Alaska zirvesi küresel siyaseti değiştirmedi, ama güçlü mesajlar verdi. Trump’ın ihtirası, Putin’in direnci, Avrupa’nın tedirginliği, Ukrayna’nın yokluğu… Bu tablo, düzen ile düzensizlik arasındaki gelgitin sembolüydü.
Trump’ın Hesabı: Gösteri Alanı
Trump için zirve bir şovdu. Amerikan seçmenine “anlaşma yapıcı” lider imajı sunmak istedi. Ama masadan çıkan somut sonuç olmayınca vaatleri ile gerçekler arasındaki uçurum derinleşti. İç politikaya mesaj verdi, küresel ölçekte ise diplomatik bir başarı elde edemedi.
Putin’in Kazancı: İzolasyonu Yarmak
Putin için Alaska bir nefes oldu. Ukrayna işgali sonrası sıkışmış Kremlin, bu zirveyle meşruiyetini tazeledi. Zirveye katılmak bile Moskova için diplomatik bir zaferdi. “Rusya hâlâ masada” mesajı, hem dünyaya hem de Rus kamuoyuna ulaştı.
Avrupa ve Ukrayna: Dışarıda Bırakılan Sesler
Kaybeden taraf Kiev ve Avrupa oldu. Ukrayna masada yoktu, Avrupa ise “Amerika kendi çıkarını öne çıkarıyor” endişesiyle sarsıldı. NATO’nun dayanışma ruhu yara aldı, ittifakın refleksleri zayıfladı.
Düzen mi, Düzensizlik mi?
Soğuk Savaş’ın net çizgileri yok artık. Çin yükseliyor, Hindistan kendi yolunu arıyor, ABD seçim hesaplarına gömülmüş, Avrupa güvenlik açmazında, Rusya direnmeye çalışıyor. Hiçbir aktör tek başına düzen kurucu değil. Alaska, barış değil düzensizlik çağının resmi oldu.
Türkiye’nin Stratejik Duruşu
Türkiye için Karadeniz kırmızı çizgi. NATO’dan kopmadan, Rusya ile enerji, Karadeniz ve Suriye dosyalarında temas sürüyor. Montrö Sözleşmesi Ankara’nın elindeki en güçlü koz. Karadeniz’deki her gelişme, doğrudan Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiriyor.
Enerji ve Ekonomi: Çok Yönlü Kazanç
Türkiye bağımlı ama aynı zamanda köprü. Rus gazı vazgeçilmez, ama Avrupa’nın enerji güvenliği de Türkiye’den geçiyor. ABD ile savunma sanayii ve ticaret de Ankara için kritik. Strateji, tek bağlılık değil; çok yönlü kazanç.
NATO ve BRICS: Çifte Yol
Türkiye ikili yol yürüyor. NATO hâlâ güvenlik şemsiyesi ama yorgun; BRICS yeni ekonomik fırsatlar sunuyor. Ankara bu ikisini çelişki değil, tamamlayıcı olarak görüyor. Çok yönlü diplomasi bağımsız hareket alanı açıyor.
Türkiye Yüzyılı: Kaosta Bir Vizyon
Türkiye Yüzyılı küresel kaosa verilen cevaptır. Batı ile bağları koparmadan Doğu ile ortaklık kurmak, enerjide köprü, diplomaside denge, insani yardımlarda vicdan siyaseti… Tüm bunlar Türkiye Yüzyılı’nın somut adımları.
“Dünya beşten büyüktür” söylemi Alaska’da doğrulandı. BM etkisiz, NATO çatlaklarla uğraşıyor, BRICS yükseliyor. Türkiye bu boşlukta kendi yolunu çiziyor.
Türkiye Yüzyılı’nın Dış Politika Ayakları
Afrika: Eşit ortaklık vizyonu, büyükelçilik ağı, sağlık ve eğitim projeleriyle kıtada kalıcı varlık.
Asya: Türk Devletleri Teşkilatı üzerinden enerji ve lojistik hatları, kardeşlik köprüleri.
Orta Doğu: Suriye’de güvenlik, Irak’la ticaret, Körfez’le normalleşme, Filistin’de vicdan siyaseti.
Bu üç ayak, Türkiye Yüzyılı’nın dış politika temelini oluşturuyor.
Tarihin Akışı ve Türkiye’nin Yeri
Kaos yalnızca yıkan değil, yeniden kuran bir kudrettir. Osmanlı’nın yıkılışından doğan Cumhuriyet bunun kanıtıdır. Bugünkü küresel düzensizlik de yeni bir düzenin habercisi olabilir.
Alaska zirvesi buz gibi görünse de tarihin sıcak nefesini taşıyor. Dünyanın yeni düzenini büyük güçlerin ihtirasları değil; pusulasını kaybetmeyen milletlerin vizyonu kuracak.
Türkiye, bu yüzyılda o milletlerden biri olmaya kararlı. Çünkü bilir ki:
Zamanın hakimi, daima yönünü bulanlardır.