Yapay zeka (YZ), teknolojik ilerlemelerin lokomotifi olarak meslekleri dönüştürüyor, insan emeğinin geleceğini yeniden şekillendiriyor. Veri girişinden müşteri hizmetlerine, lojistikten sağlık sektörüne kadar birçok alanda Yapay zekanın etkisi hissedilirken, bu dönüşüm fırsatlarla birlikte ciddi tehditleri de beraberinde getiriyor.
Peki, hangi meslekler en çok risk altında? İnsan emeği tamamen yapay zekaya teslim mi olacak? Bu dönüşüme uyum sağlamak için ne yapmalıyız? Sorularını Tgrthaber.com Editörü Ceyda Altun’a cevaplayan SETA Siyaset Direktörlüğü Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Cenay Babaoğlu; yapay zeka teknolojisinin olumlu ve olumsuz taraflarının detaylarını etraflıca anlattı.
İşte röportajın detayları:
1. Yapay zeka hangi meslekleri en çok tehdit ediyor?
Yapay zeka, teknolojik gelişmelerin hızlanmasıyla birlikte toplumsal dönüşümleri tetikleyen bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. YZ’nin meslekler üzerindeki etkisi, özellikle otomasyon ve veri işleme kapasitesinin artmasıyla belirginleşmektedir. YZ’nin doğrudan hangi meslekleri tehdit ettiğine dair spesifik listelere hazırlanabilir ya da daha az etkileyecek listelerden bahsedilebilir ancak genel olarak otomasyonun yoğun olduğu, tekrarlayan ve veri odaklı görevlerin yer aldığı mesleklerin daha fazla risk altında olduğu söylenebilir.
Örneğin, veri girişi ve analiz meslekleri doğrudan etkilenebilir. Veri giriş elemanları, basit veri analizi yapan pozisyonlar ve muhasebe gibi rutin işlemler, YZ’nin hızlı veri işleme kapasitesi nedeniyle hızla dönüşebilir. Dolayısıyla temel düzeyde memuriyetler ya da bazı ofis çalışanları bu gelişmelerden etkilenebilir. Google’ın Gemini 1.5 Pro modeli gibi araçlar, çeviri, kodlama ve veri analizi gibi alanlarda insan performansını aşma potansiyeline sahiptir. Yine aynı araçlar anlık çeviri hizmetlerini ya da çevirmenlik mesleğini tehdit edebilir.
Otonom araçlar ve YZ destekli lojistik sistemler, şoförlük ve depo yönetimi gibi meslekleri dönüştürmektedir. İsrail’in otonom saldırı sistemlerinde YZ kullanımı, bu teknolojinin lojistik ve operasyonel alanlarda ne kadar ileri gidebileceğini göstermektedir. Dolayısıyla bu alandaki otomasyon arttıkça lojistik ve dağıtım sektöründe işkolları tehdit altında denebilir. Aynı şekilde otonom araçlar arttıkça şoförler açısından bir risk doğurabilir.
Müşteri Hizmetleri bu alandan en çok etkilenen mesleklerden halihazırda. Geliştirilen Chatbot’lar ve YZ destekli dil modelleri, müşteri hizmetleri temsilcilerinin görevlerini büyük ölçüde devralmakta. Bu modellerin insanileşme oranı ve Turing testindeki başarıları, bu alandaki dönüşümü hızlandırmaya devam ediyor.
Sağlık alanındaki gelişmeler de sağlık çalışanlarını etkilemektedir. Sony’nin mikro-cerrahi robotik kolları gibi YZ destekli teknolojiler, cerrahi işlemlerin otonomlaşmasına yol açabilir. Bu, bazı cerrahların rollerini destekleyici bir konuma dönüştürebilir, öncelikle bazı riskli alanlarda sonrasında belki tamamen bakım hizmetleri robotikleşebilir. Ancak yakın zamanda sağlık çalışanları tamamen tehdit altında denemez.
YZ’nin meslekler üzerindeki etkisi, yalnızca iş kaybı değil, aynı zamanda yeni iş alanlarının ortaya çıkmasıyla da ilişkilidir. Ancak, otomasyonun yoğun olduğu alanlarda çalışanların dönüşüme hazırlıklı olması gerektiği açıktır.
2. İnsan emeği tamamen yerini yapay zekaya bırakır mı?
YZ’nin hızlı gelişimi, insan emeğinin yerini alma potansiyelini artırıyor olsa da insan emeğinin tamamen yerini alacağı bir senaryo, mevcut teknolojik ve etik tartışmalar ışığında henüz gerçekçi görünmemek. YZ, özellikle tekrarlayan ve öngörülebilir görevlerde insan emeğini desteklemekte veya yerine geçmektedir. Lakin duygusal zeka ve etik karar alma gibi insana özgü yetkinlikler hâlâ kritik öneme sahiptir.
