Kolon kanserinin çaresi yoğurt olabilir! 132 bin kişi araştırıldı
Bilim insanları, probiyotik açısından zengin yoğurdun kolon kanserine karşı koruyucu etkisi olabileceğini ortaya koydu. ABD’de yapılan geniş kapsamlı araştırma, düzenli yoğurt tüketiminin kolorektal kanser riskini azaltabileceğini gösteriyor.
Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, yoğurdun kolon kanserine karşı koruyucu etkisi olabileceğini gösteren yeni bir araştırmayı değerlendirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan geniş kapsamlı çalışmanın sonuçlarına göre, düzenli yoğurt tüketimi kolorektal kanser riskini azaltmada önemli bir rol oynayabilir.
Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, probiyotik bakterilerin insan sindirim sisteminde canlı kalarak bağırsak florası için faydalı olduğunu vurguladı. Bağırsaktaki zararlı mikroorganizmalarla rekabet ederek onların gelişmesini önleyen probiyotiklerin, aynı zamanda metabolitlerinin kana karışmasını engellediğini belirtti. Bu durumun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ifade eden Ercoşkun, probiyotiklerin K ve B12 vitamini gibi vücut için önemli bileşenleri de ürettiğini dile getirdi.
YOĞURDUN KOLON KANSERİ İLE BAĞLANTISI
ABD'de yapılan ve sonuçları Tandfonline Gut Microbes dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, uzun yıllar boyunca 132 bin kişi üzerinde gerçekleştirilen çalışma, düzenli yoğurt tüketen bireylerin tüketmeyenlere kıyasla daha düşük kolorektal kanser riskine sahip olduğunu ortaya koydu. Araştırmada, yoğurdun içerdiği probiyotik bakterilerin bağırsak mikrobiyotası üzerindeki olumlu etkileri sayesinde tümör oluşumunu baskılayabileceği tespit edildi.
BİFİDOBACTERİUM’UN KORUYUCU ETKİSİ
Çalışmada özellikle Bifidobacterium gibi faydalı bakterilerin tümör baskılayıcı etkilerinin olduğu ifade edildi. Araştırmacılar, yoğurt tüketiminin bağırsak mikrobiyotası ve bağışıklık sistemi üzerindeki pozitif etkileri sayesinde kolorektal kanser insidansında düşüşle bağlantılı olduğunu belirtti.
Günlük Beslenmede Yoğurdun Önemi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, probiyotik açısından zengin gıdaların günlük beslenme alışkanlıklarına dahil edilmesi gerektiğini vurgulayarak, yoğurdun doğal bir kanser önleyici strateji olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Bilimsel verilerin desteklediği bu tür doğal besinlerin, sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin dikkate alınarak düzenli tüketilmesi önerildi.
1-Sigara içmemek
Kanserden ölümlerin %30’ undan, akciğer kanseri vakalarının % 87’sinden sigara sorumludur. Ayrıca sigara; ağız, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, pankreas, mide, böbrek, idrar kesesi kanserine de yol açmaktadır. İçinde 100’e yakın kansere yol açan madde içeren bu sigaradan uzak durmak kanserden koruyucu önlemler arasındadır.
2-Alkol almamak ya da miktarını sınırlamak
Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserinin bilinen sebeplerindendir. Özellikle sigara ile beraber alkol almak kanser riskini oldukça artırmaktadır.
3-Radyasyondan uzak durmak
Güneş ışığına yani ultraviyole B ışınlarına uzun süre maruz kalmak deri kanserine yol açmaktadır. Uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırmaktadır. Yaz aylarında 11.00- 16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığından uzak kalınmalı ve koruyucu kremler kullanılmalıdır.
4-Enfeksiyonlardan korunmak
Dünyada tüm kanserlerin 1/5’i kronik enfeksiyonlara bağlıdır. Human Papilloma virüsü rahim ağzı kanserine, Hepatit B virüsü karaciğer kanserine neden olmaktadır. Ayrıca AIDS hastalığı olanlarda birçok kanser daha fazla görülmektedir. Güvenli bir cinsel yaşam ve aşılanma ile bu enfeksiyonlardan ve kanserden korunulabilir.
5-Sağlıklı beslenmek
Kanser riskini artıran gıdalardan uzak durmak, kısa zamanda yüksek ateşte pişirme gibi yöntemlerden kaçınmak önemlidir. Kanserle savaşan besin ögeleri içeren gıdalar tüketilmeli, günde en az 2-2.5 litre su içilmelidir. Sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalıdır. Günde 2-3 gramdan fazla tuz tüketmemek gerekir. Fazla kırmızı et tüketimi, kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı için haftada en fazla yarım kilo kırmızı et tüketilmeli, bunun yerine; balık, tavuk, hindi gibi beyaz etler tercih edilmelidir. Bakla, kuru fasulye, nohut, börülce, mercimek gibi bitkisel proteinler sofralardan eksik olmamalıdır. Şeker ve yağ tüketimine de dikkat edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve yenilmelidir. Ispanak, kara lahana, brokoli, pazı, marul gibi koyu yeşil; domates, pancar, nar gibi koyu kırmızı; havuç, bal kabağı, kayısı gibi koyu sarı-turuncu; kırmızı lahana, patlıcan gibi mavi-mor; sarımsak, soğan gibi beyaz sebzeler meyveler ile beslenilmeli yani sofralar renkli olmalıdır. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih edilmeli yani kanserden koruyucu besinleri almak için “tam” beslenilmelidir.
6-Egzersiz yapmak
Her gün düzenli olarak en az 30 dakika egzersiz yapanlarda; meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülmektedir.
7-Kilo dengesini korumak
Aşırı kilolar başta meme kanseri olmak üzere; kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile kanser riski belirgin olarak azalmaktadır.
8-Kanserin erken belirti ve bulgularını bilmek
Açıklanmayan kilo kaybı, ateş, halsizlik, ağrı, deri değişiklikleri, bağırsak ve idrar alışkanlıklarındaki değişiklikler, beklenmedik ve anormal kanamalar ile akıntılar, iyileşmeyen yaralar, vücutta ele gelen kitleler, şişlikler, yutma güçlükleri, hazımsızlık ve ses kısıklığı kanserin belirtileri olabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.
9-Kanser riskini bilmek ve kanser tarama programlarına girmek
Kişide herhangi bir şikayet olmasa bile, belli yaşlarda yapılan tarama testleri ile kanser erken evrede saptanabilmektedir.
10-Stresle başa çıkmak
Stres, dolaylı olarak kanseri tetikleyebilmektedir. Egzersiz, meditasyon, danışmanlık ve konuşma tedavileri, grup terapileri, sosyal destek, depresyon ve anksiyete giderici ilaçların kullanımı gibi yaklaşımlar stresle başa çıkmak için önemli yöntemlerdir.