Uzun süreli antidepresan kullanımı, ilacı bırakma sürecinde ciddi yoksunluk belirtilerine neden olabiliyor. İngiltere'de yapılan bir araştırma, riskin kısa süreli kullanıcılara kıyasla 10 kat fazla olduğunu ortaya koydu.
İngiltere merkezli University College London (UCL) tarafından yürütülen yeni bir bilimsel araştırma, milyonlarca kişiyi ilgilendiren önemli bir sorunu gündeme taşıdı: Uzun süreli antidepresan kullanımının yoksunluk riski.
Araştırmaya göre, antidepresanları iki yıl ya da daha uzun süre kullanan bireyler, ilacı bırakmaya çalıştıklarında, kısa süreli kullanıcılarla karşılaştırıldığında 10 kat daha fazla yoksunluk semptomları yaşıyor.
İngiltere’de her yedi kişiden biri antidepresan ilaç kullanıyor. Bu oran, ilaçların ne kadar yaygın reçetelendiğini gösterirken, uzmanlar bu durumun göz ardı edilen riskleri de beraberinde getirdiğini vurguluyor.
UCL araştırmasına katılan hastaların yüzde 64’ü, iki yıldan uzun süredir kullandıkları antidepresanı bıraktıklarında orta ila şiddetli yoksunluk belirtileri yaşadıklarını belirtti. Buna karşılık, altı aydan kısa süreyle ilaç kullananların yüzde 73’ü ya hiç belirti yaşamadı ya da yalnızca hafif semptomlarla karşılaştı.
Araştırma bulgularına göre, yoksunluk süreci sadece psikolojik değil, aynı zamanda fiziksel belirtileri de içeriyor. En sık bildirilen semptomlar arasında şunlar yer aldı:
Katılımcıların üçte biri, bu semptomların üç aydan uzun sürdüğünü, yüzde 10’u ise bir yıldan daha fazla devam ettiğini ifade etti. Bu da ilacı bırakmanın, birçok hasta için beklenenden daha uzun ve zorlayıcı bir sürece dönüşebildiğini ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, antidepresanı bırakmayı deneyen hastaların yüzde 38’i bu girişimde başarılı olamadı. Bu oran, ilacı iki yılın üzerinde süreyle kullananlarda yüzde 79’a kadar çıktı. Uzun süreli kullanım, ilacın beyindeki kimyasal dengeye etkisini artırırken, ilacın aniden kesilmesi beyin fonksiyonlarını ciddi şekilde etkileyebiliyor.
Bu nedenle uzmanlar, antidepresan kullanan bireylerin ilaç bırakma kararı almadan önce mutlaka hekimleriyle görüşmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Doz azaltma ya da alternatif tedavi seçeneklerinin planlanması, sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlayabilir.
UCL araştırmasını yürüten uzmanlar ve psikiyatri hekimleri, antidepresanların yalnızca tıbbi gözetim altında bırakılması gerektiğini net bir şekilde vurguluyor.
İlacın aniden kesilmesi durumunda görülebilecek şiddetli psikolojik dalgalanmalar, anksiyete ve fizyolojik reaksiyonlar, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebiliyor.
Uzmanlar ayrıca, uzun süreli kullanımın olası yan etkileri konusunda bilgilendirme yapılmasının ve her bireyin ilaca verdiği tepkinin farklı olabileceğinin altını çiziyor.