Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin altın rezervlerine doğrudan etki edebilecek önemli bir gelişme yaşandı. Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Alacahan Köyü’nde 424 bin ons altın içeriği tespit edildi. Küresel altın fiyatlarının ons başına 2.350 dolar seviyelerinde olduğu dikkate alındığında, keşfedilen rezervin bugünkü değeri yaklaşık 1,8 milyar dolar civarında.

Bu büyüklük, Türkiye açısından yalnızca bir maden bulgusu değil, aynı zamanda cari açık ve döviz dengesine katkı sağlayabilecek stratejik bir kaynak anlamına geliyor. Emtia Piyasaları Uzmanı Zafer Ergezen, Tgrthaber.com’a yaptığı açıklamada keşfin ekonomik etkilerini şu sözlerle değerlendirdi:
“Aslında baktığımızda, yaklaşık 424.000 ons altın, yani yaklaşık 13 tonluk bir altın rezervinden bahsediyoruz. Bu miktar, tek başına Türkiye’nin yıllık ekonomik üretimine büyük bir katkı sağlayacak düzeyde olmasa da yine de önemli bir potansiyele sahip. Son yıllarda Türkiye’nin toplam yıllık altın üretimi 30-40 ton civarında gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu yeni keşif, Türkiye’nin toplam üretiminin yaklaşık %30’una denk geliyor diyebiliriz. Elbette bu oranlar göreceli, ancak mevcut veriler bize bu tabloyu gösteriyor.”

Sivas’taki altın rezervi, Türkiye’nin doğal kaynak odaklı büyüme politikasının somut örneklerinden biri olarak değerlendiriliyor. Rezervin işlenmesiyle elde edilecek üretim, Merkez Bankası rezervlerinin çeşitlendirilmesine de katkı sağlayabilir. Uzun vadede bu tür keşifler, Türkiye’nin döviz ihtiyacını azaltan, cari açığı dengeleyen ve ekonomik dayanıklılığı artıran stratejik adımlar arasında gösteriliyor.

Ergezen, kısa vadede bu keşfin etkisinin sınırlı olacağını ancak orta ve uzun vadede ekonomik ve istihdam açısından büyük bir değer üreteceğini vurguladı:
“Bu kadar miktarda altının hemen çıkarılması mümkün değil; gerekli çalışmaların tamamlanması zaman alacaktır. Ancak orta ve uzun vadede hem ekonomik hem de istihdam açısından önemli bir değer oluşturma potansiyeli taşıyor. Türkiye’nin son yıllarda altın ithalatı ciddi şekilde artmıştı. Bu keşif, ithalatı azaltma yönünde katkı sağlayabilir. Ayrıca, madencilik ve altyapı çalışmaları, lojistik faaliyetleri ve tedarik zinciri açısından bölgedeki istihdamı önemli ölçüde artıracaktır.”

Türkiye, her yıl ortalama 8 ila 10 milyar dolar değerinde altın ithal ediyor. Yerli üretimde sağlanacak her artış, ithalat bağımlılığını azaltarak dış ticaret dengesini güçlendirebilir. Ergezen’e göre, üretim başladığında Türkiye’nin altın üretim kapasitesine %30-40 oranında ek bir katkı sağlanması bekleniyor. Bu da Türkiye’nin kendi altın talebinin önemli bir kısmını yerli üretimle karşılayabilmesi anlamına geliyor.

Altın yatırımcıları açısından ise bu keşfin etkisinin sınırlı olacağını dile getiren Ergezen, “Küresel ölçekte bakıldığında 13 tonluk üretim oldukça küçük bir miktar. Bu nedenle altın fiyatları üzerinde kayda değer bir etkisi beklenmez. Ancak Türkiye özelinde, son dönemde yurt içi ve yurt dışı altın fiyatları arasındaki farkın açıldığı düşünülürse, bu keşif fiyat makasını bir miktar daraltma potansiyeline sahiptir” ifadelerini kullandı.

Keşif, küresel altın fiyatlarının rekor seviyelere yaklaştığı bir dönemde gerçekleşti. Jeopolitik gerilimler, faiz politikaları ve küresel piyasalardaki güvenli liman arayışları, altının değerini son yılların en yüksek seviyelerine taşıdı. Bu durum, Türkiye’deki yerli altın üretimini ekonomik açıdan daha cazip hâle getiriyor.

Türkiye, son yıllarda madencilik sektörünü yerli kaynaklara dayalı büyüme stratejisi çerçevesinde yeniden yapılandırdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin yıllık altın üretimi ortalama 40-45 ton seviyesinde bulunuyor. Sivas’taki bu rezervin ekonomik olarak işletilmesi hâlinde, üretim kapasitesinin %20-30 civarında artabileceği tahmin ediliyor.

Sivas’ta tespit edilen altın rezervi hem bölgesel kalkınma hem de ekonomik dengeler açısından önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor. Ekonomik fizibilite ve çevresel değerlendirme süreçlerinin tamamlanmasının ardından, Türkiye’nin altın üretiminde yeni bir döneme girmesi bekleniyor. Bu keşif, yalnızca yer altındaki bir zenginliği değil, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlık yolunda attığı yeni bir adımı temsil ediyor.
