Startup dünyası sanki sürekli başarı hikayeleriyle dolu gibi değil mi? Herkes unicorn, herkes exit yaptı, herkes yatırım aldı... Ama ya gerçekler? Asıl hikaye, o Instagram gönderilerinin filtrelerinin arkasında: batmış girişimler, kapatılmış şirketler, yok olmuş hayaller. Ve işte bugün o tarafı konuşuyoruz.
Gururla!
İlk girişimin iflas etti mi? Harika.
Web siteni 2 kişi mi ziyaret etti, biri annen biri sen? Harika.
Ürünü çıkardın ama kullanıcılar "Ben bunu neden kullanayım ki?" mi dedi? Mükemmel. Çünkü tüm bunlar, gerçekten girişimci olduğunun işaretleri.
Başarısızlık, girişimcilik dünyasında neredeyse bir kabul törenidir.
Adeta startup üniversitesinin mezuniyet belgesi gibidir. Yalnız tek fark, töreni yok. Pasta yok. Genelde yanında bolca borç, biraz utanç ve bolca gece uykusuzluğu ile gelir.
Harika bir fikir buldun ama kimse almak istemedi. Ah be, klasik. Bu, tahmin etmeye çalışıp yanıldığın bir kehanet başarısızlığıdır. Çok değerli bir deneyim: "kimin için yapıyorum ben bu ürünü?" sorusunu artık asla atlamazsın.
Yola çıktığın kişi bir anda "ben aslında organik zeytinyağı üretmek istiyorum" dedi ve şirketi bıraktı. Ortak uyumsuzluğu, startupların sessiz katilidir. Bu tecrübe seni gelecekte insan okuma uzmanı yapar.
Sen ürünü 2020'de çıkardın ama ihtiyaç 2023te patladı. Veya tam pandemide açık ofis planlama uygulaması mı yaptın? Kader cilvesi… Ama zamanlamayı okumayı öğrenmek, girişimciliğin Jedi yeteneğidir.
Çok iyi niyet, az finans. Startupların yüzde 70’i bu şekilde sessizce göçüp gidiyor. Bu da finansal disiplini ve nakit akışını öğrenmenin sert ama etkili yoludur.
Peki Neden Başarısız Olmak Bu Kadar Değerli?
Başarısızlık, sana şunu öğretir: hiçbir şey öğrenmeden başarılı olabilirsin ama hiçbir şey öğrenmeden başarısız olamazsın.
Başarısızlık seni terbiye eder. Sana sabrı, esnekliği, ısrarı öğretir. Sana pivot yapmayı öğretir. Hayal kurarken ayaklarının yere basması gerektiğini hatırlatır. Seni insaflı bir lider, empati sahibi bir kurucu yapar.
Ve en önemlisi; seni egodan kurtarır. Başarısız olmuş bir girişimcinin egosu, sobaya düşmüş plastik gibi şekil alır. Artık daha yumuşaktır. Daha insandır.
Silikon Vadisi'nin neden "Fail Fast, Learn Faster" mottosunu benimsediğini hiç düşündün mü? Çünkü hızla başarısız olursan, bir sonraki fikrinde daha hazırlıklı olursun. Batma ihtimalin azalır. Çünkü batmayı zaten tecrübe etmişsindir.
Başarısız olmamış bir girişimciye yatırımcılar genelde temkinli yaklaşır. Çünkü o batış tecrübesi, yatırımcının risk analizi algoritmasında bonus puan gibidir. Hoş bu bizim ülkemizde daha çok ye kürküm ye modeli olarak geleneksel kültür mirası olarak genlerimize işlemiş durumda.
Gelelim kültürel tarafa. Türkiye’de başarısızlık, çoğu zaman utanç vesilesi. "Bak yine olmadı işin" diye fısıldayan akrabalar, "git devlet memuru ol" diyen baba figürü, LinkedIn'de bir anda silinen şirket profilleri...
Artık bunu değiştirmeliyiz, değiştirmelisiniz. Girişim batırmak, denemek demektir. Risk almak, konfor alanından çıkmak demektir. Bu cesaretin kendisi başlı başına övgüye değer.
Ne öğrendin? Neyi yanlış yaptın? Bunları paylaş. Belki birinin hayatını kurtarırsın.
LinkedIn'den silme, güncelle; şirketimi kapattım, ama öğrendiklerimle devam ediyorum demek cesurca ve ilham verici.
Mezuniyet gibi düşün; girişim batırmak, bir okuldan mezun olmak gibi. Diploman görünmüyor belki ama beyninde, ruhunda ve kalbinde asılı duruyor.
Yeni başlayanlara anlat; mentorluk yap. Çünkü sen artık tozu yutmuş birisin. Gerçekleri bilenlerden.
Girişimcilik bir delilik hali. Ama girişimdelik, yani defalarca düşüp tekrar kalkma kararlılığı, esas başarı anahtarı. Her batış, seni bir sonraki çıkışa hazırlıyor.
O yüzden eğer şu an bu yazıyı, kapatılmış bir girişimin enkazı üzerinden okuyorsan… seni tebrik ederim. Cesaretin var, çaban var, artık deneyimin de var. Senin hikayen daha yeni başlıyor.
Hala kendini başarısız hissediyorsan, hemen google’a en başarısız girişimler yaz. Dünyaca ünlü birçok isim, senin şu anki halinden bile daha kötü durumlar yaşamış. Ama onlar devam etti. Sen de et.
Başarısızlık, durak değil, viraj.
Virajı dön, direksiyona sıkı tutun.
Gaz sende!
Bas gaza...