Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağı üzerinde yer almaktadır. Bu jeolojik gerçeklik, ülkemizin topraklarında Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu gibi büyük fay hatlarının varlığını zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda yaşanan büyük depremler, bu tehdidin ciddiyetini bir kez daha gösterdi. Bu nedenle, vatandaşların yaşadıkları bölgenin deprem riskini bilmeleri ve buna uygun önlemleri almaları hayati önem taşımaktadır.
Türkiye'deki deprem riskinin ana kaynağı, Anadolu levhası ile Arap ve Avrasya levhalarının sürekli etkileşim içinde olmasıdır. Ülke, bu etkileşim nedeniyle üç ana fay hattı sistemiyle çevrilidir:
MTA'nın güncel diri fay haritası ve AFAD'ın belirlediği risk bölgeleri, Türkiye'deki illerin deprem riskini derecelendirir. En yüksek risk seviyesi olan Birinci Derece Deprem Bölgesi, 5,5 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek diri fay hatlarının doğrudan üzerinde veya çok yakınında bulunan illeri kapsar.
Bu iller, yüksek nüfus yoğunluğuna sahip metropollerden, tarihi şehir merkezlerine kadar uzanır. Marmara Bölgesi'nden başlayarak bu iller: İstanbul (Marmara Denizi segmenti nedeniyle), Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Bursa ve Bilecik gibi sanayi ve nüfus merkezlerini içine alır. Ege Bölgesi'nde ise İzmir, Manisa, Muğla, Aydın, Denizli, Isparta, Uşak ve Balıkesir gibi iller yüksek risk altındadır.
Doğu ve İç Anadolu'da ise Hatay (DAF'ın başlangıç noktası), Karabük, Amasya, Bartın, Çankırı, Tokat, Çanakkale, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Muş, Hakkari, Kırıkkale ve Osmaniye gibi şehirler Birinci Derece risk kuşağında yer almaktadır. Bu durum, Türkiye'nin dört bir yanının sismik aktivite açısından sürekli gözetim altında olması gerektiğini göstermektedir.
Türkiye'nin ekonomik ve nüfus merkezi olan Marmara Bölgesi, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın (KAF) Marmara Denizi'nden geçen kolu nedeniyle özel bir kaygı alanıdır. Uzmanlar, KAF'ın bu segmentinin uzun süredir büyük bir deprem üretmediği ve dolayısıyla enerji biriktirdiği konusunda uyarmaktadırlar.
Bu şehirlerdeki yapılaşmanın zemin etüdüne ve deprem yönetmeliklerine uygunluğu, olası bir afetteki zararı belirleyen en önemli faktör olacaktır.
Deprem, önlenemez bir doğa olayıdır. Ancak bilinçli ve kapsamlı bir hazırlıkla zararı en aza indirmek mümkündür.
Zorunlu Deprem Sigortası (DASK): Konutların DASK ile güvence altına alınması, deprem sonrası maddi kayıpların karşılanması için atılacak ilk finansal adımdır.
Yapı Denetimi: Yaşadığınız binanın deprem yönetmeliğine uygunluğunu ve zemin etüdünü kontrol ettirin. Riskli binalarda kentsel dönüşüm süreçlerini destekleyin.
Acil Durum Çantası: İçinde su, yiyecek, ilk yardım malzemeleri, önemli evrakların fotokopileri, ilaçlar, fener ve düdük bulunan bir deprem çantasını kolay ulaşılabilir bir yerde hazır tutun.
Güvenli Alan Belirleme: Ev, işyeri ve okullarda deprem anında korunma amaçlı çök-kapan-tutun pozisyonunun alınacağı güvenli yaşam üçgenlerini belirleyin.
Tahliye Planı: Aile içinde toplanma noktası belirleyin ve iletişim planı yapın.