Özür dilerken iki kelimeyi asla kullanmayın! İletişim uzmanlarına göre bunlar sizi 'sahte ve samimiyetsiz' gösteriyor.

Özür dilemek çoğu zaman rahatsız edici olabilir çünkü bu bizi kırılgan bir duruma sokar. Ya sen hatayı kabul eder ve karşındaki bu fırsatı değerlendirip üstüne gelmeye devam ederse? Ya özrün seni herkesin önünde utandırırsa? Ya kendinle ilgili yüzleşmek istemediğin bir şeyle yüzleşmeye zorlanırsan?

Ancak gerçek bir özür dilemeyi öğrenmek, hem kendiniz hem de karşınızdaki kişi için harika sonuçlar doğurabilir. CNBC'de yer alan habere göre, iletişim uzmanları ve "Doğru Şeyi Söyle" kitabının ortak yazarları Kenji Yoshino ve David Glasgow yaptıkları araştırma ″özür dilerim" cümlesini kurmakta iyi olan kişilerin hangi iki kelimeden kaçındıklarını tespit etti: "Eğer" ve "ama".

Yoshino  ve Glasgow bu iki kelimelinin sizi insanları özür dilerken sahte ve samimiyetsiz gösterdiğini söylüyor:

1. "EĞER" KULLANMAK: SEBEP OLUNAN ZARARI FARK EDEMEMEK!

Özrünüzü nitelemek için "eğer" kullandığınızda, yanlışın kendisine değil, özür bekleyen kişinin yanlışa tepkisini sorguluyorsunuz. Daha da kötüsü, "eğer" kelimesi, suçu başka yöne çevirmeye çalışmak analamına geliyor ve başka bir deyişle "Bana verdiğin tepkinin abartılı olduğunu göremeyecek kadar yaralandıysan, özür dilerim” demek anlamını taşıyor

2. "AMA" KULLANMAK: EYLEMLERİNİZ İÇİN SORUMLULUK ALMAMAK

"Üzgünüm ama..." ile başlayan bir özür dilediğinizde, yalnızca sorumluluktan kaçmakla kalmaz, aynı zamanda zararın yeniden olabileceğini de ima etmiş olursunuz.

Örneğin, "Üzgünüm ama berbat bir sabah geçiriyordum" derseniz, karşınızdaki kişi, kötü bir gün daha geçirdiğinizde aynı davranışı tekrar edip etmeyeceğinizi merak edebilir. Hatayı mazur göstermeye çalışan bir başka klasik "ama" biçimi de "Üzgünüm ama öyle demek istemedim."

Eylemleriniz için karşınızdakine bir bağlam sunmak yardımcı olabilir. Davranışınızın ne kadar şiddetli olduğuna bağlı olarak, diğer kişi zor bir dönemden geçtiğinizi ve karakter dışı davrandığınızı öğrenirse daha az olumsuz etki hissedebilir.

Bir açıklama teklif etmek istendiğinde, en iyi soru, bunu kendiniz için mi yoksa diğer kişi için mi yaptığınızdır. "Lütfen davranışlarımı mazur görün çünkü o 'gerçek ben' değildim" mi diyorsunuz yoksa "Gerçek bendim ama olmayı arzuladığım 'ben' değildim" mi diyorsunuz? Bu iki cümle arasındaki farkı iyice düaşünün!

GERÇEK BİR ÖZÜR NASIL OLMALI YA DA NASIL ÖZÜR DİLENİR?

Düşünün, iştesiniz ve aynı etnik kökene sahip iki meslektaşınızın ismini karıştırıyorsunuz. Şöyle bir şey söyleyebilirsiniz: "İsimlerinizi karıştırdığım için özür dilerim. Seni utandırdığımın farkındayım. Bunun bir daha olmaması için elimden geleni yapacağım.

Etkili ve samimi bir özür, şu dört şeyi içinde barındırmalıdır:

FARKINDA OLMA:

Bu neden olunan zararı bil. Özür dilerken, "Yanlış bir şey yaptıysam özür dilerim" veya "Üzüldüysen özür dilerim" gibi sözlerden kaçınmak gerekir. Bu cümleler verilen zararın farkında olunmadığı anlamını taşır.

SORUMLULUK

Verdiğin zararı kabul et. "Üzgünüm ama sefil bir gün geçiriyordum", "Üzgünüm ama öyle demek istemedim" gibi "ama" eiçeren özürler kullanarak bu konudaki sorumluluğun kabul etmediğinizi göstermeyin.

VİCDAN AZABI

Zarar vermekten içten pişmanlık duyduğunuzu ifade edin. Eylemlerinizi haklı çıkarmaya çalışmayın, kendinizi azarlayarak da vicdan azabı çekmeyin. Pişmanlık belirli bir kelime biçimiyle karakterize edilmez. Önemli olan söylediğin şeyi gerçekten kastetmiş olmandır.

DÜZELTME

Telafi, zararı düzeltmek için harekete geçmek anlamına gelir. Araştırmalar, bir özür beyanını telafi ile birleştirmenin, tek başına bir beyanda bulunmaktan daha büyük olasılıkla affedilmeye yol açtığını gösteriyor. Zorluğu ise bazen önemli ölçüde zaman ve enerji gerektirebilmesidir. Ve bir özrün yarattığı uzun ömürlü bir yükümlülük, bunu vermeyi zorlaştırabilir.