Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Uluslararası siyasetin gözleri bugün Beyaz Saray’a çevrildi. ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye lideri Ahmed Şara arasında gerçekleşen ve haftalardır kulislerde konuşulan yüz yüze görüşme, iki ülke arasındaki yeni diplomatik sürecin yanı sıra, bölgesel dengeler açısından da dikkat çekici mesajlar verdi. Görüşmenin gerçekleştiği saatlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Beyaz Saray’da temaslarda bulundu.

Fidan, ABD ve Suriyeli yetkililerle yaptığı görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, Sezar Yasası’nın kaldırılması, Suriye’nin toprak bütünlüğü, Filistin’de ateşkes ve Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması konularının masada olduğunu söyledi. Gerçekleştirilen bu görüşmeler hakkında Tgrthaber.com Editörü Serhat Yıldız’a konuşan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yeliz Albayrak, “Türkiye, bölgenin karar belirleyici aktörü” ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, görüşmelerin üç aşamada gerçekleştiğini ve Türkiye’nin bölgesel güvenlik, SDG’nin geleceği ve Suriye’nin yeniden yapılanması konularında aktif rol üstlendiğini belirtti. ABD Hazine Bakanlığı, görüşmeyle eş zamanlı olarak Suriye’ye yönelik Sezar Yasası yaptırımlarını altı ay süreyle askıya aldığını duyurdu. Bu adım, Washington’un Şam yönetimiyle kontrollü bir normalleşme sürecine kapı araladığı şeklinde yorumlandı. Trump–Şara görüşmesi, Suriye’nin ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyona katılacağı yönündeki açıklamayla da tarihe geçti.

Hakan Fidan’ın Beyaz Saray’daki varlığı yalnızca sembolik değil; Türkiye’nin bölgesel güvenlik ve istikrar denkleminde yeniden belirleyici bir aktör haline geldiğini dile getiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yeliz Albayrak, “Sayın Fidan, Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin güvenlik endişeleri üzerine görüşme gerçekleştirdi. Aynı zamanda Türkiye açısından çok önemli olan SDG meselesine de değindi.”

Türkiye’nin endişeleri iki başlıkta toplanıyor: sınır güvenliği ve SDG’nin yeniden yapılandırılması. Diplomatik kaynaklara göre, taraflar 10 Mart Mutabakatı çerçevesinde bu sürece 30 günlük bir zaman tanıdı. Bu süre zarfında SDG’nin entegrasyonu ve güvenlik garantilerinin somutlaşması bekleniyor.
Albayrak, “Bu süreç, Türkiye’nin uzun zamandır dile getirdiği güvenlik endişelerinin giderilmesi yönünde olumlu bir adım. Eğer entegrasyon sağlanmazsa Türkiye kendi güvenliğini sağlamak için yeni adımlar atabilir. Ancak şu an tablo genel olarak olumlu.”

Bölgedeki en büyük riskin, SDG’nin süreci uzatması ve İsrail’in bölgesel provokasyonlara yönelmesi olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Özellikle Dürzi bölgelerinin silahsızlandırılması yönündeki taleplerin süreci hassas hale getirdiği bilinmekte.
Albayrak, “Entegrasyon sürecinin izlenmesi ve denetlenmesi çok önemli. Bu konuda sıkı mekanizmalar kurulmazsa süreç kırılgan hale gelebilir. Ancak mevcut tablo, Türkiye’nin kaygılarını dikkate alan bir yönelimde ilerliyor.”

Trump–Şara görüşmesi, sadece ABD–Suriye ilişkilerinde değil, Türkiye’nin bölgedeki diplomatik rolü açısından da yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyor. Türkiye hem SDG’nin yeniden yapılandırılması hem de Sezar Yasası’nın kaldırılması konularında masada yer alarak sürecin garantörlerinden biri haline geldi. Önümüzdeki haftalarda 30 günlük entegrasyon takviminin nasıl ilerleyeceği, bölgenin geleceği açısından belirleyici olacak.