Türk Medeni Kanunu'nda taraflar arasında rejim sözleşmesi yoksa geçerli olan mal rejiminin; 'Edinilmiş Mallara Katılma' olduğunu belirten Avukat Mert Yalçın bu rejime dahil olan ve olmayan konuların kanunda açık şekilde yer aldığını ifade etti.
Örneğin taraflardan birinin evlenmeden önce sahip olduğu mal varlığı, taraflara yapılan karşılıksız bağışlar, ve mirasa intikal eden malların rejime dahil olmadığını söyledi. Yalçın, kişinin bu mallardan gelir elde etme durumu varsa mesela bir şirketi var ve bu şirketten kar payı alıyorsa konunun paylaşılmaya dahil konuların arasına girdiğini belirtti.
Uzman avukat, "Boşanma sırasında mal rejimi tasfiyesi yapılırken, tarafların edinilmiş malları belirlenir ve bu malların aktif (varlıklar) ve pasif (borçlar) durumları ortaya konulur ve bu tabloya göre paylaşım yapılır" dedi.
Halk arasında bu konuda farklı yanlış görüşlerin olduğunu vurgulayan Yalçın, aslında evlilik sırasında alınan malların tamamının değerinin belirlendiğini bunlardan borçların düşürülüp çıkan değerin 'artık değer' olarak hesaplandığını ve bu değerin yarı yarıya paylaşıldığını açıkladı.
Dava tarihinde emsal değerin yarısının eşe intikal ettiğini söyleyen Yalçın, mülkiyetin tamamen devrinin söz konusu olmadığını vurguladı. Yalçın, "Edinilmiş mallara katılım rejim tasviyesi davasının ön koşulu boşanma davasının açılmış olmasıdır. Ancak uygulamada hem boşanma davası hem de rejim tasviyesi davası birlikte açılır. Mahkemeye karşı tarafın mal kaçırma riski varsa sunulur ve bu şekilde tüm mallara ve banka hesaplarına tedbir konulur. Boşanma davası kesinleşip taraflar resmen ayrıldıktan sonra mal tasviye davasına devam edilir" diyerek süreci özetledi.
Yurt dışındaki mal varlığıyla ilgili birçok kişinin sorun yaşayabildiğini belirten Yalçın, "Taraflardan biri edinilen malları boşanma sürecinde yurt dışına kaçırıp oradan mülk edinebiliyor. Türk mahkemesinin aldığı kararın yurt dışındaki mahkeme için icra gücü yetersiz kalabilir. Çocuk kaçırma ve mal kaçırma konularıyla ilgili uluslararası düzeni sağlamak için uygulanan Lahey Apostil Sözleşmesi konunun kabulü için yardımcı olabilir ancak yetersiz kalabilir. Boşanma sürecinde malların yurt dışına kaçırılması ihtimali varsa en sağlıklısı tarafların ilgili ülkenin mahkemelerinde tedbir amaçlı dava açması olacaktır" diyerek kritik konu hakkında tarafları uyardı.