YZ’nin korkutucu yolculuğu, kontrolsüz büyümesi ve etik sorunlarla dolu bir alan açması nedeniyle dikkatle ele alınmalıdır. Örneğin, OpenAI’nin GPT-4o modelinin tanıtımı ve tartışmalı veri kullanımı, YZ’nin insan emeğini desteklemekten çok, büyük veri setleriyle “yapay genel zeka” hedefine yöneldiğini göstermektedir. Bu durum, distopik senaryoları akla getirse de insan gözetimi ve etik denetim mekanizmalarıyla YZ’nin insan emeğiyle birlikte çalışması mümkün olabilir.
Ayrıca, YZ’nin kötüye kullanımı (örneğin, İsrail’in Filistin’deki otonom saldırı sistemleri) ve etik ihlaller (ünlü isimlerin sesinin, görüntülerinin izinsiz kullanımı) gibi olaylar, YZ’nin insan emeğini tamamen devralmasından ziyade, insan kontrolünün önemini ortaya koymaktadır. İnsan emeği, özellikle etik karar alma, toplumsal bağlamları anlama ve demokratik süreçleri koruma gibi alanlarda vazgeçilmezdir. Dolayısıyla, YZ’nin öncelikle insan emeğini destekleyici bir araç olarak konumlanması, tamamen yerini almaktan daha olası bir senaryodur. Diğer taraftan YZ’nin hızla gelişen yapısı, diğer teknolojik yeniliklerin devamlılığı gelecekte insanı dışlayan hatta insana karşı gelişmelere de neden olabilir. Bu nedenle özellikle YZ’nin denetimi ve etik kurallar en önemli hususların başında geliyor.
3. Bu dönüşüme uyum sağlamak için ne yapmalıyız?
YZ çağında dönüşüme uyum sağlamak, bireylerin dijital özerkliğini güçlendirmek, mahremiyet erozyonunu engellemek ve algoritmik hakimiyetin risklerini azaltmak için çok boyutlu bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu kapsamda hem bireysel hem de toplumsal düzeyde alınabilecek önlemler sıralanabilir:
Mahremiyet Odaklı Tasarım ve Şeffaflık: YZ sistemlerinin geliştirilmesinde “mahremiyet odaklı tasarım” ilkesi benimsenmelidir. Google’ın Gemini ve Microsoft’un Windows Recall gibi uygulamaların izinsiz veri toplama pratikleri, bireylerin dijital özerkliğini tehdit etmektedir. Kullanıcıların verileri üzerinde tam kontrol sahibi olabilmesi için şeffaf veri toplama süreçleri ve bilgilendirilmiş rıza mekanizmaları kurulmalıdır.
Etik Denetim ve Düzenlemeler: YZ sistemlerinin geliştirilme, test ve dağıtım süreçleri, insan hakları, şeffaflık ve adalet ilkelerine uygun olarak denetlenmelidir. Avrupa Birliği’nin YZ Yasası, bu konuda önemli bir başlangıç noktasıdır, ancak dinamik YZ sistemlerinin karmaşıklığı nedeniyle düzenlemelerin esnek ve güncel tutulması gerekmektedir. Türkiye’de KVKK gibi mekanizmalar, veri mahremiyetini koruma açısından önemli bir adımdır, ancak daha geniş dijital haklar tanımlanmalıdır.
Eğitim ve Yetkinlik Geliştirme: Bireylerin YZ çağında rekabetçi kalabilmesi için dijital okuryazarlık ve teknik beceriler geliştirilmelidir. Örneğin, YZ destekli eğitim bireylerin yeni beceriler kazanmasına olanak sağlayabilir. Meslek grupları, YZ’nin destekleyici bir araç olarak nasıl kullanılacağını öğrenmelidir.
Algoritmik Tarafsızlık ve Denetim: YZ sistemlerinin önyargılı çıktılar üretmesini engellemek için yüksek riskli YZ sistemlerine zorunlu denetim mekanizmaları getirilmelidir. Yakın dönemde gündeme gelen Grok’un tartışmalı cevapları ve COMPAS algoritmasının ırkçı önyargıları, YZ’nin tarafsızlığını sağlama ihtiyacını ortaya koymaktadır.
Toplumsal ve Küresel İşbirliği: Türkiye, daha adil bir dijital alan talebiyle YZ yarışında yerini almalıdır. Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025) gibi adımlar, bu konuda önemli bir başlangıçtır. Ancak, küresel düzeyde etik standartlar ve insan haklarına saygılı bir YZ ekosistemi için uluslararası işbirliği şarttır.
Bu önlemler, YZ’nin sunduğu fırsatları değerlendirirken, bireylerin mahremiyetini, özerkliğini ve toplumsal adaleti koruma hedefini desteklemektedir. YZ’nin yıkıcı etkilerinden korunmak için insan odaklı bir yaklaşım benimsenmeli ve teknoloji, insanlığın ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde yönlendirilmelidir.