Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Yeni bir araştırma, dünya genelindeki veri merkezlerinin büyük bölümünün ideal sıcaklık aralığının dışında çalıştığını ortaya koyuyor. Aşırı sıcaklar ve yapay zekâ talebi, enerji yükünü her geçen gün artırıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki veri merkezlerinin nerelere kurulduğu, teknoloji dünyasında ezber bozan bir tabloyu gözler önüne serdi. Endüstri standartlarını belirleyen ASHRAE rehberliğine göre veri merkezleri için ideal hava giriş sıcaklığı 18 ile 27 derece arasında olmalı. Ancak küresel ölçekte yapılan haritalama çalışması, faal durumdaki 8 bin 808 tesisin yaklaşık 7 bininin bu aralığın dışında çalıştığını gösteriyor. Yani açıkçası, sektörün büyük bölümü iklimle uyumsuz koşullarda ayakta durmaya çalışıyor.
Araştırma, iklimsel uyumsuzluğun neredeyse küresel bir norm hâline geldiğine işaret ediyor. Yaklaşık 600 veri merkezi, yıllık ortalama sıcaklığın 27 derecenin üzerine çıktığı bölgelerde faaliyet gösteriyor. Öte yandan birçok tesis de 18 derecenin altındaki soğuk iklimlerde çalışıyor. Bu da her iki uçta da verimlilik sorunlarını beraberinde getiriyor.
Çarpıcı örneklerden biri Singapur. Yıl boyunca sıcaklıkların 33 derece civarında seyrettiği, nem oranının ise sık sık yüzde 80’in üzerine çıktığı ülkede, tüm bu zorlu koşullara rağmen 1,4 gigawatt’tan fazla veri merkezi kapasitesi bulunuyor. Yani teknoloji altyapısı, neredeyse iklimle inatlaşarak büyüyor.
Yüksek ortam sıcaklıkları, veri merkezlerinde soğutma ihtiyacını ciddi biçimde artırıyor. Bu durum yalnızca işletme maliyetlerini yükseltmekle kalmıyor, elektrik iletim verimliliğini de düşürüyor. Sonuç olarak yerel enerji şebekeleri üzerinde ek bir baskı oluşuyor.
Uluslararası enerji tahminlerine göre veri merkezleri, 2024 yılında yaklaşık 415 terawatt-saat elektrik tüketti. Bu rakam, küresel elektrik talebinin yaklaşık yüzde 1,5’ine denk geliyor. Yüksek yoğunluklu sistemlerin ve yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte bu tüketimin 2030’a kadar iki katından fazla artması bekleniyor.
Sunucular için yer seçimi yapılırken genellikle elektrik erişimi, enerji fiyatları, su kaynakları ve arazi maliyetleri ön planda tutuluyor. Doğrusu, ticari hesaplar çoğu zaman sıcaklık uygunluğunun önüne geçiyor. Bu nedenle pek çok yeni proje, iklim açısından ideal olmayan bölgelerde hayata geçiriliyor.
Küresel ölçekte hâlâ en yaygın soğutma yöntemi hava soğutma sistemleri. Mevcut tesislerin yarıdan fazlası bu yöntemi kullanıyor. Sıvı tabanlı soğutma ise özellikle yüksek güç çeken sistemler için umut vadediyor ancak mevcut altyapının bu sisteme dönüştürülmesi ciddi sermaye gerektiriyor.
Risk analizleri, 2040 yılına gelindiğinde aşırı sıcakların dünyadaki büyük veri merkezi kümelerinin yaklaşık üçte ikisini etkileyeceğini ortaya koyuyor. Singapur’un yanı sıra Nijerya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerdeki tüm tesisler şimdiden kritik sıcaklık eşiğinin üzerinde yer alıyor.