Sahte Diplomalar değil, Sahte İnsanlar!

GİRİŞ:
2025-08-14
saat ikonu 16:28
|
GÜNCELLEME:
2025-08-14
saat ikonu 16:28

Son zamanlarda herkes “” meselesini konuşuyor. Tabii, sahte diploma kötü; ama benim bakış açım biraz farklı.

Yıllardır bana, bize, herkese bir şekilde sahte diploma teklifi gelmiştir. Sanki bu olgu yeniymiş gibi davranmak bana garip geliyor. Asıl çürümüşlüğün, toplumda, bizde olduğunu düşünüyorum.

Biri sahte diploma satar, başkası kokain ya da silah da… Ama asıl soru şu: Sen neden alıyorsun?
İşe girmek için diyen de duydum, statü için diyen de.
Birkaç adım öne geçmek için, o diploma işine bulaşan ve hala aramızda gezen onlarca insan var. Bizler de bunu biliyoruz.

Üstelik gözümüze sokulan ve güvendiğimiz o “resmi” diplomalar da sanki çok güvenilir, mezunlar çok okumuş, bilgiliymiş gibi sunuluyor. Peki gerçekten böyle mi?

Ben uzun yıllar boyunca farklı ülkelerde bir şekilde buludum; Bulgaristan’da, Azerbaycan’da, İsviçre’de, İran'da, Balkanlar’da, Amerika ve Kanada’da. Oradan buradan diploma teklifleri aldım, hem sahte hem resmi olmayan da değillerdi. “diploma” dedikleri şeyler. Fahri doktoralar, isim vermeyeyim, bazen işimizle ilgili gerçek takdir sonucu vermek isteyenler de oldu. Gülünç ama hakettiğim bazılarını da diplomam olmadığı için alamadım :) Yine de bir tane de ben uydurayım demedim.

Ama neden hiç almadım? Çünkü işimi, çalışmamı biliyordum, diploma değil gerçek başarı önemliydi benim için.

Asıl mesele, o diplomanın sahte ya da gerçek olması değil. Sorun ona inanmak ve “ben niye almayayım, başkası alırsa ben nasıl dururum” kafa yapısı.

Ben Anadolu Üniversitesi’nin Açıköğretim fakültesine bile inanmadım. Kayıt oldum, ama inandığım için değil; o dönem için işime yaradığı için. Hem akbil lazım, hem askerliği bir nebze öteleyebilmek için.

Şimdi online eğitim önemli, MIT, Harvard yapınca beğenirsiniz :) Ama o zamanlar bile normal üniversiteler varken ben Açıköğretim’e güvenmiyordum. Bir arkadaşım ısrarla dedi ki:
“Bülent, Açıköğretim’e kayıt ol. Diploma’da Açık olduğu yazmıyor ki.”
Ben de ona: “Tamam biliyorum açık yazmadığını ama ben biliyorum yetmez mi?"

İşte ne acı; diploma üzerinde “Açıköğretim” yazmıyor diye sanki normal örgün eğitim diplomasıymış gibi gösterilmeye çalışıyor. Bir okulun bu şekilde pazarlanması ne kadar kötü. Hem çevremizde hem devlet dairesinde, iş yerlerinde. Ve bunu yapan, söyleyen bazen en yakın arkadaşın bile olabiliyor.

Şimdi açıköğretime inanıyorum, inanıyorum da; bu defa da genel olarak diplomalara, sistemin bütününe güvenim azaldı. Özellikle deneyimleyince, içinde bulundukça gördükçe.

30 yıl önce ilköğretim mezunu olamayan çok insan vardı; şartlar yüzünden, ekonomik zorluklardan, terörden, kız çocuklarının okutulmamasından… Bu sebeplerle eğitim alamayan, zekasıyla değil koşullarla engellenen, ya da o şansı bulamayan insanlar vardı.

Bugün “iki lafı bir araya getiremeyen” mezunlar var deniyor. Sanki tüm mezunlar çok donanımlıymış gibi gösteriliyor. Özel okullar bile neredeyse “aptal yetiştiren” kurumlar haline geliyor. Ama veliler, çocukları için övgü dolu sözler sarf ediyor. Torpil yaptırdıkları için bile.

Bence herkes önce kendine, sonra çevresine baksın. Bu çürümüşlük her yerde var, kabul etmek gerek. Önemli olan senin nerede durduğun, ne yaptığın, kim olduğun ya da olmak istediğin.