Türkçede temizlik ve sosyalleşme mekânı denince akla gelen ilk kelime “hamam”dır; ancak hamamın diğer adı nedir sorusu dil meraklılarının sıkça gündeme getirdiği ayrıntılardan biridir. Sözcük, Arapçadan dilimize girmiş olsa da Osmanlı’dan kalan günlük konuşma kalıplarında birden fazla eş anlamlıya rastlanır. Hamam kültürünün Anadolu’daki yayılımı, “banyo” ve “ılıca” gibi kelimeleri de aynı kavram etrafında toplar. Arkeolojik bulgularda Roma döneminin hypocaust sistemiyle ısınan hamamlarına “thermae” dendiğini gördüğümüzde eş anlamlıların tarihsel katmanları da ortaya çıkar.
Arapça “hammām” kökünden gelen hamam, “ısıtılmış yer, sıcak su” anlamlarını taşır. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde kubbeli, mermer göbek taşlı yapılara adını veren kelime, seyyah notlarında “Turkish Bath” olarak kaydedilmiş; böylece Batı dillerine çevrilmiş ilk Türkçe sözcüklerden biri olmuştur. Dil tarihçileri 16. yüzyıl seyahatnâmelerinde “yalı hamamı” ve “kapılı hamam” tamlamalarıyla zengin anlam katmanları tespit eder.
Cevap sözlüklere göre iki ana başlıkta toplanır: banyo ve ılıca.
Günlük konuşmada “Gidip banyo yapayım” denildiğinde özel bir hamam yapısı kastedilmez; evdeki duş kabini de bu anlamı karşılar. Ancak “Banyo hamamı” tamlaması, halka açık ücretli tesislere işaret eder. “Ilıca” kelimesi ise genellikle tatil planı bağlamında geçer: “Yazın Afyon ılıcalarına gideceğiz.” Burada yapıdan çok şifalı su vurgusu öne çıkar. Sonuç olarak banyo ve ılıca, hamamın birebir eş anlamlısı değildir; ancak bağlama göre “hamam” yerine kullanılabilir.