Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Ülkemizdeki Gastronomi dünyasının en saygın buluşmalarından biri olan Gastromasa Uluslararası Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl Sözen Group tarafından onuncu kez düzenleniyor.
6–7 Kasım 2025 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek bu büyük etkinliğin ayrıntıları ve bu yılki teması olan “10 Yılın Hikâyeleri” – “The Sories of 10 Years” Raffles İstanbul’un zarif atmosferinde düzenlenen özel bir basın toplantısında bizimle paylaşıldı.
Gastronomi sahnesinin önde gelen şeflerini, sektörün duayen temsilcilerini ve basın dünyasının seçkin isimlerini bir araya getiren toplantıda masa başında konuşanlar;
Başta Sözen Group CEO’su ve Gastromasa Kurucusu Gökmen Sözen, sonrasında sırayla Türk Mutfağı Araştırmacısı Vedat Başaran, ETÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Melih Şahinöz, HİB Turizm Komite Üyesi Sadettin Cesur ve Neolokal Kurucu Ortağı & Şefi Maksut Aşkar oldu.
Türk mutfağı ve sofrası;
Yüzyıllar boyunca coğrafyaların, iklimlerin ve medeniyetlerin kesişiminde şekillenen bir bilgelik sofrası. Ancak bu sofra, uzun yıllar boyunca kendi zenginliğini dünyaya yeterince anlatamamanın sessizliğinde. İşte bu sessizliği bir vizyon, bir kararlılık ve tutkuyla bozan bir isim var “Gökmen Sözen”. Onun öncülüğünde doğan Gastromasa ise sıradan bir etkinlik değil; bence bir kültürün yeniden doğuş hikâyesi.
2015 yılında, Türkiye’nin gastronomik potansiyelini küresel sahnede görünür kılmak hedefiyle yola çıkan Sözen, kısa sürede Gastromasa’yı dünyanın en büyük ikinci gastronomi konferansı konumuna taşıyor. Bu başarı, salt organizasyonel bir maharetin değil; toprağa, üreticiye, şefe, hikâyeye ve en önemlisi de “kimliğe” duyulan derin bir inancın eseri.
“Topraktan doğan yerli üretim bizim gerçek kimliğimizdir”
Diyen Gökmen Sözen bu sözüyle aslında Türk mutfağının özünü yeniden tanımlıyor; gelenekle geleceği, el emeğiyle inovasyonu, yerliyle evrenseli aynı sofrada buluşturuyor.
İstanbul, tarihiyle birlikte artık gastronomik söylemiyle de konuşuluyor
Gastromasa, geçen on yılda sayısız şefi, yatırımcıyı ve markayı aynı çatı altında toplamaktan ibaret kalmadı; Türkiye’yi gastronomi diplomasisinin merkezlerinden biri hâline getirdi. İstanbul artık tarihiyle birlikte gastronomik söylemiyle de konuşulan bir şehir oldu. Haliç’in kıyısında gerçekleşen her buluşma, bir tabak yemeğin ötesinde bir kültürün, bir vizyonun ve bir milletin kendini yeniden anlatma biçimine dönüşüyor.
Gökmen Sözen’in bu yolculukta adı, yaptığı etkinlikler dolayısıyla bir organizatör değil, bir kültür elçisinin, bir vizyon mimarının ismi hâline geliyor. Sözen Group’un Türk gastronomisinin uluslararası tanıtımının büyük kısmını tek başına üstlenmesi, bu alandaki özverinin ve stratejik bakışın en somut göstergesi.
“Takip eden” değil, “yön veren” bir Türk Gastronomisi
Bugün Türk gastronomisi artık “takip eden” değil, “yön veren” bir konumdaysa, bu dönüşümün mihenk taşlarından biri de hiç kuşkusuz Gastromasa’dır.
On yıl boyunca dünyanın dört bir yanından efsanevi şefler, düşünürler ve üreticiler İstanbul’da buluştu; yeni fikirler doğdu, ortaklıklar kuruldu, genç yetenekler ilham aldı. Her panel, her atölye, her konuşma Türk mutfağının geleceğine dair yeni bir kapı araladı.
Vedat Başaran’ın da vurguladığı gibi, Gastromasa bugünün değil, Türk gastronomisinin hafızasını ve geleceğini aynı anda taşıyan bir köprü oldu.
İstanbul’dan Londra’ya, oradan Dubai’ye
Bugün artık Gastromasa, İstanbul’dan Londra’ya, oradan Dubai’ye uzanan küresel bir marka. Ancak özünde hâlâ aynı: Toprağını tanıyan, emeğe saygı duyan, geleceği düşleyen bir vizyonun adı.
Bu vizyon, genç şeflerin ellerinde büyüyor, üreticilerin alın terinde güçleniyor, dünyaya yayılan Türk lezzetlerinde yankılanıyor.
Gökmen Sözen’in ve Gastromasa’nın hikâyesi, bir ülkenin kendi mutfağını yeniden keşfetme cesareti.
Ve belki de bu hikâyenin en güzel tarafı, hâlâ yazılmaya devam ediyor olması…