Dijital çağda zihnimiz kime ait?
Bazen bir video, ekranın öbür tarafından uzanır ve yakana yapışır… İşte geçtiğimiz hafta pazar günü de tam böyle bir durum yaşadım. Pazartesi günü yaptığımız rutin toplantılar için verilere bakarken önüme “DAVOS 2018 – Cüneyd Zapsu” videosu düştü.
Başlığa şöyle bir baktım:
Zapsu mu? Davos mu?
Çoğu zaman geçip giden bir başlık olurdu bu. Ama nedense tıkladım.
Belki de bilginin peşinde koşarken kendimi bir süreliğine sorgulamak istemiştim.
Ve sonra düşündüm:
Gerçekten kendi kararlarımı mı veriyorum?
Yoksa birileri çoktan zihnimin içine mi girdi?
Bendeniz her gün veri de değil, verilerin içinde yüzüyorum. Algoritmalarla yatar, yapay zekayla kalkarım kalkmasına da bazen de zihnimin içi bulaşık teline döner... Çünkü videoyu seyredince istemsiz bir şekilde:
Verinin sahibi ben miyim?
Yoksa ben sadece verisi toplanan biriyim?
diye Zapsu’nun sorusunu sormak durumunda kaldım kendime! Ve bu sorunun yanıtını hiç de iç açıcı bulmadım...
***
Beyinlerimiz hackleniyor mu?
Videonun altını çizdiği cümlelerden biri zihnime mıh gibi çakıldı kaldı!
“Beyinler hackleniyor.”
Kulağa bilim kurgu gibi geliyor, değil mi?
Açın kulağınızı da iyi dinleyin. Bu söylediklerimin hepsi yaşanıyor! En altta da kaynakları var. İsteyen oturur araştırır…
Evet, Neuralink’in felçli bir adama çip yerleştirip bilgisayar kullanmasını sağladığını gördüğümde bunun artık bilim kurgu olmadığını anladım.
Noland Arbaugh, sadece düşünerek satranç oynuyordu. Ama küçük bir detay vardı: Çip beyin hareketi nedeniyle yerinden oynamıştı. Yani hâlâ çok kırılgan bir noktadayız.
Synchron damar yoluyla yerleştirilen beyin arayüzüyle iPhone kontrolünü sağladı. Üstelik cerrahi bir operasyon bile gerektirmiyor. Yani beynin içine girmeye başladılar, evet ama kapı çalınmadı ki o kapıyı bizler açmadık mı?
Benim dünyamda veri her şeydir. Ama başka bir şey daha söylüyordu:
Veri artık sadece alışkanlıklarımızla ilgili değil. Zihnimizin içinde neler döndüğüne dair veriler de toplanıyor…
Bu ne demek biliyor musunuz?
Yani diyor ki bizi artık Google aramalarımızdan değil, tereddütlerimizden, iç seslerimizden bile tanıyacaklar! Gel de kafayı yeme!
***
Veri imparatorluğunda kim sahip, kim oyuncak?
Evet, Cüneyt Bey’in uyarısı çok netti: “Veriyi elinde tutan, geleceği yazacak!” ve ekliyor, eskiden toprak sahibi güçlüydü. Sonra makineleri olan güçlü oldu. Bugün, beyin verisini toplayan kazanıyor. Size yukarıda yazdığım şirketlerin çalışmaları ki bunlar, Synchron, Neuralink, Nvidia, Kernel… Evet evet, hepsi sadece birer teknoloji şirketleri değil, insan zihninin “kullanım kılavuzu”nu yazmaya çalışan dev yapılar...
Nvidia destekli yapay zekâlar artık beyin dalgalarından zihinsel modeller üretiyor desem titreyip kendinize gelebilecek misiniz bilmiyorum.
Peki, Neuralink, ALS hastalarına düşünceyle yazı yazdırıyor desem umurunuzda olur mu?
Ya da Synchron, Apple ile iş birliği yapıp düşünce gücüyle uygulama açtırıyor desem “benim düşüncemi kim ne yapsın” demeye devam edecek misiniz?
Söz konusu bu şirketlerin ürettikleri her çözüm bir devrim gibi sunuluyor. Ama devrimin kim için olduğu sorusunu sormuyoruz ya hani sormaya başlayınca çok geç kalmış olabiliriz diyorum. Bilmem anlatabiliyor muyum ruh halimi?!
Bir teknoloji yöneticisi olarak bu gelişmeleri bazen hayranlıkla izliyor, bir adem olarak da ürküyorum. Çünkü fark etmeden en mahrem bölgemiz olan “zihin” dünyamızı pazarlanabilir bir meta haline getiriyorlar..
***
Beynine sahip çıkan özgürdür!
O imalı sesi hâlâ kulağımda:
“Biz son normal insan nesliyiz” sizleri bilemem ama benim tüylerim diken diken…
Biliyorum, normal olmak artık hepimiz için zor. Verilerimiz cihazlarda, duygularımız algoritmalarda, kararlarımız başkalarının modellemelerinde saklı.
Dijital dünya hepimize şu soruyu dayatıyor:
Beynimiz bizim mi?
Yoksa bir başkası için sadece bir oyun alanı mı?
Kendi adıma söylüyorum:
Ben beynime sahip çıkmak istiyorum. Ve verilerime sahip çıkmak istiyorum.
Çünkü beynimizin özgürlüğü, geleceğimizin özgürlüğü değil de nedir?
***
Bir dijital zihin manifestosu
Hepimizin için yarın geç olmadan bugün kendimize şu maddeleri yine kendi adıma burada yazmak istiyorum:
Ve acilen:
aksi halde kendimizi düşünürken değil, düşündürülürken bulacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın!
***
Zihin kimin?
Ben Volkan Ormanlı.
İşim dijital varlıklar, hayatım veriyle iç içe. Bugün Zapsu’dan öğrendiğim bir şey var: “Veriyi bilmek yetmez. Veriyi korumak da gerekir” zihinlerimizi gerçekten kimin yönettiğini sorgulamadan, teknolojiyi asla yönetemeyeceğimizi zaten biliyordum ama bunu çok daha iyi anladım!
Son tahlilde veriyi hepimiz artık biliyoruz. Ama artık veriyi korumanın yollarını da bulmalıyız. Zihnimizi hep birlikte korumalıyız, çünkü başka bir versiyonunuz yok. Dijital dünyayı yönetmek için önce kendi zihnimizi sadece bizler yönetmeliyiz…
Haftaya yeni bir konunun kapısını birlikte aralamak dileğiyle.
Sağlıkla kalın.
Kaynaklar: