İlkbaharın sadece Nisan ayıyla sınırlı hale geldiği günümüzde, ani ısı ve iklim değişiklikleri insanların hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını tehdit ediyor. Uzmanlar, son 20 yılda hastanelere yapılan başvurulardaki büyük artışın temelinde bu değişimlerin yattığını belirtiyor.
Yapılan değerlendirmelere göre, Türkiye’de Nisan ayı, gün içinde hava durumunun en sık ve ani değiştiği dönem olarak öne çıkıyor.
Göğüs ve sırt ağrılarından uzayan öksürüğe, eklem ağrılarından enerji kaybına kadar pek çok rahatsızlık bu süreçte daha sık görülüyor.
Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, 2002 yılında 208 milyon olan doktora başvuru sayısının, 2023 itibarıyla 973 milyona yükseldiğini belirterek, "Bu artış, nüfus artış hızının çok üzerinde. Sebebi ise başta ilkbahar ve sonbahar gibi geçiş aylarının ani sıcaklık değişimlerine sahne olması" dedi.
Kapalı ortamlarla dış ortam arasındaki sıcaklık farkının vücutta çeşitli sağlık sorunlarına neden olduğunu vurgulayan Özkaya, "Bu fark, giyim tercihlerinden metabolik tepkilere kadar birçok şeyi etkiliyor. Soğuk algınlığı, halsizlik, uzun süreli öksürük gibi şikayetler bu dönemlerde artıyor. Grip ve zatürre nedeniyle hastaneye yatış oranları yüksek. Her üç hastadan biri yatarak tedavi alıyor" ifadelerini kullandı.
Fiziksel belirtilerin uzaması halinde ruhsal sorunların da tetiklenebileceğine dikkat çeken Özkaya, huzursuzluk, öfke patlamaları, sosyal şiddet ve duygu durum bozukluklarının da iklim değişimlerinden etkilendiğini belirtti.
Özkaya'nın dikkat çektiği bir diğer önemli konu ise barometrik basınç. Hava olaylarıyla birlikte değişen bu atmosfer basıncı, migren, eklem ağrısı, kronik yorgunluk, tansiyon ve kan şekeri dalgalanmaları gibi sorunlara yol açabiliyor. "Bazı bireyler, vücutlarında barometrik basınç değişimini doğrudan hissedebilir. Özellikle baş ağrıları ve eklem ağrıları bu duruma bağlı gelişebiliyor" dedi.
Merkezi sistemle havalandırılan ofislerde çalışanları ilgilendiren önemli bir başka sağlık riski ise "hasta bina sendromu." Özkaya, bu sendromun yaygınlaştığını vurgulayarak, "Merkezi klima sistemlerinin kullanıldığı iş yerlerinde, ortama salınan küfler ve mikroskobik partiküller; geçmeyen öksürük, baş ağrısı, göz ve boğazda tahriş, konsantrasyon bozukluğu ve depresyona kadar giden psikolojik etkiler yaratabiliyor" dedi.
Vatandaşların bu ani değişimlere karşı dikkatli olması gerektiğini belirten Özkaya, şu önerilerde bulundu:
“Çok kalın ya da ince kıyafetler yerine kat kat giyinmeyi tercih edin. Aşırı sıcak veya soğuk içeceklerden uzak durun. Ani hava olaylarına maruz kalmamaya çalışın. Ayrıca stres ve enerji düşüklüğüne neden olabilecek sosyal ortamlardan uzak durmak da önemli.”
Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda iklim değişikliklerinin daha da belirgin hale geleceğini vurgulayarak, toplumun bu değişime fiziksel ve psikolojik olarak adapte olması gerektiğini belirtiyor.