Son yıllarda adı sıkça duyulan sessiz reflü, mide asidinin yemek borusuna kadar çıkmadan, boğaza ulaşarak farklı semptomlara yol açtığı bir sağlık sorunu olarak dikkat çekiyor. Peki sessiz reflü nedir, neden olur ve bu hastalıkla mücadele ederken nelere dikkat edilmelidir?
Sessiz reflü, tıbbi adıyla larengofarengeal reflü (LPR), klasik mide reflüsünden farklı olarak mide asidinin yemek borusunu aşarak boğaza kadar ulaşmasıyla ortaya çıkan bir sağlık sorunudur.
Klasik reflüde genellikle mide yanması ve göğüste ağrı ön plandayken, sessiz reflüde bu belirtiler görülmeyebilir. Bu nedenle hastalık “sessiz” olarak tanımlanır.
Sessiz reflü; mide ile yemek borusu arasında yer alan alt özofagus kapakçığının işlevini tam yerine getirememesi sonucu mide asidinin yukarı doğru çıkmasıyla oluşur.
Ancak bu asit, yemek borusunu geçerek geniz ve boğaza ulaşır. Bunun en yaygın nedenleri arasında:
Özellikle yatar pozisyonda mide asidinin yukarı çıkması daha kolay olur.
Sessiz reflü, çoğu zaman tipik mide reflüsü semptomları göstermediği için tanı konulması gecikebilir. Ancak bazı belirgin işaretler şu şekilde sıralanabilir:
Bu belirtiler uzun süredir devam ediyorsa, mutlaka bir kulak burun boğaz (KBB) ya da gastroenteroloji uzmanına başvurmak gerekir.
Sessiz reflü tanısı, çoğu zaman hastanın şikâyetleri doğrultusunda konulur. Ancak bazı durumlarda tanıyı kesinleştirmek için şu yöntemler kullanılabilir:
Fiberoptik larengoskopi ile boğaz ve ses tellerinin görüntülenmesi
PH metre testi ile asit seviyesinin ölçülmesi
Endoskopi ile yemek borusu ve mide kontrolü.
Sessiz reflü tedavisinde en önemli adım yaşam tarzı ve beslenme düzeninin değiştirilmesidir. İşte dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar:
Doktor kontrolünde gerektiğinde antiasit ilaçlar, proton pompa inhibitörleri ya da diyetisyen desteği ile tedavi planlanabilir.
Sessiz reflü tedavi edilmediğinde, boğazda kronik tahriş, ses tellerinde hasar, yutma güçlüğü ve uzun vadede solunum yolu enfeksiyonlarına yatkınlık gibi ciddi sorunlara neden olabilir. Bu nedenle sessiz reflü hafife alınmamalı, erken dönemde müdahale edilmelidir.