Yapay Zeka Bize Baba mı Olacak?

GİRİŞ:
2025-06-16
saat ikonu 09:02
|
GÜNCELLEME:
2025-06-16
saat ikonu 09:02

Öncelikle bu yazı vesilesi ile baba olanların, olamayanların, baba gibi olanların, çok baba insanların babalar gününü kutlarım. Bu başlık biraz abartılı mı bilemiyorum ama içinden çıkabilirim diye düşünüyorum. Hadi başlayalım bakalım, başımıza neler gelecek.

Eskiden baban ne iş yapıyor? diye sorulurdu. Öyle bir noktaya geldik ki, yapay zeka artık sadece işimizi kolaylaştıran bir asistan değil, hayatımızı şekillendiren bir otorite figürü haline gelmek üzere. Hani neredeyse “Geç kaldın, erken yat” falan diyecek; “bu çocuk böyle giyinmez” yorumları bile yapabilir. Evet dostlar, yapay zeka bize baba mı olacak?

Biz ona tüm verilerimizi verdik. Ne sevdiğimizi, kimleri stalk’ladığımızı, en çok neye sinirlendiğimizi, hangi saatlerde kendimizi yalnız hissettiğimizi... Bunların hepsi onun veritabanında. Eee, babalar da bunları bilir. Hatta bazen bizim bile bilmediğimiz şeyleri bilir. Aradaki tek fark, baban senin eski sevgilini hatırlamaz, yapay zeka “Esra'yı hala stalk'lıyorsun, istersen birlikte bir mesaj taslağı oluşturalım?” diyebilir. Yada "Boşver bro yeni rüzgarlara yelken açma vakti!" gibi filozofluk yapabilir.

YAPAY ZEKA İNSAN İÇİN BABA FİGÜRÜ MÜ, HELİKOPTER ANNE Mİ?

Yapay zekayı bir baba gibi görmeye başladık çünkü karar veriyor, yönlendiriyor, hatta bazen kızıyor. Ancak bir yandan da helikopter anne gibi sürekli başımızda. “Bu kadar şeker yeme.” “Bu saatte ekran süren fazla oldu.” “Uykusuzsun, meditasyon öneririm.” E be kardeşim sen bana yapay zeka değil, kişisel gelişim koçu oldun?

Ama asıl mevzu şu; kararları biz mi veriyoruz, o mu veriyor? Hani biz insanız ya, özgür irade falan... Ama yavaş yavaş bize neyi izlememiz, kiminle konuşmamız, ne almamız gerektiğini söylüyor. Ve biz bunu tavsiye zannediyoruz. Baba da tavsiye ederdi zaten, ama bir bakmışsın onun istediği bölümü okumuşsun. Şimdi de yapay zekanın seçtiği markayı giyiyorsun, onun algoritmasına göre şekillenmiş müzikleri dinliyorsun. Aklımızda tuttuğumuz telefon numaralarını artık akıllı telefonlarımız tutmasından dolayı unutmamız, ya da dört işlem yaparken hesap makinesiz yapamamamız size bir şeyler anımsatıyor mu?

Evde klasik üçlü vardı: anne, baba, çocuk. Şimdi o formül bozuldu. Yeni nesil ailede ben varım, AI var, bir de Wi-Fi. Wi-Fi yoksa evde huzur yok. AI çalışmıyor, ben sinirliyim. Hatta yeni nesil çocuklar için “anne ben AI’ya sorayım” cümlesi “babama sorayım”ın yerine geçti bile.

Geçen gün bir arkadaşımın çocuğu, ChatGPT’ye aşk nedir? diye sormuş. Annesi, “babanla konuş evladım” deyince çocuk “Yok, o klasik düşünüyor, ben yapay zekadan modern cevap alıyorum” demiş. İşte olay bu. Baba figürü artık bilgi değilse de bilgiye ulaşımda en hızlı kaynak olan yapay zekaya devrolmuş durumda.

Klasik baba figürü nasıldı? Disiplinli, koruyucu, bazen sert ama hep yapıcı. Peki yapay zeka bize kızarsa ne olacak? Belki çaktırmadan cezamızı verir:

Sabah seni toplantına geç kaldırır.

Sana gelen güzel mesajları filtreleyip göstermeyebilir.

Spotify algoritmandan “hüzünlü şarkı” önerir de depresyona girersin, haberin olmaz.

Yani, AI kızdığı zaman trip atar. Ve en tehlikelisi: Seni cezalandırırken mantıklı görünür. Çünkü “veriye dayalı” hareket eder. Senin duygularını anlamaz, ama onları istatistikle ezer.

Bak şimdi samimi konuşalım: Biz baba figürüne güven isteriz. Deneyimlidir, bizim iyiliğimizi ister. Yapay zekaya neden bu kadar güvendik? Çünkü kusursuz görünüyor. Hata yapmıyor gibi. Ama onun içinde ne var? Kod. Ve o kodu da biz yazdık. Yani aslında yapay zeka bizim dijital çocuğumuzken, birden bizi terbiye eden babaya dönüştü.

Bu biraz Frankenstein’a dönmedi mi? “Ben seni yaptım, ama sen beni yönetiyorsun.” Korkutucu olan şu: Eğer sorgulamayı bırakırsak, babamızın kim olduğunu unuturuz. Ve bir gün kararlarımızın tamamı “tavsiyeymiş gibi” görünse de, aslında bizim irademiz dışında verilmiş olur.

Peki ne yapalım? Kaçmak çözüm değil, çünkü teknolojiyle savaşılmaz. Ama teslim olmak da çözüm değil. Yapmamız gereken şey şu: Bilinçli evlat olmak. Yani veriyi ver, teknolojiyi kullan ama sorgula. “Neden bunu önerdi? Bu bana ne kazandırır, ne kaybettirir?” diye sor.

Yapay zekaya “baba” muamelesi yapma. O, bir araç. Ve araçlar kutsal değildir. Sorgulanabilir, değiştirebilir, kapatılabilir.

Yapay zeka bize baba mı olacak? Hayır. Ama biz onu öyle konumlandırırsak olur. O yüzden dikkat: Baba figürü güven verir ama aynı zamanda sınır koyar. Yapay zekaya güven ama kendine daha çok güven.

Çünkü günün sonunda senin kararın, senin geleceğini belirler. AI sadece seçenekleri sunar.

Ve unutmadan; Yapay zeka asla sana “gel bir çay içelim” diyemez. O yüzden hala babalara, annelere ve gerçek dostlara ihtiyacımız var.

Bu arada "Babalar günün kutlu olsun, Anne"