Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Türkiye’nin birçok ilinde yapılan arkeolojik araştırmalarda eski medeniyetlere ait bulgular hayrete düşürüyor. UNESCO Dünya Mirası Göbeklitepe ve yakınındaki Karahantepe, tarih öncesi döneme ilişkin arkeolojik bilgileri kökten değiştiriyor. Ortaya çıkarılan çok sayıda yeni bulgu, insanlığın 11 bin yıldan daha uzun bir süre önce avcı-toplayıcılıktan yerleşik hayata geçişine dair taze veriler sundu.

Şanlıurfa’daki son keşifler arasında, yüz ifadesi bir ölüye benzeyen bir heykel dikkat çekiyor. Arkeologlar, bu eserin Neolitik dönemde ölüm ritüelleri ve sembolik anlatım açısından benzersiz olduğunu söylüyor.
Heykel, insan ve hayvan figürleri, kaplar, tabaklar, kolyeler ve insan biçimli bir boncuğun da yer aldığı yaklaşık 30 yeni eserden biri. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bu alanların benzersiz kılan yanı, Neolitik tarih ve yerleşik yaşama geçiş konusundaki bilgimizi yeniden şekillendirmeleri.” dedi.

Ersoy, “Taş Tepeler Projesi” olarak adlandırılan bu alanların, insanlığın inanç, ritüel, toplumsal örgütlenme ve kültürel üretim bakımından düşünüldüğünden çok daha yüksek bir bilinç düzeyine sahip olduğunu gösterdiğini vurguladı. Ersoy, Göbeklitepe’nin bu yıl yaklaşık 800 bin ziyaretçi çekmesinin beklendiğini belirterek, bölgenin giderek artan önemine işaret etti.

Bakanlık liderliğindeki proje, Şanlıurfa’daki 12 Neolitik yerleşim alanını kapsıyor. MÖ 9500 yılına tarihlenen bu alanlar arasında yer alan Göbeklitepe ve Karahantepe, dünyanın bilinen en eski toplanma ve ritüel yapılarıyla öne çıkıyor.
Sahadaki en dikkat çekici unsurlar arasında, 28 metreye varan çaplarda oval planlı anıtsal yapılar ile insanı temsil ettiği düşünülen T biçimli kireçtaşı dikilitaşlar bulunuyor. Bazı dikilitaşların üzerinde hayvan kabartmaları yer alıyor.

Arkeologlar, Karahantepe’de yapılan son kazılarda T biçimli bir dikilitaş üzerinde ilk kez insan yüzü betimlemesine rastlandığını belirtti. Kazı başkanı Necmi Karul, “Beslenmeden mimariye, sembolik dünyadan ritüellere kadar elde edilen muazzam çeşitlilik, bizi tarih öncesi toplumlara hiç olmadığı kadar yaklaştırıyor.” dedi.