Tgrt Haber

Meşgul olmanın yüceliği yanılgısı

16 Mayıs 2024 13:59 | Güncelleme :16 Mayıs 2024 14:22

Günümüzün hızlı tempolu dünyasında, meşgul olmak adeta bir başarı simgesi haline gelmiş durumda. Çoğumuz, günün her saatini bir şeylerle doldurmanın, sürekli olarak üretken olmanın ve durmaksızın çalışmanın övüldüğü bir kültürde yaşıyoruz. Ancak bu "MEŞGULİYET YÜCELTMESİ” hem fiziksel ve zihinsel sağlığımızı olumsuz etkiliyor hem de yaşamın gerçek anlamını göz ardı etmemize neden oluyor.

Meşgul olmanın yüceltilmesi, verimlilik ve başarı ile özdeşleştiriliyor. Sosyal medya platformlarında, sürekli olarak dolu ajandalar ve uzun yapılacaklar listeleri paylaşan insanları görmek olağan hale geldi. Ancak bu sürekli meşgul olma hali, aslında derin bir huzursuzluk ve tatminsizlik kaynağı olabilir. Zira sürekli bir şeylerle meşgul olmak, anı yaşamayı ve gerçekten önemli olan şeylere odaklanmayı engeller.

Meşguliyetin övüldüğü bu kültürel bakış açısı, çocukların hayatına da yansıyor ve onların da sürekli meşgul tutulması gerektiği düşünülüyor. Ebeveynler ve eğitimciler, çocukları her anını planlanan aktivitelerle doldurarak onların daima üretken olmasını teşvik ediyor. Ancak, çocukların da dinlenmeye, oyun oynamaya ve hayal güçlerini serbest bırakmaya ihtiyacı vardır. Oysa aşırı programlanmış yaşam tarzı, çocukların stres seviyelerini artırabilir ve doğal gelişim süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Çocuklara da sakinleşmeyi ve anı yaşamayı öğretmek, onların sağlıklı ve mutlu bireyler olarak büyümelerine katkı sağlar.

Meşgul olmanın parlatıldığı bu dönemde sakinleşmek ve anı yaşamak, modern hayatın karmaşasında kaybolan değerler haline geldi. Oysa ki, sakinleşmek, stres düzeylerini azaltmanın ve genel iyilik halini artırmanın anahtarıdır. Zihni ve bedeni dinlendirmek, oluşturuculuğu artırır ve karar verme yetisini güçlendirir. Meşguliyetin sürekli olarak yüceltilmesi ise zamanla tükenmişlik, enerji kaybı, umutsuzluk ve motivasyon eksikliği şikayetlerine yol açar. Bu duruma düşmemek için, kendimize dinlenme ve yenilenme zamanı ayırmak esastır. Zaman yönetimi stratejilerini kullanarak, iş ve kişisel yaşam arasındaki dengeyi sağlamak mümkündür. Özellikle "hayır" demeyi öğrenmek, gereksiz yükümlülüklerden kaçınarak daha anlamlı işlere odaklanmamıza yardımcı olur.

Sakinleşmek ve hayatın tadını çıkarmak, sadece bireysel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de faydalıdır. Gerçek başarı, meşguliyetin miktarıyla değil, yaşanan anların kalitesiyle ölçülür. Hayatın hızına kapılmak yerine, durup nefes almak, kendimizi dinlemek ve gerçekten önemli olan şeylere odaklanmak, huzurlu ve dengeli bir yaşamın anahtarıdır.

Pelin Öztaş

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.