Haritalar değişmez sanılırdı; oysa her harita, zamana karşı yazılmış bir iddiadır. Bugün Zengezur’da olan da bu: Sadece bir yol değil, tarih akışının yönünü değiştirecek bir hattın çizilmesi. Nahçıvan’la Azerbaycan anakarasını birbirine bağlayacak Zengezur hattı, artık ne sadece bir “ulaşım projesi” ne de iki ülke arasındaki teknik bir anlaşmadır. Bu, küresel satranç tahtasında figürlerin yeniden dizildiği bir hamledir.
8 Ağustos 2025’te Washington’da imzalanan mutabakat, göründüğünden çok daha fazlasını ifade ediyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Ermenistan Başbakanı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın önünde paraflanan metin; yalnızca iki başkent arasındaki diplomatik buzları eritmekle kalmıyor, Kafkasya’nın jeopolitik pusulasını yeniden ayarlıyor.
ABD’nin rolü bu tabloda belirleyici. 2023–2025 arasında Erivan’a yönelik artan siyasi, askerî ve ekonomik destek, Ermenistan’ı Rusya’nın yörüngesinden koparma stratejisinin bir parçasıydı. Şimdi “Trump Yolu” diye adlandırılan TRIPP projesiyle, Ermenistan topraklarından geçecek ama işletmesi bir Amerikan şirketinde olacak bir hat planlanıyor. Moskova’nın Güney Kafkasya’daki demiryolu ve boru hattı tekelini kırmayı, Tahran’ın kuzeye kara bağlantısını zayıflatmayı hedefleyen bu model, aynı zamanda Washington’un Kafkasya’da yeni bir ağırlık merkezi kurma girişimi.
Azerbaycan açısından tablo net: 2020’deki Karabağ zaferinden sonra Nahçıvan’a engelsiz bir hat, oradan da Türkiye’ye ve Türk dünyasına açılan kapı. Bu, sadece bir stratejik hedef değil; Bakü için 30 yılın ardından gelen bir jeopolitik rövanş.
Türkiye açısından Zengezur, Orta Koridor’un ana damarı. Bakü’den Nahçıvan’a, oradan Kars’a, Ankara’ya ve İstanbul üzerinden Avrupa’ya uzanan bu hat; Çin’den Londra’ya kadar kesintisiz bir ticaret, enerji ve lojistik ağı anlamına geliyor. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı’nın entegre bir ekonomik–siyasi blok haline gelmesinin altyapı ayağı.
Ama madalyonun diğer yüzü de var. Gürcistan, bu koridorun kendi üzerinden geçen Doğu–Batı rotalarını baypas edeceği endişesiyle stratejik marjinalleşme korkusu yaşıyor. İran ise hattı NATO destekli bir kuşatma olarak görüyor. Rusya, AGİT Minsk Süreci’nin kapatılmasını, bölgede “güvenlik garantörü” rolünün Batı tarafından devralınması olarak okuyor.
Washington zirvesinde öne çıkan kritik maddelerden biri de 907 sayılı yaptırımın kaldırılması. Bu adım, ABD–Azerbaycan ilişkilerini enerji ve savunma sanayisinden teknolojiye kadar geniş bir yelpazede derinleştirecek. Bu, Bakü’nün Batı ile ilişkilerinde yeni bir eksen oluşması demek.
Ancak barışın önünde hâlâ anayasal bir kilit var: Ermenistan Anayasası’nda 2026’da yapılması planlanan değişiklik. Mutabakat metni imzalanmadan önce bu değişikliğin gerçekleşmesi gerekiyor. Yani barış süreci hâlâ kırılgan, hâlâ dış müdahalelere açık.
Vizyon Haritası: Ankara’dan Türkistan’a Uzanan Stratejik Damar
Zengezur hattı, Türkiye’nin yıllardır kâğıt üzerinde işaret ettiği “Orta Koridor”un kilit taşıdır. Doğudan batıya uzanan üç büyük ticaret yolunun —Kuzey Koridoru (Rusya üzerinden) ve Güney Koridoru (İran üzerinden) ile birlikte— tam ortasında, güvenli, hızlı ve siyasi riskleri minimize edilmiş bir hat.
