Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
C vitamini deposu, kış aylarının vazgeçilmezi greyfurt, bazı durumlarda sağlığınızı korumak yerine hayatınızı tehdit eden bir bombaya dönüşebilir. Doktorlar ve farmakologlar, greyfurtun içinde bulunan sinsi bir bileşiğin, yaygın olarak kullanılan onlarca ilaçla girdiği tehlikeli reaksiyon konusunda uyarıyor. Kolesterol ilacından tansiyon hapına, antidepresanlardan alerji ilaçlarına kadar birçok tedavi, bu meyveyle birleştiğinde vücutta doz aşımına neden olarak böbrek yetmezliği ve ani ölüme yol açabiliyor. İşte greyfurtun "yasaklı" olduğu o ilaç grupları ve arkasındaki ölümcül kimya.
Sağlıklı beslenmek isteyen herkesin mutfağında mutlaka bulunan, kahvaltıların ve detoks sularının vazgeçilmezi greyfurt, modern tıbbın en büyük paradokslarından birini barındırıyor. Ekşi ve hafif acı tadıyla bilinen bu narenciye, bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle övülse de, kronik rahatsızlığı olan ve düzenli ilaç kullanan milyonlarca insan için sessiz bir katil potansiyeli taşıyor. Tıp literatüründe "Greyfurt Suyu Etkisi" olarak bilinen bu fenomen, 1989 yılında tesadüfen keşfedildiğinden beri doktorların hastalarına yaptığı ilk uyarılardan biri haline geldi. Ancak halk arasında hala yeterince bilinmeyen bu tehlike, "doğal olan her şey zararsızdır" algısının ne kadar yanlış olabileceğini kanıtlıyor. Sorun meyvenin kendisinde değil, karaciğerimizin ilaçları işleme mekanizmasını tamamen felç etme yeteneğinde yatıyor. Bir bardak greyfurt suyu ile içilen tek bir hap, sanki 10 tane hap yutmuşsunuz gibi vücudunuzda toksik bir etki yaratabiliyor.
Greyfurtun bu tehlikeli gücü, içeriğinde bulunan "furanokumarin" adı verilen kimyasal bileşiklerden kaynaklanmaktadır. Normal şartlarda, ağız yoluyla aldığımız ilaçlar sindirim sisteminden geçerken ve karaciğere ulaştığında, CYP3A4 adı verilen özel bir enzim tarafından parçalanır. Bu enzim, ilacın büyük bir kısmını etkisiz hale getirerek kana karışan miktarı güvenli seviyede tutar. İlaç firmaları da dozajlarını bu doğal "filtreleme" sürecini hesaba katarak ayarlar. Ancak greyfurt yediğinizde veya suyunu içtiğinizde, furanokumarinler sindirim sisteminizdeki CYP3A4 enzimini bloke eder ve onu işlevsiz hale getirir. Vücudun bu doğal filtresi devre dışı kaldığında, ilacın parçalanması gereken kısmı parçalanamaz ve tamamı doğrudan kana karışır.
Enzimin bloke olması, aldığınız ilacın kandaki konsantrasyonunun tehlikeli seviyelere, hatta bazen %300 ila %500 oranında artmasına neden olur. Örneğin, yüksek tansiyon veya kolesterol için aldığınız günlük tek bir doz ilaç, greyfurtla etkileşime girdiğinde vücudunuza 5-10 dozluk bir etki yapabilir. Bu durum, ilacın tedavi edici etkisini değil, yan etkilerini ve toksisitesini artırır. Sonuç olarak, kan basıncında ani ve tehlikeli düşüşler, kalp ritim bozuklukları, kas yıkımı (rabdomiyoliz) ve bunun sonucunda gelişen akut böbrek yetmezliği gibi tablolar ortaya çıkabilir. Kanada Tabipler Birliği Dergisi'nde yayınlanan araştırmalar, greyfurtla etkileşime girerek ciddi yan etki riski taşıyan ilaç sayısının 85'in üzerinde olduğunu ve bunların 43'ünün ani ölüm riski taşıdığını ortaya koymuştur.
Birçok hasta, ilacını sabah alıp greyfurtu akşam yerse bu etkileşimden kurtulacağını düşünür. Ancak bilimsel veriler bunun büyük bir yanılgı olduğunu göstermektedir. Bir bardak greyfurt suyunun enzimler üzerindeki bloke edici etkisi 24 saatten fazla sürebilir. Yani ilacınızı almadan 12 saat önce greyfurt yemiş olsanız bile, vücudunuzdaki enzimler hala çalışmıyor olabilir ve ilacın toksik etkisiyle karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle, etkileşim riski taşıyan bir ilaç kullanan hastaların, tedavi süresince greyfurtu ve greyfurt suyunu diyetlerinden tamamen çıkarmaları, "aralıklı tüketim"den çok daha güvenli bir yöntemdir. Ayrıca Sevil (turunç) portakalı ve pomelo gibi diğer narenciye türleri de benzer kimyasalları içerdiği için aynı riski taşıyabilir.
Greyfurtla en tehlikeli etkileşimi gösteren ilaç grupları genellikle toplumda en sık kullanılanlardır. Bunların başında "statin" grubu kolesterol ilaçları (atorvastatin, simvastatin vb.) gelir. Ayrıca bazı tansiyon ilaçları (kalsiyum kanal blokerleri), kalp ritim bozukluğu ilaçları, organ nakli sonrası kullanılan bağışıklık baskılayıcılar, bazı anksiyete ve depresyon ilaçları ve hatta bazı alerji ilaçları (antihistaminikler) bu risk grubundadır. Eğer reçeteli bir ilaç kullanıyorsanız, ilacın prospektüsünü okumak veya eczacınıza "bu ilacı kullanırken greyfurt yiyebilir miyim?" sorusunu yöneltmek hayati önem taşır. Doğal bir meyvenin, modern tıbbın en güçlü formüllerini bile alt edebileceğini unutmamak ve beslenme alışkanlıklarını tedavi sürecine göre düzenlemek gerekir.