsun. Çekim gücü yok, baz istasyonu yok, bürokrasi yok. Ama kafanı kaldırıyorsun, gökyüzünden gelen sinyal cebindeki cihazı dünyanın en kalabalık şehirlerinden daha hızlı internete bağlıyor. Bu aslında yeni bir çağın başlangıcı. Zaten internet var nasıl bir çağ daha başlayabilir diye sorguladığınızı duyar gibiyim. Ancak 5G temelli değişimleri ne derece heyecanla beklediğimizden bir nebze anlamanız mümkün olabilir.
Devletlerin kablosu kopuyor dersek yalan olmaz sanırım. Bugüne kadar internet dediğimiz şey aslında bir devlet işi gibiydi. Alt yapılar döşendi, kablolar çekildi, lisanslar satıldı. Yani internetin kapısı devletlerin elindeydi. Ama Starlink ve benzeri sistemlerle, kapı gökyüzüne taşınıyor. Devletler "burası bizim sınırımız" diyemeyecek çünkü sinyalin sınırı yok. Tabi zaman zaman çek uydularını gözümün önünden tarzı serzenişlerde bulunan ülkeler de görmedik değil.
Düşünsene, bir ülkede hükümet interneti kesiyor. Normalde halk sessiz kalır ya da vpn arar. Ama yarın öbür gün herkesin çatısında küçük bir uydu anteni olacak. Yani kapat desen de kapanmayacak. Bu, politik kültürü kökten değiştirir. İletişim, bilgi, haber artık devletin iznine bağlı olmayacak. Bir anlamda uydu internet, insanlığın yeni ifade özgürlüğü aracı olabilir.
Ya kültürlere ne olacak? Bugün kültür dediğimiz şey coğrafyayla çok bağlı. Dil, müzik, yemek, alışkanlıklar… hep yaşadığımız yere göre şekilleniyor. Ama uydular herkese aynı anda aynı bağlantıyı açtığında, coğrafi ayrımlar silinecek.
Mesela Afrika’daki bir genç, aynı anda Kore’deki bir gencin izlediği diziye yorum yapacak. Kültür artık ülke bazlı değil, ağ bazlı olacak. Yani ben Karadenizliyim demek yerine, ben şu platformunun kabilesindenim demek daha anlamlı olacak.
Yeni kültürel kimlikler, gökyüzünden gelen internetin etrafında kurulacak. Bunu küçümsemeyin, facebook köyümüzü değiştirdi, tiktok kuşağımızı değiştirdi; bir de global, sınırsız uydu interneti hayal edin. Bu, bambaşka bir evrim.
Bir başka devrim alanının ekonomi olması kaçınılmaz. Bugün hala internetin olmadığı ya da çok yavaş olduğu bölgeler yüzünden milyonlarca insan küresel ekonomiye katılamıyor. Ama uydu internetle, dünyanın en ücra köşesindeki bir genç bile freelance iş yapabilir hale gelmiş olacak. Şimdilerde de var evet fakat bu güruhun genişliğini kapsayıcılığını lütfen tekrar düşünün.
Amazon’daki bir yazılımcı Brezilya’nın köyünden çalışıyor. Bir grafik tasarımcı Sahra Çölü’nün kenarındaki çadırından dünya şirketlerine iş yetiştiriyor. Köyden çıkamayan çocuk tabiri tarihe karışacak çünkü köyden çıkmadan dünya ile çalışmak mümkün olacak. Ki nispeten şu anda bile eskiye nazaran fazlaca bu durumu görmek mümkün. Bu aynı zamanda yeni bir ekonomik rekabet yaratacak. Çünkü düşük maliyetli bölgelerden küresel iş gücü daha kolay sisteme girecek.
Bugün Harvard ya da MIT’den ders almak için uçman, başvurman, tonla para ödemen lazım. Ama uydu internet, bu bariyerleri kaldırıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde çocuklar, dünyanın en iyi üniversitelerinden canlı derslere bağlanabilecek.
Şimdi hayal edin: Bir köy okulunda sıradan bir çocuk, aynı anda Harvard’da yapılan yapay zeka dersine bağlanıyor. Bu sadece bireyin değil, toplumların kaderini değiştirir. Eğitim, ayrıcalık olmaktan çıkıp, erişilebilir bir hak haline gelir.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere...
Tabii işin bir de karanlık tarafı var. Sınırların, yasaların, regülasyonların çözülmesi aynı zamanda suçlular için de büyük bir özgürlük anlamına gelir. Kaçakçılık, yasa dışı pazarlar, sahte haberler gökyüzünden sınırsızca yayılabilir. Dark web denen kavram, bir anda sky webe dönüşebilir.
Bir ülke bu yasaktır dediğinde, vatandaşı sadece gökyüzüne bakıp bağlanacak. Bu, büyük bir kültürel çatışma demek. Yani uydu internet, sadece özgürlük değil, aynı zamanda düzenin çöküşünü de beraberinde getirebilir.
Ama daha önemlisi; gökyüzünden gelen internet, insanlığa yeni bir kimlik verecek. Ulus, devlet kimliklerinden daha büyük, daha kapsayıcı bir kimlik! Dünya vatandaşı olmak teriminde looooading.
Gelecekte parola sormayacak olan tek kapı gökyüzü olabilir. Yani belki de özgürlüğün en saf hali, gökyüzüne serilen kabloların arasında gizli.
Gökyüzüne gece bakıp ayrı, gündüz bakıp ayrı girdiğimiz romantik hallerimize ne olacak peki. Mehtabın anlamını belki de şeklini dahi değiştirebilir mi?
Bu arada unutmadan, tüm dünya ülkelerinde insanların cebini, cüzdanını, kasasını zorlayan faturalar üretici o şirketlere ne olacak. Anladınız siz onu :)