Ankara, bu hattı yalnızca lojistik bir güzergâh olarak değil, Türk dünyasının omuriliği olarak görüyor. Kars’tan Nahçıvan’a, oradan Bakü’ye ve Hazar’ın ötesinde Türkmenbaşı’na, Taşkent’e, Astana’ya ve Urumçi’ye uzanan zincir; yüzyılın en büyük ekonomik ve kültürel entegrasyon projesi olabilir.
Bu vizyonun üç temel ayağı var:
1. Ekonomik Entegrasyon
Orta Koridor’un kesintisiz işlemesi, Çin’den Avrupa’ya mal taşımada süreyi 35 günden 15 güne düşürecek.
Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri, bu sayede yıllık ticaret hacmini birkaç yıl içinde iki katına çıkarma potansiyeline sahip.
Enerji hatları (TANAP, Bakü–Tiflis–Ceyhan gibi) ile lojistik hatların birleşmesi, Avrasya’nın enerji–ticaret omurgasını Türkiye üzerinden şekillendirecek.
2. Kültürel ve Siyasi Bütünleşme
Türk Devletleri Teşkilatı, Zengezur hattı ile fiziki olarak birbirine bağlandığında, “Türk Dünyası Ortak Pazarı” ve “Ortak Yatırım Fonu” projeleri gerçek bir zemine kavuşacak.
Ankara, Bakü, Taşkent ve Astana ekseninde oluşacak siyasi uyum, bölgede hem Rusya hem Çin hem de Batı karşısında bağımsız bir güç merkezi yaratabilir.
3. Güvenlik ve Savunma Boyutu
Hattın güvenliği, sadece sınır karakollarının değil, ortak tatbikatlar ve entegre savunma sistemlerinin konusu olacak.
Orta Asya’dan Akdeniz’e uzanan bu çizgi, NATO’nun güney kanadında yeni bir stratejik derinlik yaratacak; ancak bu, aynı zamanda Moskova ve Tahran’ın dikkatle izleyeceği bir gelişme olacak.
Tüm bunlar, Türkiye’yi Avrasya jeopolitiğinde sadece “köprü ülke” değil, merkez ülke konumuna taşıyabilir. Fakat bu merkez olma iddiası, yalnızca ekonomik kazançla değil, siyasi irade ve diplomatik denge ile korunabilir.
Tarihsel Arka Plan: Zengezur’un Yüzyıllık Hikâyesi
1921 Moskova ve Kars Antlaşmaları: Nahçıvan Azerbaycan’a bağlı kaldı, Zengezur Ermenistan’a verildi. Bu, Azerbaycan’ın batı ile kara bağlantısını koparan stratejik bir hamleydi.
1993 Karabağ Savaşı: Nahçıvan–Azerbaycan bağlantısı fiilen kesildi, Türkiye sınır kapılarını kapattı.
2020 İkinci Karabağ Zaferi: Üçlü Bildiri’de Azerbaycan ile Nahçıvan arasında kesintisiz bağlantı hükmü yer aldı; ancak Ermenistan “koridor” ifadesini reddetti.
2025 Washington Mutabakatı: İlk kez ABD, hem Erivan hem Bakü ile aynı metnin altına imza attı; Rusya’nın arabuluculuk tekelini kıran yeni bir dönem başladı.
Sonuç: Yolun Götürdüğü Yer
Bu yol açıldığında, tren raylarında sadece yükler değil, yeni dengeler de hareket edecek. Çin’in Kuşak–Yol projesi, Avrupa’nın enerji güvenliği, Orta Asya’nın Batı ile bağlantısı yeniden tanımlanacak.
Ama unutmayalım: Bu, sadece coğrafi bir koridor değil. Bu, “kimin zihinsel haritasına hizmet edecek?” sorusunun cevabını aradığımız bir strateji şifresi. Doğru okunursa yüzyılın fırsatı, yanlış yönetilirse yeni bir kırılma hattı olur.
Bugün Zengezur, artık bir coğrafya adı değil; bir gelecek tasarımının kod adı. Ve bu kodu doğru çözenler, yalnızca Kafkasya’yı değil, Avrasya’nın kalbini de yönetecekler.