Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Değerli metaller Aralık ayının ilk yarısında küresel piyasalarda dikkat çeken bir ralli yaşadı. Altın ve gümüş fiyatlarında görülen sert yükseliş, hem makroekonomik gelişmelerin hem de jeopolitik risklerin etkisiyle güç kazandı.

Altın fiyatlarında görülen hızlı artışın merkezinde ABD Merkez Bankası’nın faiz politikası yer alıyor. Fed’in Aralık toplantısında çeyrek puanlık faiz indirimi gerçekleştirmesi, dolar endeksinin geri çekilmesine ve yatırımcı ilgisinin değerli metallere yönelmesine yol açtı. Enflasyona karşı güvenli varlık arayışının güçlenmesiyle birlikte, düşük faizlerin nakit taşımanın getirisini zayıflatması altına olan talebi belirgin şekilde artırdı. Piyasalarda Fed’in 2026 boyunca da faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi işlenirken, bu eğilim altın talebinin yüzde 10 civarında artmasına katkı verdi.

Küresel merkez bankalarının yıl içinde gerçekleştirdiği yüksek hacimli altın alımları da fiyatların yukarı yönlü hareketine büyük etki yaptı. 2025’in ilk üç çeyreğinde 850 tonun üzerinde altın alımı yapılırken, yalnızca Kasım ayında 53 tonluk bir alım kaydedildi. Çin Halk Bankası’nın rezerv döndürme politikası kapsamında dolar varlıklarını azaltıp altına yönelmesi, bu resmi talebin en dikkat çeken adımlarından biri oldu. Bu süre boyunca ETF girişleri ve bireysel yatırımcıların artan talebi de fiyatları destekleyen nedenler arasında yer alıyor.

Jeopolitik ortamın giderek daha da belirsizleşmesi, altına yönelik güvenli liman talebinin güçlenmesine neden oldu. ABD’de yönetim değişikliği sonrası Çin’e uygulanan yeni tarifelerle yeniden alevlenen ticaret gerilimleri, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail-İran hattındaki tırmanış küresel risk seviyesini artırdı. Stagflasyon endişelerinin yatırımcı davranışlarına yansıması, altının küresel ölçekte daha fazla tercih edilmesine katkı sağladı. Türkiye’de ise dolar/TL paritesinin yüksek seyri, ons altındaki artışları gram fiyata hızla yansıtarak rekor seviyelerin oluşmasına yol açtı.

Gümüş fiyatlarındaki artış, altın ile başlayan hareketin ötesinde, kendi piyasasına özgü dinamiklerle daha keskin bir ivme kazandı. Gümüşün hem yatırım aracı hem de sanayi metali olarak çift yönlü talep görmesi, fiyatların kısa sürede rekor seviyelere ulaşmasında belirleyici oldu. 2025 boyunca güneş enerjisi, elektrikli araçlar ve 5G altyapısındaki genişleme gümüş tüketimini artırırken, bu yükseliş endüstriyel talebin piyasa üzerindeki etkisini belirginleştirdi. Güneş panellerinde kullanılan gümüş macununun tüketiminde yıl içinde yüzde 29’luk artış gözlenmesi ve elektrikli araçlarda araç başına 45-55 gram aralığında gümüş kullanılması, bu talep yoğunluğunu destekledi.

Madencilik üretimindeki yavaşlama, gümüşte arz-talep dengesizliğini daha görünür hale getirdi. Son 10 yılda Orta ve Güney Amerika başta olmak üzere çeşitli bölgelerde üretimde düşüşler yaşanırken, 2024 yılında oluşan 250 milyon onsun üzerindeki arz açığının 2025’te de devam ettiği belirtiliyor. Fiziksel stokların küresel ölçekte erimesi, piyasadaki sıkışıklığı güçlendirdi. COMEX depolarında görülen daralma ve Türkiye’de rafinerilerin teslim sürelerinin 35-45 güne kadar uzaması, gümüşün fiziki arzındaki baskıyı net şekilde yansıttı.

ABD’nin gümüşü “kritik mineral” olarak sınıflandırmasının ardından İsviçre gibi bazı ülkelerden ithalata yüzde 39’a ulaşan gümrük tarifeleri uygulanması da fiyatlar üzerinde ek etki yaptı. Bu kararlar, tedarik zincirinde hem maliyet hem de erişim zorluklarını artırırken, yatırımcıların gümüşe olan ilgisini yıl boyunca güçlendirdi.