Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği arasındaki diplomatik ilişkiler, sosyal medya platformlarına yönelik yasal düzenlemeler nedeniyle gerildi. Donald Trump yönetimi, ABD merkezli teknoloji şirketlerine uygulanan yaptırımlarda payı olduğu gerekçesiyle, aralarında eski AB Komisyonu Üyesi Thierry Breton’un da bulunduğu 5 isme vize kısıtlaması getirdiğini duyurdu. Listenin odağında, Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası’nın (DSA) hazırlanmasında kilit rol oynayan figürler ve dezenformasyonla mücadele eden STK liderleri yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bakanlıktan yayımlanan açıklamada, "Dışişleri Bakanlığı, Amerikan (sosyal medya) platformlarını sansürlemeye, gelirden mahrum bırakmaya ve karşı oldukları Amerikan görüşlerini bastırmaya zorlayan organize çabalara öncülük eden 5 kişiye karşı kararlı adımlar atmaktadır. Bu radikal aktivistler ve birer araç haline getirilmiş sivil toplum kuruluşları, yabancı devletler tarafından yürütülen sansür baskılarını ilerletmiş, fikirlerini beyan eden Amerikalıları ve Amerikan şirketlerini hedef almıştır. Bu nedenle söz konusu kişilerin ABD'ye girişleri, Amerikan dış politikası açısından potansiyel olarak ciddi ve olumsuz sonuçlar doğurabilecek niteliktedir" ifadelerini kullandı.
Rubio, bu ayın başında AB'nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamında 120 milyon euro cezaya çarptırılan ABD merkezli sosyal medya platformu "X" üzerinden yayımladığı açıklamada ise, "Avrupalı ideolojik aktörler, çok uzun bir süredir karşı çıktıkları Amerikan görüşlerini cezalandırmak amacıyla Amerikan platformlarına karşı zor kullanmaya yönelik organize çabalara öncülük etti. Trump yönetimi, artık bu apaçık ve kabul edilemez sınır ötesi sansür uygulamalarına müsamaha göstermeyecek" dedi.
ABD yönetiminin kararı, AB Komisyonu tarafından bugün yapılan bir açıklama ile şiddetle kınandı. Açıklamada, "AB, demokratik değerlerimiz ve uluslararası yükümlülüklerimiz çerçevesinde ekonomik faaliyetleri düzenleme konusunda egemenlik haklarına sahip açık ve kurallara dayalı bir ortak pazardır. Dijital kurallarımız, tüm şirketler için güvenli, adil ve eşit bir faaliyet alanı sağlar. Kurallarımız, adil bir şekilde ve ayrım gözetmeksizin uygulanır" denildi.
Komisyonun yazılı açıklamasında, "Gerekli görüldüğü takdirde, bu haksız tedbirlere karşı düzenleyici özerkliğimizi savunmak üzere hızlı ve kararlı bir şekilde karşılık vereceğiz" ifadeleri kullanıldı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sosyal medya üzerinden paylaştığı açıklamada, "Bu tedbirler, Avrupa'nın dijital egemenliğini zayıflatmayı amaçlayan bir gözdağı ve baskı niteliği taşıyor. AB'nin dijital alanını düzenleyen kurallar, Avrupa dışından belirlenemez" dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot da ABD'nin adımını eleştirerek DSA'nın Avrupa'da demokratik yollardan kabul edilen bir yasa olduğunu, hiçbir şekilde sınır ötesi ve AB dışına ulaşan bir etkisinin olmadığını, ABD'yi etkilemesinin de söz konusu olmadığını söyledi.
Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Berlin merkezli "HateAid" kuruluşunun yöneticilerine ABD tarafından uygulanan vize yasağının kabul edilemez olduğunu söyledi. Wadephul, "DSA, AB tarafından AB için demokratik bir şekilde kabul edilmiş bir yasadır ve sınır ötesi bir etkisi söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio'nun "radikal akvisitler" olarak tanımladığı isimlerden Imran Ahmed, Dijital Alanda Nefretle Mücadele Merkezi'nin, Clare Melford ise Küresel Dezenformasyon Endeksi adlı kuruluşların başında görev alıyor. İngiliz basınında yer alan haberlere göre Ahmed ABD'de yaşıyor ve sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya bulunuyor.
Vize yasağı tedbiriyle hedef alınan diğer isimlerden Anna-Lena von Hodenberg ve Josephine Ballon ise internet üzerinde nefret söylemleriyle mücadele için kurulan Almanya merkezli "HateAid" adlı kuruluşun yönetiminde yer alıyor.
ABD'nin vize yasağı adımı, Washington ile Brüksel arasında ifade özgürlüğü, savunma, göç, aşırı sağa karşı tutum, ticaret ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi konulardaki görüş ayrılıklarının derinleştiği bir dönemde geldi. Trump yönetimi, sosyal medya platformlarındaki içeriğin Avrupa tarafından düzenlenmesi kararına açıkça karşı çıkmıştı. ABD Başkan Yardımcısı James David Vance, AB'deki dijital kuralların ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldığını savunmuş ve AB'nin "saçma nedenler Amerikan şirketlerine saldırmaması gerektiğini" söylemişti.