Kola; yüksek şeker, kafein ve fosforik asit içeriğiyle öne çıktığından, gebeliğin artan besin ve sıvı ihtiyaçları söz konusu olduğunda gri bir alanda konumlanır. Düzenli tüketimde kan şekerinde dalgalanmalara, kemik mineral yoğunluğunda azalmaya ve mide ekşimesi şikâyetlerine yol açma potansiyeli taşıyan kola, porsiyon kontrolü yapılmadığında anne konforunu ve fetüs gelişimini olumsuz etkileyebilir. Öte yandan kafein limiti dahilinde zaman zaman küçük porsiyon tüketiminin ciddi bir risk oluşturmadığı da vurgulanır.
Tat değişiklikleri ve mide bulantısıyla mücadele eden bazı kadınlar, “hamilelikte kola içmek zararlı mı” sorusunu pratik bir rahatlama arayışı içinde sorar. Gazlı ve şekerli içecekler kısa süreli ferahlık sunsa da diüretik etki göstererek vücuttan sıvı ve kalsiyum atılımını hızlandırabilir. Ayrıca kola asitli yapısı nedeniyle reflü ve gastrit şikâyetlerini şiddetlendirebilir; yüksek fosfor içeriği kalsiyumla rekabet ederek kemik mineralizasyonunu olumsuz etkileyebilir. Kafein yüküne bağlı olarak taşikardi, huzursuzluk ve uyku bozuklukları da gözlemlenebilir. Dolayısıyla anne adaylarının kola tüketimini bir keyif içeceği olarak sınırlı tutması, temel sıvı ve kalsiyum kaynağı olarak su ile süt ürünlerine öncelik vermesi tavsiye edilir.
Bir kutu (330 ml) klasik kola yaklaşık 35 mg kafein içerir; bu miktar Dünya Sağlık Örgütü’nün hamilelikte önerdiği 200 mg günlük kafein limitinin yaklaşık yüzde 18’ine denk gelir. Tek kutuda 35–40 gram arasında değişebilen şeker miktarı ise hem gestasyonel diyabet hem de aşırı kilo alımı riskini artırır. Fosforik asit içeriği, kalsiyum emilimini engelleyerek uzun vadede kemik yoğunluğu üzerinde olumsuz etki yapabilir. Şekersiz light kolalar şeker yükünü azaltırken suni tatlandırıcı aspartam veya sukraloz içerdiğinden uzun dönem güvenlik verileri sınırlıdır. Bu veriler ışığında kola tüketimi istisnai keyif anlarına indirgenmeli ve mümkün olduğunca küçük porsiyonlarla sınırlanmalıdır.
Karbonik asidin mide basıncını artırması özellikle rahmin büyüdüğü ikinci ve üçüncü trimesterde reflü ataklarını tetikleyebilir. Gazlı içeceklerdeki karbondioksit, geğirme ve şişkinlik yaparak anne adayının konforunu düşürebilir; mide ekşimesini hafifletmek için gazlı içeceğe yönelmek, sorunu körükleyebilir. Diyet kolalarda kafeinsiz ibaresi bulunsa bile fosfor ve sodyum içeriği yüksek kalabileceği için kemik ve böbrek sağlığına dikkat edilmelidir. Saat 17.00 sonrası kafein alımı, uyku düzenini bozarak yorgunluk ve stres hormonlarını yükseltebilir; bu nedenle kola tüketimi günün erken saatlerine çekilmelidir. Gazlı içecek yerine sodalı su ve taze meyve dilimleriyle hazırlanan ev yapımı aromalı maden suyu, daha az şekerli ve kalsiyuma dost bir alternatiftir.
Kola aşerme, çoğunlukla vücudun karbondioksitli ferahlatıcı bir içecek arayışından kaynaklanır; temelinde kafein veya şeker isteği değil, tat değişimine bağlı serinlik ihtiyacı olabilir. Alternatif olarak şekersiz buzlu naneli su veya limon dilimli maden suyu, aşermeyi baskılayarak gereksiz şeker ve kafein alımını önler. Aşermelerin psikolojik boyutu da göz önüne alınarak küçük hacimli, kafeinsiz veya düşük şekerli bir kola tercihi, total sıvı dengesini bozmayacak şekilde haftada bir–iki kez tolere edilebilir. Aşırı kola isteği sürekli hale geliyorsa kan şekeri dalgalanmalarını kontrol altına almak için beslenme uzmanı önerisi alınmalıdır.
Günlük 2–2,5 litre su, gebeliğin temel sıvı kaynağıdır ve hücresel metabolizmayı destekler. Kalsiyum zengini süt ve şekersiz yoğurt ayranı, kemik gelişimini desteklerken elektrolit dengesini korur. Şekersiz bitki çayları—kuşburnu, rooibos ve ıhlamur—doktor onayıyla ölçülü kullanılabilir. Taze meyve dilimli ılık su, mide bulantısını hafifletirken doğal aroma sağlar. Yüksek kafeinli kahve, enerji içecekleri, şekerli gazoz ve adaçayı, sinameki gibi rahim uyarıcı bitki çayları ise önerilmeyen içecekler listesindedir.