Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Fatih'te otelde konaklarken zehirlenme bulgularıyla hastaneye kaldırılan ardından vefat eden anne Çiğdem Böcek (27) baba Servet Böcek (38) ile 3 yaşındaki Masal ve 6 yaşındaki Kadir Muhammet Böcek’in nasıl zehirlendiğiyle ilgili sır perdesi aralanıyor.

Böcek ailesini ölüme sürükleyen saatlerde dikkatler ilk olarak yedikleri yemeklere çevrilmişti. Yemek yedikleri kokoreççi, midyeci, lokumcu ve diğer bağlantı kurdukları yerlerdeki işletmeciler gözaltına alınmıştı. Ancak Adli Tıp ilk raporunda gıda zehirlenmesine kıyasla kimyasal zehirlenmenin daha kuvvetli olduğuna işaret etti.
İfade veren gıda işletmesi sahipleri kendilerinin de aynı gıdalardan yediklerini ve bu zamana kadar sıkıntı yaşamadıklarını öne sürerek kendilerini savundu.

Soruşturma kapsamında tutuklanan 4 şüphelinin Savcılıkta verdikleri ifadeler ortaya çıktı. Şüphelilerden kokoreç ve midye satılan iş yerinin sahibi E.E. ifadesinde, "İş yeri bana aittir ancak çocuklarım işletmesini yapar. Ben geceleri saat 23.00’dan sonra ertesi sabah 04.00-05.00’a kadar orada kalmaktayım. Dükkanda bulunduğum sırada siparişler veya bu siparişlerin hazırlanmasıyla herhangi bir şekilde ilgilenmiyorum. İş yerinde kullanmış olduğumuz malzemeleri dükkana satan firmalar kendileri getiriyor. Biz sadece ödemesini yapıyoruz. Daha önce belirtmiş olduğum firmadan alınan tavuk, sucuk ve kaşarı bazen kızım bazen de ben alıyorum. İş yerime ailenin geldiği esnada ben yoktum. Aile ürünlerden yemişler herhangi bir içecek içmemişler. Dosyaya bu aşamada adisyon sunulmadı ama sistemde bulunuyor olması lazım. Aynı ürünleri günlük 300-400 farklı kişiye vermekteyiz. Bu zamana kadar herhangi bir şikayet olmadı. Ürünlerin hijyenine dikkat etmekteyiz. Hatta bu olaydan 1 hafta öncesine kadar bu iş yerinde denetim yapıldı ve ürünlerin hijyen kurallarına uygun olduğuna dair tutanak tuttular. Zehirlenme olayı ile herhangi bir alakam olmadığını düşünüyorum. Aynı iş yerinde aileden önce kızımın aynı kokoreçten yediği görülmektedir" ifadelerini kullandı.

Kafe işletme sahibi F.M.O. ise ifadesinde olay anına ilişkin kamera görüntülerini ve müşteri adisyonunu dosyaya sunduklarını söyleyerek, "Görüntüden anlaşıldığı üzere çayları anne ve baba, kolayı ise çocuklar içti. İş yerimde herhangi bir yiyecek ve tatlı tüketmediler. Bu olayı öğrendikten sonra iş yerimde bulunan meşrubat ürünlerini kendim ve çalışanlarım ile birlikte kontrol ettim. Ayrıca ilçe tarımdan gelip numune bile almışlar. Günlük iş yerimde 150-200 kadar adisyon olur. Çay, kahve ve kapalı ürünler sirkülasyon fazla olduğu için her zaman tazedir. Meydana gelen olayla herhangi bir ilgim olmadığını düşünüyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum’’ dedi.
Olayda dükkan içerisinde çocukların herhangi bir ürün yemediklerini belirten lokumcu sahibi şüpheli F.T., "Ayrıca anne babasına ikram ettiğim nar çayından içmediler. Lokumdan aynı gün içerisinde yaklaşık 200 müşteriye sattığımız olmuştur. Satın almayan 200 müşteriye de bu lokumdan tattırmışızdır. Bu olayda müşteri karışık lokumdan satın almıştı. Bizim lokumlarımız paketinden açılır bittikçe tezgah önünde yenileri ile değiştirilir. Haftada bir kere de aynı lokumun yenilerini sipariş ederiz. Aynı lokumu bizim gibi diğer esnaflar da satmaktadır. Bu lokumun içerisinde herhangi bir süt ürünü bulunmaz. Meydana gelen ölüm olayı ile bağlantım olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.

Olay günü halasının oğlunun tezgahında çalıştığını belirten Y.D., "F.A. isimli kişiden bin 50 adet midye almıştım, gün içerisinde aynı midyelerden aşağı yukarı 10 adet yemişimdir. Midye yiyen aileye 1 porsiyon midye verdim. Midyeyi adamla kadının yediğini gördüm, çocukların yiyip yemediklerini görmedim. 5 senedir midye satıyorum, bu zamana kadar benzer olayla kesinlikle karşılaşmadım. Aynı tezgahtan arkadaşlarım dahi yiyorlar. Kimsenin bir şikayeti olmamıştır. Meydana gelen bu olayla ilgili herhangi bir bağlantımın olmadığını düşünüyorum" diye belirtt