Oku

GİRİŞ:
2025-08-21
saat ikonu 09:06
|
GÜNCELLEME:
2025-08-21
saat ikonu 09:13

Yarının dünyasında okunan olmamak için oku!

Oku.

Evet, tam da bu kadar yalın. Ama bu defa mesele kitap değil, makale değil, sosyal medya postu hiç değil. Benim kastettiğim oku, satır aralarını okumak, geleceği okumak, teknolojiye sadece bakmak değil, onu gerçekten görmek. Çünkü bakmak kolay, görmek cesaret ister.

Bugün etrafımızda bir bombardımanı var. , kuantum bilgisayarlar, uzay girişimleri, biyoteknoloji, artırılmış gerçeklik… Ama mesele bu gelişmeleri gazetede okur gibi üstünkörü “aa güzelmiş” diye geçmek değil. Mesele, bu gelişmelerin dünyayı nereye taşıdığını okumak. Çünkü inovasyonun gerçek gücü, sadece o anki yenilik değil, onun hayatımıza dokunduğunda yaratacağı domino etkisidir.

Yapay zeka bugün kod yazıyor, görsel üretiyor, şiir bile yazıyor. Ama olayı şöyle okumak lazım. Bu sadece yazılım sektörünü değil, eğitim sistemini, iş gücünü, hatta devletlerin güç dengelerini yeniden tanımlayacak. Yani mesele gpt'nin sana cevap yazıp yazamayacağı değil, yarının dünyasında insan emeğinin hangi formda değerli kalacağı.

Fütürist kafa dediğimiz şey tam burada devreye giriyor. Geleceği okumak, bugünkü trendleri yarına ışınlamakla olur. Bugün böyle bir teknoloji çıktı, demek ki yarın da şunu yapacak mantığı basit bir çıkarım olur. Ama asıl zeka, bu teknolojinin toplumu nasıl dönüştüreceğini görebilmekte.

Mesela elektrikli arabalar… İnsanlar Tesla’yı sadece araba gibi okudu. Halbuki Tesla, otomotiv sektörünü değil, enerji sektörünü yıkıyor. Yarın sokaklarımızda milyonlarca batarya olduğunda, enerji sadece barajdan, santralden gelmeyecek. Evindeki araban enerji santrali olacak. Bu okuma, arabaya değil sisteme bakmak demek.

Veya biyoteknoloji. Gen düzenleme teknolojisini sadece hastalıkları tedavi edecek diye okumak çok sığ kalır. Asıl okumamız gereken şey şu; bu teknoloji, yaşamın tasarımını elimizin altına bırakıyor. İnsan ömrü uzayacak, yeni tarım modelleri çıkacak, hatta “insan” tanımı bile evrilecek. Bu, sadece tıp değil; felsefe, din, hukuk, hatta aşk ilişkilerini bile değiştirecek.

Şimdi gelelim işin bam teline: Biz okuyabiliyor muyuz? Yoksa sadece bakıyor muyuz?
Çünkü inovasyonun ilk kazananları her zaman görenler olur. Matbaanın çıktığı dönemde, çoğu insan hala elle kitap kopyalıyordu. Görenler, bu sadece hızlı kitap değil, bu bilgi demokrasisi dedi ve dünyayı değiştirdi. İnterneti görenler, bu sadece e-mail değil, bu küresel bir ekonomi dedi ve milyar dolarlık şirketler kurdu.

Bugün yapay zekaya bakıp hala öğrencilere kopya çektiriyor diyenler var. Oysa görenler, bu insan beyninin yanına ikinci bir beyin eklemek diyor. Bu fark, geleceğin sahipleriyle seyircileri ayırıyor.

Oku. Çünkü okumak aslında cesaret işidir. İnsanların çoğu görmek istemez. Görmek, sorumluluk getirir. Eğer yarının dünyasında iklim krizinin, teknolojinin, yapay zekanın gidişatını gerçekten okursan, sorumluluk senin üzerine biner. O yüzden çoğu kişi bakmakla yetinir, okumaz.

Ama biz girişimciler, vizyonerler, hayalperestler için işin sırrı burada. Biz satır aralarını okumak zorundayız. Çünkü geleceği planlamak, bugünü iyi okumakla başlar.

Bak mesela, Metaverse hype’ı geldi geçti. Çoğu kişi bitti dedi. Ama fütürist bir okuma yaparsan görürsün ki mesele sanal gözlük değil. Mesele, insanlığın ekranla olan ilişkisinin üç boyutlu hale geçmesidir. Yarın belki metaverse demeyeceğiz ama hayatımızın büyük bir kısmı üç boyutlu dijital katmanlarda akacak. Şirket toplantın, sevgilinle ilk buluşman, hatta tatilin bile digital twin üzerinden olacak. Bu sadece isim değiştirecek, teknoloji yok olmayacak.

Kuantum bilgisayarlar! Çoğu insan hala çok hızlı bilgisayar diye okuyor. Halbuki mesele hız değil, düşünme biçimi. Kuantum, “0 ya da 1” yerine “hem 0 hem 1” ile çalışıyor. Bu, sadece mühendislerin değil, felsefecilerin, ekonomistlerin, sanatçıların bile oyun alanını değiştirecek. Yani kuantum bilgisayarı bir makine olarak okursan yanılırsın, ama onu bir paradigma olarak okursan geleceğin kapısını aralarsın.

Peki nasıl okuyacağız?

Bir: Merakla. Çünkü merak, inovasyonun radar sistemidir.
İki: Sorgulamayla. Her gördüğünü, “peki bu bizim toplumu, iş yapış biçimimizi, insan doğamızı nasıl değiştirir?” diye sor.
Üç: Cesaretle. Çünkü bazı okumalar korkutucudur. Yapay zeka işimizi elimizden alacak mı? Muhtemelen evet, bazılarını. Ama aynı zamanda bambaşka işleri de yaratacak. Bu çelişkiyi görmek cesaret ister.

Okumak, geleceği tahmin etmek değil, onu şekillendirmektir. Çünkü gerçekten okuyan kişi, sadece seyirci olmaz. Yazar olur. Katkı sağlar. İnşa eder.
Bugün oku dediğimde, sana kitap önerisi vermiyorum. Benim kastım, yapay zekanın satır aralarını oku. Crisprı oku. Kuantumu oku. Enerjiyi oku. Ve en önemlisi, geleceği oku. Çünkü geleceği okuyabilen, geleceği yazabilen olur.

Oku. Yoksa yarının dünyasında sadece “okunanlardan” biri olursun.