Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
İngiltere’de yapılan yeni bir arkeolojik kazı, insanlığın ateşi bilinçli şekilde kullanmaya düşündüğümüzden yüz binlerce yıl önce başladığını ortaya koydu.
Ateşin kontrol altına alınması, insanlık tarihinin en kritik eşiklerinden biri. Isınma, beslenme, korunma ve sosyal yaşam… Hepsinin merkezinde ateş var. Ancak ateşin ne zaman ve nasıl bilinçli biçimde kullanılmaya başlandığı konusu, bilim dünyasında uzun süredir tartışılıyor.
Bugüne kadar yaygın kabul gören görüş, insanların ateşi düzenli ve bilinçli şekilde kullanmasının yaklaşık 50 ila 100 bin yıl öncesine dayandığı yönündeydi. Fakat 2025 yılıyla birlikte art arda gelen yeni bulgular, bu kronolojinin ciddi biçimde sorgulanmasına neden oldu.
Son olarak İngiltere’nin Barnham bölgesinde yapılan kazılar, ateş kullanımına dair ezberleri bozacak nitelikte bulgular ortaya koydu. Arkeologlar, bölgede yaklaşık 400 bin yıl önce ateşin bilinçli şekilde yakıldığına işaret eden izlere ulaştıklarını açıkladı.
Bu keşif, insanlığın ateşi kontrol altına alma becerisini düşündüğümüzden 300–350 bin yıl daha erken bir döneme taşıyor. Yani ateş, sanılandan çok daha önce insan hayatının merkezine girmiş olabilir.
Kazılarda ortaya çıkarılan yanmış toprak tabakalarının 700 derecenin üzerine çıkan sıcaklıklara maruz kaldığı belirlendi. Bu durum, ateşin doğal bir yangın sonucu değil, uzun süreli ve kontrollü biçimde yakıldığını düşündürüyor.
Dahası, bölgede bulunan ve yüksek ısıdan zarar gördüğü anlaşılan el baltaları, ateşin yalnızca çevresel bir unsur olmadığını, aynı zamanda teknolojik amaçlarla da kullanıldığını gösteriyor. Yani ateş, gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş olabilir.
Keşfi daha da çarpıcı kılan detay ise kazı alanında bulunan iki parça demir pirit. Çakmak taşına vurulduğunda kıvılcım çıkaran bu mineral, ateş yakmanın bilinen en eski yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Britanya Müzesi’nden paleoarkeolog Dr. Andrew Davis, bu bulgunun önemini şu sözlerle vurguluyor:
Bu kalıntılar, ateşi sadece muhafaza etmekten değil, gerektiğinde yeniden üretme becerisinden söz etmemizi sağlıyor.
Bu da erken insan topluluklarının ateşi bilinçli şekilde yakabildiğine güçlü bir işaret olarak değerlendiriliyor.
Barnham’daki ateş bulguları, yalnızca teknolojik değil, düşünsel gelişime dair kabulleri de yeniden gündeme taşıyor. Ateş yakabilmek; planlama yapmayı, neden-sonuç ilişkisi kurmayı ve bilgiyi kuşaktan kuşağa aktarmayı gerektiriyor.